"Ah, pekala! Bu hafta iki ders tarihimiz boyunca kazandığımız savaşları inceleyeceğiz."
Ah, neden sadece kazandıklarımız? Neden kaybettiklerimiz değil?"Eskiden vampirler ve kurtlar sorunsuz bir sekilde yasıyorlardı. Bu barışı kurtlar vampirlerin besin kaynağı olan insanlara saldırarak bozdu. İnsanları acımasızca katlediyorlardı. Bu savaşın anlamsız olduğunu bütün vampirler biliyorlardı fakat kurtlar durmadılar. Durmayacaklardı. Vampirlerin savaşmaktan başka şansları kalmamıştı. Kurtlara karsılık verdiler, bu savaş dünyanın gördüğü en büyük savastı. Büyüklerin Savaşı.. Savası kazanan taraf vampirler oldu. Savastan sonra Arya ve Aras ayrıldı. Bu savastan sonra bir daha eskisi gibi barıs olmadı, olmayacaktı. Kurtlar durmadılar. Ellerindeki tek koz olan melezleri kullandılar. Araf 'ı yok ettiler, melezleri bize karsı kullandılar."
Savaşın tek suçlusu kurtlar mıydı? Gercekten mi? Neye inanacağımı bilmiyordum.
"Melezler her seye rağmen bize karsı savas actı. Bu ittifak vampirleri sinirlendirdi ve melezlerin sonunu getirdi."
Melezlerin sonunu mu getirdi? Vampirleri böyle mi kandırıyorlardı? Herkes melezlerin var olduğunu biliyoken bunlar saçma değil miydi? 'Fuck the system' diyebiliyor muyuz?"Evet sadıklar simdilik bu kadar yeter sanırım. Aklınıza takılan bisey?"
Evet Jane simdi soracaksın. Evet soracaksın. Yapabilirsin. Yapacaksın!
"Bayan Argent!"
"Seni dinliyorum."
"Gerçekten melezler..onların gercekten soyu mu tükendi?"
"Böyle olduğunu söylediğimi hatırlıyorum bayan Evans!"Boylo oldoğono soylodoğomo hotorloyorom boyon Ovons.
"Evet, baska soru?"
"Madem melezlerin soyları tükendi peki arafta yaşayanlar?"
"Arafta yaşayanlar yok Jack."
Sınıftan birkaç kisi daha savaşla ilgili bir seyler sordu. Ama benim aklım tamamen başka yerlerdeydi. Melezlerin soyunun tükendiği felan yoktu. Kulağıma dolan sıcaklıkla irkildim.
"Bunlara kanmak için sencede biraz büyük değilmiyiz?"
Kikirdedim. Jack de buna karsılık yüzüne sıcak bir gülümseme yerlestirdi.
"Biliyor musun?.. Seni sevdim küçük kız."♠♠♠♠♠♠♠
Sıkıcı bir tarih dersinin sonunda bitmiz bir vaziyette Taylor' u bekliyordum. Hemde iki saattir! Hayır madem gelmiyeceksin neden beni bekletiyorsun! Arkamdan gelen ayak sesleriyle söylenmeye başladım.
"Sonunda gelebildiniz. Seni kaç saattir bekliyorum biliyor musun Taylor!"
Ve arkamı dönmemle o yakısıklı suratı görmem bir oldu.
"Sence de Taylor denen kıza benzemek icin fazla yakışıklı değil miyim?"
"Ş-şey ben seni Taylor sanmıştım."
"Farkettim."
Gülümsemesi muhteşemdi.Gözleri dipsiz bir kuyuya benziyordu. Baktıkca akımına kapılıyordunuz. Ben onun ihtişamını düsünürken konuşmaya başladı.
"Farkettim de kimseyle konuşmuyorsun Jane Evans."
"Belki de konusmaya değer birini görmüyorumdur?"
"Uu bu acıttı."
Gülümsemesi yüzüne daha cok yayıldı. Yüzümü bir tutam saç gölgeledi. Her sey çok hızlı gelisti. Jack 'in saçımı kulagımın arkasına atması, elinin tenime deymiş olması ve benim geri cekilmem. Tanrım, tanrım tenime değdi. Ah, cidden aptalsın Jane!
"Tenin.."
"Şey sanırım gitsem iyi olucak.."
Hızlıca yanından uzaklaştım. Şimdi ne halt yiyeceksiniz bakalım Jane Evans! Çevreme bakmadan koşuyordum. Taylor' u da beklememiştim. Yine her zamanki gibi kızacaktı. Gerizekalı Jane, ya sen nasıl sana dokunmasına izin veririsin. Nasıl ha nasıl, nasıl. Ya gidip her şeyi söylerse? Sen nasıl bir aptalsın. Ne çesit bir sakaksın ya? Ailene ne diyeceksin şimdi? Koşabildiğim kadar koşuyordum. Tişörtümün ıslandığında ağlağımı farkettim. Çok güzel, şimdi de ağla! Niye geri çekilmedin ya, niye niye...Artık ayaklarımı hissetmiyordum. Kısa yol çok uzun gelmişti. Çok çok uzun. Hafifçe evin kapısını araladım. Annem görmeden odama girmem lazımdı. Girebileceğim kadar aralık oluştuğunda ses cıkarmadan botlarımı ayağımdan cıkardım ve eve girdim. Botlarım elimde parmak uçlarımda odama doğru yürüyordum. "Jane?"
Ah, hadi ama hiç ses çıkarmadım ki!
Yavaşca arkamı döndüm. Zoraki bir gülümsemeyle
"Anne?"dedim. Beceriksiz Jane. Beceriksiz, beceriksiz. Sadece farkedilmeden odana girecektin. Ama sen her zamanki gibi küçücük bir olayı bile yüzüne gözüne bulaştırdın! Aferin sana!
"Taylor nerede?"
Çok güzel. Şimdi ne bok yiyeceksiniz bakalım Jane hanım!
"Ş-şey...o şeyde."
"Neyde?"
"Doğrusunu söylemek gerekirse..ben onun nerde olduğunu bilmiyorum."
"Nasıl nerde olduğunu bilmiyorsun Jane? Taylor'la beraber gelmen gerekiyor!"
"Ne yapsaydım?! İki saat orda dikilsemiydim? Bana küçük çocuk muamelesi yapmayı kesin artık, anne! Kendi başımın çaresine bakabilirim."Kendi başımın çaresine bakabilirim mi? Güldürme Jane. Bugün başının çaresine nasıl baktığını ikimizde yeterince gördük.
Kapa çeneni, kapa!
Kabul et Jane, her zaman ikinci planda olacaksın. Her zaman gölgede kalacaksın. Kimse seni sevmiyecek... Ailen bile...
Bu doğru değil, değil. Anlıyor musun DEĞİL!
"Jane?"
Bakışlarımı ifadesizce anneme çevirdim.
"Jane kime diyorum ben?!"
"Pardon ben.. Ben seni duymadım."
"Pekala baştan alalım tamam mı?"
"Tamam" dedim fısıldayarak.
"Taylor'u neden beklemedin Jane, neden tek başına geldin?
"Çünkü o...o her zamanki gibi geç kaldı. Bende sinirlendim. Yani ben... Bilmiyorum. Tek başıma gelmek istedim, sanırım."
" Ya başına bir şey gelseydi?"
"Anne büyüdüm artık. Küçük, ağlak kızın yok artık karşında. Büyüdüm ben, büyüdüm!"
"Ben sadece senin için endişeleniyorum Jane! Bunu çok görme bana!"
"Neden bana güvenmiyorsunuz anne, neden?!"
"Jane..."
"Jane küçük, Jane beceriksiz, Jane kendini koruyamaz.."
"Yeter!"
"Çok bir şey mi istiyorum anne? Sadece beni de Taylor'u sevdiğiniz gibi sevin istiyorum. Sadece sevilmek istiyorum, anne.." Sesim sonlara doğru fısıltıya dönüşmüştü. Oysa bağırmak istiyordum. Avazım çıktığı kadar bağırmak, ağlamak istiyordum.
"Seni seviyoruz, Jane"
"Sevmiyorsunuz!" Sesim boş kolidorda yankılandı.
"Hiçbiriniz beni sevmiyorsunuz, hiçbiriniz!"
Annemi kolidorda bırakıp koşarak odama girdim. Kapıyı sertçe kapattım. Gözlerim yaşlarla dolmuştu. Her zaman yaptığım gibi yatağıma gittim ve başımı yastığa gömerek ağladım. Her şey boka sarıyordu. Jack' den önce davranıp geri çekilsem bu bok çukurunun içinde olmuyacaktım. Ya da anneme yakalanmadan odama girebilseydim ağlıyor olmuyacaktım. Hepsi senin hatan, dedim kendime. Hepsi senin hatan.Kendinden nefret etmek için çok uygun bir zaman Jane.
Seni pislik bilinçaltı! Biraz bana yardımcı olmayı deneyebilirmisin lütfen?!
Kendin de kabul ediyorsun Jane. 'HEPSİ SENİN HATAN'
Başımı yastığa biraz daha gömdüm. Neden böyleydim? Neden isleri berbat etmeden duramıyordum?
Neden mi? Çünkü sen Jane Evans '
sın. Hani şu Taylor Evans 'ın pasif kardeşi!Ve sende o pasif kardeşin pislik bilinçaltı oluyorsun! Bilinçaltım sonunda beni rahat bırakmaya karar vermişti. Sesli bir şekilde iç çektim. Belki uyumaya ihtiyacım vardı. Uyursam her şey geçerdi belki...
♠♠♠♠♠♠♠
Uyandığımda hava çoktan karamıştı. Pekala Jane gidip her şeyi anlatma vakti.
Aptal olma Jane! Olanları anlatınca ne olacak zannediyorsun? 'Tamam kızım, hallederiz' demelerini mi?! Hiç bir şey anlatmayacaksın. Hem o cocuk senin melez olduğunu anlamamıştır bile..
Senden nefret ediyorum, biliyorsun değil mi? Tanrım! Bikerecik de olsa yardım etmeyi deneyebilir misin?
Sana yardım ediyorum, Jane. Olanları anlatma! Anladın mı? Hiçbir şey anlatma. Yoksa yine ezileceksin. Bırak bu olayı biz çözelim. Sen ve ben...ikimiz.
Senin dediğin hiç bir şeyi yapmıyacağım! Ne geliyorsa başıma senin yüzünden geliyor zaten!
Yatakta doğruldum ve bacaklarımı aşağıya sarkıttım. Pekala önce söyleyeceklerimi düşünmeliydim.'Anne, baba size söylemem gereken şeyler var. Bugün şey oldu...bitane çocuk geldi. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken tenime değdi ve sanırım vampir olmadığımı öğrendi. Ama çok şey yapmayın ya, amann vur göte gitsin...'
Vur göte gitsin mi? Ciddi misin?
Terliklerimi ayağıma geçirip yataktan kalktım. Kücük adımlarla odadan çıktım. Sakin Jane,sakin. Söylemekle en doğrusunu yapıyorsun. Kesinlikle en doğrusu bu. Söylemekle söylememek arası gidip gelirken salona ulaşmıştım. Annem ve Jane masada oturmuş yemek yiyorlardı. Babamsa elindeki bardaktan kan içiyordu. Tüm cesaretimi topladım ve
"Benim size söylemem gereken bir şey var." dedim. Bütün gözler bana çevrilmişti. Yapabilirsin Jane, söyleyebilirsin. Söylemelisin. Derin bir nefes aldım ve ağzımı araladım. Tam söze başlayacakken zil çaldı. Tanrım, kahretsin! Muhafızlar geldi. Ve bizi götüreceklerdi...Öncelikle yazım yanlışlarım olduysa kusura bakmayın. Güzel bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Yavaş yavaş biseyler oturmaya başladı :) Düsünceleriniz benim için cok önemli. Lütfen onları benimle paylaşın.. Şimdiden okuyan herkese teşekkürler.
Sevgilerle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AV
Science FictionBelki de sadece yol almam gerekiyor. Geriye dönmeden kaçıp gitmek. Her şeyi geride bırakmak..Sevdiklerimi, evimi, en çok da benliğimi.. Kurtlar ve vampirler yüzyıllardan beridir düşmanlardır. Düşmanlığı tetikliyen olay insanlığın da sonunu getirmişt...