Helllooooo
Biraz gecikti yeni bölüm telefonsuz kaldim cunku ama yazmaya calisiyorum
Bu arada percy jackson fanları varsa henüz sadece tanıtım yaptım ama yeni bi fanfice basladimYine de bunu bitirmeden onu fazla yazmicamm
Bir de arada tikaniyorum kusura bakmayın
İyi okumaaerr
************
Saçlarım alnıma yapışmıştı. Gözümü açmaya çalıştım ama nefes nefeseydim. Belki de şuanda her yerim ağrıyordu ama hissettiğim şey nefes almakta güçlük çekmemdi.
"Ananı sikeyim ölmüşüm" dedim cehenneme bir adım daha yaklaşırken. Öldürsen niye küfür ediyorsun gerizekalı diye kendimi azarlayıp ayağa kalktım. Böyle öldüysem mutluydum açıkçası, rahat rahat.
Ayağa kalktım ama tutunacak hiç bir şey yoktu her yer simsiyahtı, cidden kaldırdığım ellerime dönsem bile hiç bir şey göremiyordum.
Arafta falan mıydım? Diğer ölüler nerdeydi? Açıkçası eğer cidden öldüysem diğer hayaletlerin burada olmaması mutlu olmamı engelleyemezdi.
Bir de vücudun ölmek istemiyor demişti! Annen ölmek istemiyor. Böyle ölünürdü işte.
Duyduğum ufak mırıltılarla düşüncelerimden sıyrıldım. Hala kapkaranlıktı. Üstümü elimle kontrol ettim. Kıyafetlerim duruyordu.
Yanımda bir kaç belirsiz şey oluşup geri yok oldu. Sanki oluşmaya çalışıyor da oluşamıyor gibiydi.
"Öldüm... Öldüm... Öldüm... O zaman rahat bırakın beni" diye bir ses duydum. Oldukça alçak ve mırıltımsı bir sesti ama burası zerre sessiz olduğundan duymuştum.
Sese yürümeye başladım. Bir hayaleti kurtarıp son sevabımı işlemeliydim.
Bir şeye çarptım.
"Ah kolum! İNSAN MI?"
"AA" diye bağırıp geriledim. Karşımda bir şey vardı. Yumuşak bir şey. Sıkıntı hayalet değildi. Kanlı canlıydı sesi insa gibiydi ama yoksa... "UZAYLI"
"Dur bi dakika sen şu şey değil misin"
"Ney." dedim ardından jeton düştü. Düşüncem işe yaramış mıydı yoksa ikiniz de öylece ölmüş müydük ordaki şahısla?
Aklıma gelen şeyle güldüm. "Bu arada demin kimden seni rahat bırakmasını istedin"
"Haa. Sana gelmedi mi? İmgeler, gerçi sen gelince kayboldular. Her neyse senin yüzünden öldüm şerefsiz insan. Şimdi bana açıklama yap"
"Yok ya? Yapmıycam artık paran da yok zaten"
"Dövüşmek mi istiyorsun?!" ne kadar ayıptı şuan.
"Dağda mı büyüdün lan sen" bir kaç adım etrafında dönüp sonunda durdum. "Pekala birimizin beynini kullanması gerekiyor ve sende olmadığından ben düşüneceğim"
"Ha?!" onu görmesem de şuan domates kırmızısı suratıyla saldırı pozisyonunu aldığını söyleyebilirdim. "Bana da anlat o halde!"
Oturup anlatmaya başladım. Kaçırılıp öldürülmemden şuana kadar olan önemli olayları özetledim. İnsanlarla ilişkilerim, ilaçlarım ve uyuşturucudan bahsetmemiştim.
"Yani animenin içindeyiz mi diyorsun" kafamı salladım. Bir kahkaha patlattı. "Nasıl uydurdun bu kadar şeyi" kahkahasını bölmedim. Sonunda suratı normal bir hal aldı. "Dur, ciddisin değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Y/n × tokyo revengers
FanfictionBir gün kaçırıldığınızı ve kafanızda patlayan silah sesi ile başka bir hayatta uyandığınızı düşünün. Bambaşka bir hayatta, evrendesiniz. Burada babanız küçükken sizi terk etmiş ve yaklaşık 1 ay önce anneniz tedavisiz bir hastalık sonucu ölmüş. Bir...