Odada yatağa oturmuş, yarınki görev için bıçaklarımı bilerken kapının çalmasıyla ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda karşımda Freya ve Phoenix'i gördüm.
Gözlerini kırpıştırıp tekrar onlara baktım ve onlar hâlâ karşımdaydı. Gecenin bir saatinde neden kapıya dikilmişlerdi ki?
Geri çekilerek onları içeri aldım. Onlar içeriye geçtiklerinde kapıyı kapatıp tekrar yatağımın üzerine oturdum ve bıçağımı bilmemeye devam ettim. Aynı zamanda onlara soru soruyordum. "Gecenin bu saatinde nereden geliyorsunuz?"
Phoenix odadaki minik tekli koltuğa oturdu. Freya ise kendi yatağına sırt üstü uzanıp tavanı izlemeye başladı.
Phoenix elini alnına yaslayıp bıkkınca bir nefes verdi. "Oda arkadaşım beni odadan kovdu." Ne? Hafifçe kıkırdadım. Komik gelmişti. Freya'nın beni kovduğunu düşünemiyordum.
"Komik değil!" diye sitem etti Phoenix huysuzca. "Saçma bir sebepten kavga ettik ve beni odadan kovdu." Sesinde pişmanlık vardı.
"Ne oldu ki?" diye sordum diğer bıçağımı bilemeye başlarken.
"Ne olmadı ki! Vera, arkadaşı ile aralarını bozduğumu düşünüyor."
Gülmemek için yanağımı ısırıyordum. "Kim ki o arkadaşı?"
Phoenix daha da bıkkın bir şekilde Freya'yı gösterdi. "Freya. Gerçekten Freya'yla arasını bozduğumu düşünüyor ama daha tanışalı iki gün bile olmadı!"
Son duyduklarımla dayanamayıp kahkahayı basmıştım. Gülme faslım bittikten sonra ise Phoenix'e baktım. "Vera, bugün tanıştırdığınız kız değil mi? Oda arkadaşın mı?"
Başını salladı ve ardından bana ve bilediğim bıçaklara baktı. "Sen... Yarın sana sabır diliyorum." Ne dediğini anlamam uzun sürmemişti.
Başımı salladım. "Çok da umurumda değiller aslında. Sadece öldürüp çıkarım, boşa çabaya gerek yok."
Phoenix yumruklarını sıktı ve gözlerime hırsla baktı. "Bir gün elbet onlara gününü göstereceğiz, Rayne!" Ona Gülümsedim ve ben de yumruğumu kaldırdım.
"Hiçbir şey bizim gücümüzle boy ölçüşemez!" Gülümsedim. Ardından kıkırdadık ve ben bıçaklarımı hazır ettikten sonra bir kenara koydum.
"Nerede yatacaksın? Freya çoktan uyumuş, istersen benimle yat."
Başını salladı ve gülümsedi. "Tekrar yıllar önceki gibisinden."
Ona karşılık olarak gülümsedim ve yatakta yana kaydım. Yanıma sokulunca uyumaya başladık. Eskisi gibi.
Ama bir yanlış vardı. Artık eski ben ya da eski Phoenix yoktu. Bu yüzden asla eskisi gibi olamazdı...
Yarın görev için kasabaya inecektik ama ben gecenin bilmem kaçında uyuyordum. Umarım sabah dinç olabilirdim. Gerçi pek de gerek yoktu. Takımdakiler her türlü hallederdi.
Bunları düşünürken uykuya daldım ve kuş cıvıltılarıyla uyanmayı beklerken bir ağlama sesiyle uyandım.
Gözlerimi yavaş yavaş açıp ovmaya başladım. Yatakta oturur hâle gelip uykulu gözlerle sesin geldiği yöne doğru baktım. Omuzlarından aşağı dökülen kan kırmızısı saçlarıyla Phoenix olduğunu çok belli ediyordu.
Yavaşça omzuna dokunup onu kendime çevirdim. Uykulu gözlerle onun dolu kırmızı gözlerine baktım. Bir şey sormadan ona sarıldım. Çok sıkı sarıldım. Başımı omzuna yaslayıp saçlarını okşamaya başladım.
Zaten uyku sersemi olduğum için omzunda biraz daha kalırsam uykuya dalabilirdim. Geri çekilip gözlerine baktım. Gözlerinin altı kızarmıştı.
Derin bir iç çekti ve dudaklarını araladı. "Ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Rayne, Vera'yla gerçekten büyük bir kavga ettik. Bir daha barışmamız imkânsız gibi..." Hıçkırıkları ve nefes alışları sözlerini kesiyordu. "A-ama ben onunla küs kalmak istemiyorum... O benim için çok önemli, Rayne. Ve sadece Freya yüzünden bana küsmüş olamaz, birisi net benim hakkımda bir şey söyledi. Canım acıyor, Rayne. Sanki kanadım kopmuş gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA HABERCİSİ
FantasyKorktuğun her şeyden saklanamazsın. Ya da korktuklarını saklayamazsın. Kendinden kaçamazsın, benliğin seninle birleşiktir. Onu yok sayamazsın. Kaderini yeniden yazamazsın, olacakları engelleyemezsin. Kaderler çoktan yazılmıştır, sana sadece yaşamak...