five

137 38 6
                                    

Pazartesi günü Jisung'la evleri yakın olduğu işin buluşup okula yürüdü Minho.

Pazar günü uyandıklarından kısa süre sonra Chan ve arkadaşları gitmişti. Minho da bütün gün bir o koltukta bir bu koltukta yatarak zaman geçirmişti ve sıkılmamak için üç farklı film bitirmişti.

Bu yüzden en azından bugün Chan'la uğraşacağı için pazar günü yaşadığı sıkıntıyı bugün üzerinden atabileceğini düşündü.

Düşüncelerini haksız çıkarmamak için okulun kapısından girdiği andan itibaren yanında biten Chan'a baktı ve önüne dönüp sınıfa ilerlemeye devam etti.

Chan'a onun yanında artık daha rahat olduğunu göstermeyecekti çünkü Chan'ın bunu fırsata çevirip onunla daha çok uğraşacağına emindi.

Bu yüzden hala sinir oluyormuş gibi davranmak daha çok işine geliyordu.

"Bugün ne isteyeceksin bakalım." Onun bıkkınlıkla söylediklerine güldü Chan.

"Aslında inanır mısın aklıma hiçbir şey gelmiyor." Kafasını iki yana salladı Minho.

"İnanmam." Kaşlarını kaldırarak doğru anlamında başını salladı Chan.

"Haklısın zaten yalan söylemiştim. Bugün de antrenman yapacağız."

Bir öncekinde antrenman yapmayı sevdiği için hiç itiraz etmeden onayladı Minho.

"Olur, okul çıkışında antrenman yaparız." Hala daha Minho'nun yanında yürürken ona döndü Chan.

"İlk dersin ne?" Ona havadan sudan sorulat soran Chan'a şaşkınlıkla baktı."

"Hangi ara havadan sudan konuşacak seviyeye geldik?" Sorusuyla yan bir gülüş kazandı Chan'dan.

"İki gün önce beraber yattığımızda bu seviyeye geldiğimizi düşünmüştüm oysa ki."

Biraz fazla yüksek sesle söyledikleriyle hızla Chan'ın boy hizasına gelerek ellerini ağzına kapadı Minho.

Şimdiden Chan'ın söylediğini duyan birkaç kişi onlara bakıyordu ve diğerleri de kulaktan kulağa yaymaya başlamıştı.

"Salak mısın Chan, herkes öğrendi şimdi." Yarım kapalı dudaklarının arasından konuşurken omuz silkti.

"Ne var, yalan mı yattık işte beraber." İnanamazca ellerini Chan'ın dudaklarından çekerek geriye doğru bir adım attı.

"Böyle söyleyince yanlış geliyor kulağa ama." Yine omuz silkti Chan.

"Biz ne şekilde yattığımızı biliyoruz, başkalarının yanlış anlaması umrumda değil." Chan'ın haklı olduğunu fark ederek ilerlemeye devam etti Minho.

"Dersim mülakat eğitimi bu arada." Az önce sorduğu soruyu unuttuğu işin birkaç saniye dümdüz yüzüne bakan Chan'a güldü.

Ne sorduğunu hatırlayınca ellerini çırptı Chan. "Benimki de veri analizi." Chan'ın konu açma çabalarını karşılıksız bırakmamak için sınıfına doğru yürümeye devam ederken Chan'la konuşmaya devam etti.

"Hangi hoca giriyor dersinize?"

Dersin öğretmenini düşünürken bile vücudunu titreme aldı Chan'ın. "Lee Junhyuk." Aynı titreme Minho'nun da vücudundan geçtiğinde ikisi de birbirine bakıp güldü.

Lee Junhyuk okulun gördüğü en katı ve en dik başlı öğretmendi. Hataya yer vermeyen kişiliği ve sert ses tonuyla bütün öğrenciler onun dersinden kaçmak için zaman kollardı. Bu kadar katı bir hoca olduğu için de asla devamsızlık hakkın olmazdı ve derse sıkışıp kalırdın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 6 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

salty&sweet ; minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin