3.Bölüm

20 2 0
                                    

  Şarj aleti, telefon, kulaklık. En önemli 3 şeyi yanıma aldığımdan emin olduktan sonra çantamdaki dosya çıktılarını da kontrol ederek evden çıkmıştım. Sekize beş vardı. Aşağı inerek sitenin dışına çıktığımda direkt site kapısının önünde duran beyaz Volvo dikkatimi çekmişti. Şoför koltuğunda baş selamı veren Kutay Keskini görmem tahminimi destekledi. Hızlı adımlarla yolcu koltuğuna ilerledim. Arka koltuğa oturmak fazla abes olurdu değil mi?

-Gece; Çok bekletmedim değil mi?

Saat daha 07.58 di erken gelen o.

-Kutay; Hayır az önce geldim.

Hafifçe kafamı salladım ve emniyet kemerini taktım. O da arabayı sürmeye başlamıştı. Neden bilmiyorum ama bu adamdan haz etmemiştim. Ukala birine benziyordu. Bakışları sertti. Belki de o da benim gibidir. Yakın olmadıklarına karşı duvar alıyordur. Herneyse benden hazzetse de etmesede yapabileceğim pek bir şey yoktu. İki senedir bu şirkette olduğu için benden kıdemlı sayılıyordu galiba. Belki de bu tavırlarla kendince patronluk taslıyordur.

-Kutay; Kadınla konuştum muhtemelen bir buçuk saat sonra orada oluruz. Evi yerine tenha bir kafede buluşmayı teklif ettim.

Aman paşam eksik olma her şeyi düşünmüşsün. Üstten üstten konuşma şekli beni tilt etmişti. Ya da ben gereksiz tribe giriyordum.

-Gece; Anladım. Peki bu olay örgüsünde ben tam olarak ne işe yarayacağım?

Evet. Kendimi yine tutamamıştım. Oldum olası hep açık sözlü, dobra bir insan olmuştum zaten. Bir an afallayarak kafasını bana çevirdi. Sonra tekrar yola döndü.

-Kutay; Siz bu işlerden anlıyor musunuz? Dava falan.

Derken? Yok usta ben genetik mühendisiyim vakit geçsin diye hukuk bürosunda çalışıyorum.

-Gece; Pardon? Çaycı olarak işe başladığımı mı düşünüyorsunuz?

Alayla gülmüştü.

-Kutay; Çaycı mı sucu mu bilmiyorum ama rahat bir şekilde şirkete girdiğiniz belli. En az 3 senelik hukukçuların katında gelir gelmez işe başlamak. Enteresan gerçekten.

Bana torpille geldiğimi mi ima ediyordu bu adam? Bu yüzden dünden beri bana olan kini. Bu sefer alayla gülen ben oldum.

-Gece; Anlıyorum.

Kısa cevabıma karşın  bir kez daha dönerek bana bakmış ve geri önüne dönmüştü. Bağırıp çağırmamı falan bekliyordu galiba.

-Kutay; Bir kaç saçma bahane uyduramayacak kadar yüzsüz müsünüz gerçekten?

Sinirleniyordu. Bana fazla bilenmişti. Acaba tek sebebi gerçekten torpille geldiğimi düşünmesi miydi?

-Gece; Hayır. Sadece olan biten şeyler hakkında en ufak fikri dahi olmayan insanların algıları doğrultusunda yaptıkları yorumlarla savaşamıyorum artık.

Sözümü tamamlayarak başımı koltuğa yaslayıp cam kenarına doğru dönmüştüm. Bu yaşıma kadar ne ithamlar duymuştum, torpilli koymazdı galiba. Bu cevabımın ardından onda da ses soluk kesilmişti. Gideceğimiz yere kadar konuşmamak en iyisiydi.

          **********************

-Kutay; Merhaba Mehtap hanım değil mi?

Müvekkille buluşacağımız yere gelmiştik.

-Mehtap; Evet, buyurun lütfen.

Selamlaşarak masaya oturduk. Otuzlarının sonunda bakımlı bir kadındı.  Kurbanın ablasıydı. Bir kaç ay önce ölen kardeşinin ölümünde şüphelendiği için davayı açmıştı. Dava detayları hakkında konuşma gerçekleştirmiştik. İki saat süren görüşmenin ardından havada asılı cevabı olmayan sorularla kadının yanından ayrılmıştık. Anlattığına göre kardeşi madde bağımlısıydı. Ölüm sebebi de yüksek dozda alımdan sonra trafik kazasıydı. Ama kadın kardeşinin bir senedir tedavi gördüğünü ve iki aydır kriz geçirmediğini söylemişti. Kardeşiyle arasında husumeti bulunan isimleri vermişti ama hiç biri ölüme gidecek kadar ağır meseleler değildi ona göre.

Gecemin Karanlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin