Önümdeki bilgisayardan son tuşa bastığım an beren sevinçle el çırpmıştı.Güldüm onun bu haline.Bir müzik yarışması vardı.Minik Kalpler etkinliğine katılmıştık.Yarışma Mardinde okullar arası olucaktı bunun için çocukların aileleriyle görüşmüştüm.Daha ufakcıklardı ama hepsinin içinde öyle yetenekler vardı ki anlatamazdım.
Sınıfımın en büyük öğrencisi olan Aylin solistimizdi.Ufacık boyuyla bağlama çalmayı bilen Mustafa vardı birde.İkisine yandaşçıda bulmuştum.Bu yarışma onlara iyi gelicekti biliyordum.Oturduğum yerden kalkarken 1 hafta sonra gerçekleşicek etkinliğimiz için çıktım bahçeye.Çocuklarla boş zamanlarımızı böyle değerlendiriyorduk.Onların seçtiği şarkılarla olucaktı bu gösteri.
Nurhan Damcıoğlu~Yangın var
Şarkısı okulun bahçesinde yankılanırken karışılıklı oynayan çocuklara kahka atarak baktım.Allahım yanaklarını ısırsam nolurdu ki.
"Öğretmenimmmm"
"Hadii toplanın bakalımmm"
Bağrışımla hespi sıraya geçerken eşleride yanlarına geçmişti.Boşta kalan bir erkek öğrencimiz vardı bu sebeplede onun partneri bendim.Beren şarkıyı değiştirip asıl şarkımızı açtığımızda çocuklarla gösterdiğim şekilde provamıza başlamıştık.Onlar için gök timiyle beraber kıyafet alıcaktık ancak Boran dayım buna engel olmuş o üstlenmişti bu görevi.
Ha söylemedem geçemicektim annem ailesiyle görüşmeye başlamıştı.Kaç gündür ondan mutlusu yoktu evde.Agir abim hala dönmediği için son gelişmeleri bilmiyordu.Agah abimlerde dün gece göreve gitmişlerdi.Tek istediğim gösteriye kadar gelmeleriydi.
"Onun sesi ta kendisi."
Kadirin sesiyle düşüncelerimden çıkarak bana gelen kısımla söylemeye devam etmiştim.Çocuklar nakarat kısmında bana eşlik ettiklerinde bahçeyi kahkalarımız dolduruyordu.Birazdan çocukları Beren'e emanet edip karargaha gidicektim.Murat Albaydan askeri öncem alması için ricada bulunucaktım.
Aklıma düşen Yağızla suratım düşsede çok çabuk toplamıştım kendimi.O kadınla onu birkaç kez daha görmüştüm.Yanıma hiç gelemişti bu dönemde kimseyede birşey diyemiyordum ama bana sinirli olduğunu hissediyordum.
"Lalalallaylaylay"
Bahçeyi inleten Galatasaray marşıyla çocuklarda bir çoşku başlamıştı.Şey sanırım ben onları bu süreçte koyu bir Galatasaraylıylı yapmıştım.Benim harflerimi ezberlemeyen çocuklarım marşları tek dinlemeye ezberlemişti maşallahları vardı yahu.
"Hadi bakalım siz Beren öğretmeninizle devam edin ben bir kaç saat içinde gelicem."
Çantamı ve kabanımı alarak okuldan çıktığımda karargaha gelmek bir saatimden fazlasını almıştı.Kapıda nöbetçiye kimliğimi verdikten sonra içeri geçmişdim.Giriş kısmında Boran Dayım ki dayı demezsem beni midyat konağında sallandırcağını söylemişti ama çok sevimliydi o yüzden kabul etmiştim.
Boran dayımın bir büyüğü Baran vardı.37 Yaşında 2 çocuk babasıydı.18 Yaşında evlenip 19unda baba olmuş.18 Yaşında ki oğlu Miran tıp fakültesini kazandığı için İstanbula gitmişti.Küçük oğlu mirza ise 13 yaşındaydı.Çok uslu bir çocuk olmasından sebep onlara çok iyi anlaşmıştık.
3.Dayım ise Baturdu.46 Yaşındaydı.Uzaktan yaş tahmini yaptırsalar asla 46 demezdim.Onunda 3 oğlu vardı en büyükleri 21 Yaşında Emre Hukuk okuyormuş.İkizleri varmış birde.Ege ve Efe 17 Yaşında 1 sene erken yazılmalarından kaynaklı şuan Ankarada Harp Akademisindelermiş.
Boran Dayımın bakışları beni bulduğunda kocaman gülümseyerek 3 adımda yanıma gelmişti.Evet evet Ailenin tek kız torunu bendim.Annemin babası beni öyle bir sahiplenmişti ki asla yıkılmam ben bu adam varken demiştim Tıpkı annemi kanatları altına aldığında hissettirdiği gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen Hanım
Teen FictionHayat keşkeler için bir yer olmamıştı hiçbir zaman.Bende hayatımda hiç keşke dememek için dolu dolu yaşamayı tercih etmiştim herzaman.