Günlerden Perşembe hava hafif bulutlu yaş yirmi memlekette sevdiği onu bekliyordu. Yine nöbete kalmıştı, onu ayakta tutan tek şey hâlâ nefes alan sevdiceğiydi. Annesini doğum da kaybetmişti, babası da çıkan bir harpte yiğitçe savaşıp kanının son damlasına kadar bu vatan için terör örgütü üyelerinin canlarını almıştı, onun da tek gayesi oğluna terörden uzak bir dünya bırakmaktı. Şehit oldu babası, Mercan daha on yaşında ya var ya yoktu o sıralar. Şehit ne demek o zaman bir daha öğrendi, öğrenmek ile kalmadı anladı da o gün. Hiç ağlamadı ama, çünkü biliyordu kursta hocası ona öğretmişti elbet.
'Şehit demek en yüksek mertebe demek, şehit demek Allah'ın yanında cennette olmak demek. O nimetleri görünce 'Allah'ım ne olur beni bir daha yolla dünyaya, tekrar şehit olayım, beni yine en güzel nimetlerinle nimetlendir' demek. Evet çocuklar, şehitler tekrar tekrar şehit olmak için can atarlar. Konu bütünlüğü olsun diye şu ayeti de söyleyeyim; 'Allah yolunda öldürülenlere sakın "ölüler" demeyin. Çünkü onlar diridir siz farkında değilsiniz.' (Bakara 154) Allah şehadetlerini kabul etsin. Hadi bakalım şimdi evlerinize dağılabilirsiniz. Yarın bu konu üzerine tekrar konuşuruz.'
Ağlamadı, dimdik asker selamı vererek durdu babasının al yıldız sarılı tabutunun yanında. Herkes ağlarken bir ses duyuldu evet, evet bu ses Mercana aitti ve akabinde ki her sesi bastıracak kadar kuvvetliydi. Hocasının öğrettiği ve ayrıca ezberinde kalan o ayeti hem Arapça hem de Türkçe okudu anlasınlar diye ve ekledi.
-'Bir canım var Allah'ım, o da senin yolunda babamın canı gibi feda olsun. Başka çocuklar anasız babasız kalmasın. Eğer o günleri görür de bende şehit olursam babamın yanında yer ayırın, benim naaşımı da oraya defnedin.'
Herkes sus pus oldu o an çünkü biliyorlardı, hayata annesiz ve kısmen de babasız gelen bu çocuğu her çocuktan ayıran bir şeyler vardı. En önemlisi de sağduyu, küçüklüğünden beri etrafında olan biten herşeyden haberdardı, kimseye yük olmaz yapabildiğini kendi yapardı. O yüzden herkes onun o gün orda dediği söze de inandı, Mercan büyüyünce asker olacaktı. Bu öksüz ve yetim yavru Rabbine kavuşup toprak olacaktı.
Cenazeden sonra İstanbul da olan bir kaç akrabasına ulaşmayı denedi köyün muhtarı. Ulaştı da ama kimse istemedi bu yavruyu. Annesinin verdiği ve çoğu yerde haklı da olduğu konular vurdu onu. Sonunda pes eden muhtar imam ile konuştu. Mercan artık onun manevi oğluydu. İmam da zaten bir trafik kazasında eşi ve çocuklarını kaybetmiş, eşinin üstüne bir daha gül koklamamıştı. Bir çocuk sesine, karısının herşeyine hasret geçmişti onca yılı. Şimdi bu çocuk ona, imam da o çocuğa iyi gelecekti. Mercan onu amca bildi, her zaman da öyle hitap etti. İmam onu oğlu bildi, herşeyini başta sevgi ve şefkat olmak üzere eksik etmedi. Okuttu hafız etti oğlanı. Gün geldi askerlik için çağırdılar.
Yaş yirmi, bir de sözlüsü var Alçin. Ayrılık elbet zor oldu ama o gün verdiği sözü de tuttu. Başta Allah rızası olmak üzere babası ve vatanı için asker oldu Mercan. Hakkâri deydi ilk görevi. Burası anne ve babasını toprağa verdiği yer olduğu için hiç ses etmedi, yer değişikliğine de müsaade etmedi. Komutanlar bildiği için ayarlıyordu bir şeyler. Ayrılık günü gelip çattığında önce amcasının elini öptü helallik istedi, sonra sözlüsünü öptü alnından ve söz verdi.
-'Eğer olur da şehit olmazsam bir gün beraber gezicez o dağlarda Alçin. Gördüğüm, çatıştığım, nöbet tuttuğum heryeri sende göreceksin. Sana o gün o saatte orada neler yaptığımı anlatacağım tek tek. Bekle beni sevdiğim, bu da Allah'ın emri.'
Alçinin ve imamın gözleri yaşlı ama söz verdi orda sessiz bir baş onayı ile. Bir baş onayı çok şey demekti o an, çok fazla şey.
-'Eğer olur da şehit olursam ağlamayın arkamdan, ben şimdi gidiyorum ağlamayın yine. Bilin ki şehit olursam ebedi sevgiliye kavuşacağım, olmazsam sevdiceğim ile Allah yolunda bir hayat yaşayacağım.'
Bunun üzerine ikisi de sildi gözlerinde ki yaşları. Mercan gitti bir kere daha bakıp onlara, sıcacık tebessüm etti, sımsıkı sarıldı ikisine birden. Giderken de Rabbine emanet etti onları. Gayrı gözü arkada kalmazdı. O gün yeniden başladı onun hikayesi, ilk perde zaten babasının şehit olduğu gündü...
BÖLÜM SONU