Duyduğu şeyle anında öksürmeye başlayınca Seungmin gözlerini büyütüp sırtına vurmuştu birkaç kez. Bir anda söylemek iyi olmamıştı sanırım.
"Su verin."
Jeongin önünde duran suyu uzatarak Seungmin'e vermişti. Seungmin de hızla açıp yavaşça Hyunjin'e içirmişti.
"İyi misin?"
Arkadaşını başıyla onaylayıp yemeğini masaya bıraktıktan sonra salağa bakar gibi bakmaya başlamıştı suratına. Maçları vardı demek. Peki neden haberi yoktu? Takımın kaptanı oydu ve her şeyden haberi olması gerekiyordu. Bir yanlışlık olmalıydı.
"Ne demek maçımız var? Varsa benim neden haberim yok pardon? Kaptanım ya hani."
Seungmin, yerine geçtikten sonra derin bir nefes alarak elleriyle oynamaya başlamıştı. Bu sırada Minhoyla Jeongin de dahil üç kişi ona bakıyorlardı. Yani kimsenin haberi yoktu.
"Uyuyordun. Beden hocası bana söyledi. Yarın son ders maçınız var şimdiden hazırlıklara başlayın dedi. Hatta senin için uyanınca yanıma gelsin de dedi. Muhtemelen ayrıntıları verecek."
"Tanrım... bi' bu eksikti zaten. Bi' sikik heriflerle maç etmediğimiz kaldı o da olacak. Pardon da yarın ne ya? Dalga mı geçiyor bu adam amına koyayım daha beraber antrenmanlara bile çıkmadık neyin maçını yapacakmışız?"
Dudak büzerek bilmiyorum anlamında omuz silktiğinde sabır istercesine nefes çekti Hyunjin.
"Ben gidip konuşayım şununla. Siz bekleyin."
Üçlüden onay aldıktan sonra kalkarak hocanın yanına gitmek adına yemekhaneden çıktı. Hızlı adımlarla merdivenleri çıkarken kısa sürede vardığı öğretmenler odasına giderek kapıyı tıklattı, ardından içeri girerek beden hocasını aradı. İçeride birkaç öğretmenle oturuyordu. Şansına bahçede nöbetçi değildi. Oyalanmadan yanına ilerledi ve dikkat çekmek için boğazını temizledi.
"Hyunjin?"
"Merhaba hocam. Sanırım Seungmin'e yarın maç olacağına dair bir şeyler söylemişsiniz, ben uyuyordum da az önce haberim oldu tam olarak nedir bu maç olayı?"
"Nesini anlamadın Hwang? Maç yapacağız işte. Çok eğlenceli olacak."
Duyduğu kalın sesle kaskatı kesildi. Gözleri otomatikman kapanırken anında geri açıldığında arkasına dönüp kapıda kendine bakan Felix'i gördü.
"Evet, Felix'in dediği gibi normal bildiğimiz maç yapacaksınız. Anlaşılmayacak bir şey yok yani okulumuzun klasik maçlarından."
Hocanın dedikleriyle gözlerini Felix'ten çekip baktığında kaşlarını çattı.
"Henüz antrenmanlara bile çıkmadık. Normal şartlar altında bunun yapılmaması gerekiyor, bir anda nereden çıktı acaba?"
"Hyunjin. Demek ki değişiklik yaptık da maça çıkacaksınız. Zorlamasan mı diyorum? Hadi gidin artık. Bunları düşüneceğine çalışmanı tercih ederim."
Sinirle gülümseyip sıktığı yumruğunu gizledikten sonra sessiz kalarak öğretmenler odasından çıkmıştı. Çıktığı gibi de yemekhaneye dönmek adına merdivenlerden inecekken Felix'in kolunu tutmasıyla durmuştu.
"Kolumu bırak."
"Gergin gördüm seni. Oysaki yemekhanede arkadaşınla sarılırken mutluydun?"
Derin bir nefes alıp bakışlarını merdivenlere odakladığında Felix sırıttı.
"Neden yüzüme bakmıyorsun?"
"Neden benimle uğraşıyorsun? Amacın ne? Zaman kaybı falan diyordun ya dün. O zaman niye vaktini harcıyorsun Lee?"
Sonunda gözlerini karşısındaki bedenle buluşturduğunda güldüğünü görünce daha da sinirlenmişti.
"Zevkine."
Dayanamayıp tuttuğu kolunu sertçe kendine çektiğinde bırakmasıyla beklemeden merdivenlerden inmeye başladı. Felix zevkle hâlini seyrederken o aksine sinir krizi geçirmek üzereydi.
"Kaçmaya devam Hyun. Özellikle yarın. Yarın harika bir gün olacak."
•
•
•
"Sikim sikim konuştu işte. Aptal. Sonrada o geldi, mal. İkisi birden şey yapınca da işte sinirlerim bozuldu çıktım geldim."
"Ben olsaydım bir dalardım..."
"Aynen cezaevinden alırdık seni çıkışta."
Minho göz devirirken Hyunjin sabır diledi. Yemekhaneye geri gelip oturmuştu ve boş boş bekliyorlardı zilin çalmasını. Çok kalmamıştı az sonra çalardı.
"Ne yapacağız?"
"Siksen çalışmam. Çalışacak hiç bir şeyim yok benim. Gayet iyi oynuyorum ve yarın elimden geleni yapacağım. Sizde öyle yapacaksınız. Dedikleri şeyleri siklemeden oyununuza bakacak sinirlenmeden sakince oynayacaksınız. Çünkü hepiniz fazlasıyla iyisiniz."
"Bu böyle konuşunca benim ısırasım geliyor ama..."
Minho'nun dediğiyle gülümseyip yanağından öptüğünde, şımarıkça gülmesiyle beraber sarılmıştı. Karşılık verirken de "Piçsin ama seviyorum seni." demişti.
"Ben de seni seviyorum."
"Kıskandım." Jeongin kollarını göğsünde birleştirip dudak büzdüğünde Seungmin tebessüm ederek kendine çekmişti. Bu defa onlar sarılırken Hyunjin üstünde olan sinirin anında gittiğini hissetmişti.
İşte tek bir sarılma ve ya söz yetiyordu rahatlamak için. Başka bir şeye gerek yoktu.
•
•
•
ilk maçlarını atacaklar,
sizce kim kazanacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shady // hyunlix
Fanfiction"Kaybettin Hwang Hyunjin." "Siktir git Felix!" Ah bu iki rakip... Lee Felix ve arkadaşları MAC okuluna gelmeden önce her şey harikaydı. • • • -Semelix -Ukehyun [!Parental Advisory Explicit Content!] [!Parental Advisory Explicit Lyrics!]