Keyifli okumalar dilerim 🩷🌸🎀
..
Acı, sinsi bir zehirdi. Usul usul kanına karışıyor, ölümle tanıştırıyordu.
Acı, hazzın çok ötesindeydi. Acı, hazzı verendi.
"Yavaş!"
Gelen uyarı Ecmel'e ulaşmamış gibi hareket etmeye devam etti.
Hareketleri aceleci, hareleri bitiriciydi.
"Canın acıyacak yavaş ol!"
Bir kez daha ikaz edilmesine rağmen hiç takmamıştı. Bildiğini yapmakta zaten usta biriydi.
Solundaki yaralara itaat etmiyor, iki derin yaranın ona itaatini bekliyordu.
Canı yanıyordu elbette. Hem de gereğinden fazla..
Zil zurna şarhos olsa bile dinmeyecekti, ölse bile acı çekecekti.
Zihninin derinlerinde hiç durmadan dönen sesler nefesini kesecekti. Kesiyordu. Ucu ucuna değmeyen binlerce sesin arasında can verip gidecekti.
Ecmel'in sonu kendisiydi. Kendi sesiydi.
Zeminde tok bir ses çıkaran ayakkabılarının ardından sarsılan omzu yüzünü buruşturmasına neden oldu. Ufacık bir mimiği bile gözünden kaçmayan kadın hemen endişeyle çattı kaşlarını. "İyi misin? Neden hiç dinlemiyorsun beni Ecmel?!"
"Sıkıntı yok."
Dişlerinin arasından zorla çıkan iki kelimenin ardından koluna girip odasına taşıyan kadına baktı. Kızıl saçları yüzünü kapatmıştı, görebildiği kadarıyla endişe tohumları ekiliydi gözlerinde.
Dudağı ondan bağımsız yukarı kıvrıldığında gerçeği fark etmesi çok kısa sürmüştü.
"Nera."
"Efendim?"
"Kaçıncı vakayı teslim ettiniz?" Hastane süreci bir hayli uzun sürdüğü için kaçırdığı vaka sayısını öğrenmek istemişti.
"İki gün önce 34. dosyayı kapattık. İki gündür mail yok."
Başıyla onay verip geldiği odanın şifresini girdi. Açılan kapının ardına süzülen bedenleri Ecmel'in yatağın ortasına oturmasıyla ayrıldı.
"Ben sana bir şeyler hazırlamıştım alıp geleceğim hemen. Sakın kalkma. Zorladığın için bir türlü kapanmıyor yaraların." Aceleyle dışarı yönelen kadını bileğinden tuttu.