bir sebep göster dayanmaya

21 6 0
                                    







 Chan yüksek ses yüzünden ağrıyan başını elleriyle ovaladı. Gözleri etrafı tarıyor, Juyeon'u bulmaya çalışıyordu. Başına yine iş açacaktı, hep yaptığı gibi. Daha fazla içindeki sıkıntıyla baş edemedi Chan. Kalabalığın arasından hızla çıkışa doğru ilerlemeye başladı. En sonunda ciğerlerine dolan temiz havayla rahatladı. İçeride oluşan sigara dumanından kurtulmuş, kulakları sonunda sessizlikle buluşmuştu. Ama bir sorunu vardı, kardeşi etrafta yoktu ve Chan'ın mesajlarına da dönmüyordu. Chan beklemektense etrafta onu aramanın daha mantıklı olduğunu düşündü. O yüzden barın önünden ayrılıp etrafa bakınmaya karar verdi.

Hyunjin alkolün etkisi geçerken şarkıya eşlik etmeye devam ediyordu. Yan tarafına, Chan'ın biraz önce durduğu yere çevirdi kafasını ama genç oğlan orada değildi. O an aklına gelen şeyle durakladı Hyunjin. Bilekliğini almayı unutmuştu. Tıpkı Chan'ın kardeşini bulmak için yaptığı gibi etrafa bakındı ama Chandan hiçbir iz yoktu. Dışarı çıktığını düşünüp barın çıkışına ilerledi. Kapıdan çıktığı an karanlığa doğru ilerleyen Chan'ı gördü gözleri ve hiç zaman kaybetmeden ona doğru ilerledi.

Chan barın arkasında kalan karanlık alandan gelen seslere odaklandı. Kardeşinin sesine benziyordu. Yavaş ve tedirgen adımlarla bağrışmaların olduğu yere ilerlerken içinde bir korku vardı. Bela istemiyordu, ama onu bulacağını çok iyi biliyordu. "Sana borcum falan yok lan benim!" Juyeon bağırırken karşısındaki adamın üstüne yürüdü. "Sana beleşe mi iş yapıyorum lan!" adam da sesini yükseltti. Chan neler olduğunu anlayamıyordu. Kardeşinin bu korkunç tipli adamla ne işi olurdu?

Tartışma devam ederken en sonunda Juyeon'un yediği yumrukla beklediği yerden hareketlendi Chan. "Hemen gitmezsen polis çağırırım!" hızla kardeşinin yanına ilerlemiş ve onu yerden kaldırmıştı. Adam ise polis lafını duyduktan sonra birkaç adım geriledi. "Senin peşini bırakacağımı düşünme." işaret parmağını sallayarak konuştu ve hızlı adımlarla onların yanından uzaklaştı. "İyi misin?" Chan, kardeşinin kanayan dudağına baktı acı çekiyor gibi duruyordu. Juyeon çatık kaşlarıyla Chan'a döndü ve abisinin, yüzünde olan elini sertçe itti. "Dokunma." Ona aciyamazdı abisi. Acınası halde olan oyken nasıl olurda acırdı kardeşine? Bu Juyeon'u daha da öfkelendirdi. "Ne karışıyorsun işime?" Chan şaşkınlıkla, ayaklanan genç oğlana baktı. Onu kurtarmıştı ama o sanki suç işlemiş gibi davranıyordu. "Seni kurtardım ben farkında mısın?" sesi bir fısıltıdan farksızdı çünkü şu an yaşadıkları şeye anlam veremiyordu. "Senden böyle bir şey istedim mi ben aptal?" tıpkı birkaç dakika önceki gibi bağırıyordu Juyeon ama bu kez karşısında Chan vardı.

Hyunjin karanlık sokakta bağıran ikiliyi görünce kaşlarını çattı ve olduğu yerde durdu. Ne yapmalıydı emin değildi. Chan ayağa kalktı ve "Ne bok yiyordun burda?" dedi. Aslında sorgulamayacaktı kardeşini ama ona olan tavrı sinirlerini bozmuştu. "Bana hesap mı soruyorsun sen?" kahkaha attı Juyeon, öfkesi daha da artıyordu. Elleri titremeye başlamış çoktan yumruk şeklini almıştı. "Aynen öyle yapıyorum." Chan'ın sakin hali onu delirtecekti. "Hesap falan soramazsın amına koyayım! Sana ne?" Chan'a doğru adımladı ve tısladı yüzüne doğru. "Ben senin abinim." Chan sesini sakın tutmaya çalışıyordu. "Sen..." Chan'a iyice yaklaştı " Benim abim falan değilsin!" elleriyle Chan'ı göğsünden itti. "Sen sadece fazlalıksın bizim hayatımıza." sözleri abisinin canını acıtmak içindi. Karşısında ağlamaya başlasa keyiften dört köşe olurdu. "İster kabul et ister etme ama ben senin abinim." yavaş yavaş siniri gün yüzüne çıkıyordu. "Sen sadece nesin biliyor musun?" gülerek sordu sorusunu Juyeon. "Hiçbir şeyi anlayamayacak kadar salak olan birisin sadece." Chan hiçbir gerçeği bilmeden bu kadar bilmiş gibi konuşması Juyeon'u delirtiyordu.

"Ne saçmalıyorsun yine?" kardeşinin nefretini hak edecek hiçbir şey yapmamıştı Chan bugüne kadar. Kendini bildi bileli hep ondan nefret etmişti Juyeon. Nedenini bir türlü anlamıyordu. "Sen sadece annemin hangi piçten yaptığını bile bilmediği bir virüsten ibaretsin amına koyayım." Juyeon bunu söylediği için belki annesinden büyük bir azar işitecekti ama şu an bu umrunda değildi. "Ne içtin sen?" Chan şu an olanları anlamıyordu. Kardeşi ne kullandıda bu kadar saçma şeyler söylüyordu emin değildi. "Babama baba demen bile o kadar midemi bulandırıyor ki." Juyeon etrafta biraz dolandı. Kafası yerinde değildi. "O senin baban değil! Sadece benim babam!" Chan durdu. Hiçbir şey söyleyemedi. Gerçek olamazdı yaşadıkları. İnanmıyordu buna. "İnanmıyorum sana." fısıldadı. Juyeon konuşmadı sadece kahkaha attı ve gerçeklerle baş başa bıraktı abisini. Onu üzmek iyi hissettirmişti.

Milk and Honey • hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin