ATEŞ

3 0 0
                                    

Uyandığımda Sandreás yanı başımdaki koltukta dirseklerini dizine koymuş bir şekilde oturuyordu. Birden bana baktı. Sanki bana içten içe acıyordu.

"Kariná bunu yaptığım için sana özür borçluyum"

Yutkundum , nefes almaya dayanamıyordum. Sandreás'ın gözlerine baktım ,

"Benim neyim var bilmiyorum , Ben".                                                                                                            Oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi.

"Evet sen iyi olamayı hakkediyorsun"

Güldüm sanki delirmişim gibi.
"Evren bunu istemiyor, evren benim acı çekmemi istiyor. Ölüm bunların sonu olduğu içinde ölemiyorum."
Düşünürmüş gibi yaptım ve mırıldandım ama Sandreasın duyduğuna emin değildim.

" Doğru ya ölüyormuş gibi olmak şart benim için."

Sandreas anlam veremediğim bir şekilde , olduğu yerden biraz daha yaklaşıp, saçımdan düşen bir tutamı kulağımın arkasına geçiştirdi. Kendisi bana ne kadar  dolu dolu baksada benim bakışlarım tam tersini söylüyordu..

" Peki ya ben? "

Elini yumruk yapıp sedyenin kenarına vurdu hafifçe.

"Kahretsin, ya ben olayım. Evet lanet olası evren, sana acı çektiren evren bana neler yapıyor, neler. "

Anlamak ister gibi gözlerimi kıstım.
"Sandreas neler oluyor?"
"Halen anlamıyorsun Karina!"

Yutkunmakta zorluk çekti sanki ağlayacaktı.

"Bu saf kalbin beni delirtiyor. Ben sana aşığım Karina!"

Aynı şeyleri tekrar yaşıyordum. Sanki kısır döngüye girmiştim.
Sandreas'ın gözlerine odaklandım ve bir anda büyük bir kahkaha attıp,

"Ve buna inanmamı bekliyorsun öyle mi?"
"Bana inan çünkü bu benim, bizim sonumuz olur."
"Evet sana inanayım sonra bu seferde sen at beni uçurumdan."
"Anlamıyorsun!"

Kafamı hafifçe yana sallayıp gülümsedim.
"Neyi?"
Sonra derin bir nefes aldım hayır tekrar öfke nöbeti geçiremezdim.
"Sandreas seni şuan anlamamam çok normal ve lütfen bunu sindirmem için bana zaman ver."

Sandreas sanki benden daha zor bir durumda gibi görünüyordu.
Bense onu halen dostum olarak görsem de onun duygularını anlayamayacak kadar kör biriydim.
Ayrıca beni gerçekten kim sevebilirdi ki?
Kim?
Seven olsa bile sonradan nefret etmeyeceği ne malumdu?
Ben bile çoğu zaman kendimden nefret ediyordum.
Koca evrende yalnız başıma, tek başımaydım.
Lanetlenmiştim.
Ve bir prens gelse bile bunu düzeltmezdi.
Peki ya akışına bıraksaydım, ne mi olurdu?
Belki,
Belki daha kötüye giderdi yoksa şuan en kötüsümüydü?
İşte bu düşünceler benim akıl sağlığımla oynuyordu.
Heran aklımı kaybedebilirdim.
Veya kaybetmişte olabilirdim.
Tüm bu çelişkilerde ise tek çıkış kapısı yerine çift çıkış kapısı ortaya çıkarttı. Her türlü, bir seçim yapmak zorundaydım.

Beni süzen Sandrea'sa odaklandım ve gözlerimiz buluştuğunda. Bana sakin ve titrek sesiyle,
"Zaman senin olsun, peki zaman biterse ne olucak?"
"Sandreas lütfen, böyle bir insanı hak etmiyorsun daha iyilerini hak ediyorsun. Beni hak etmiyorsun."
"Bunu bilemezsin Karina. Ayrıca doğru evet seni haklı buluyorum, senin gibi birini hak etmiyorum ama Sen mutlu olmalısın her şeyden çok."

Delirmek bile fazla gelirdi.
Ciğerlerimi acıtacak sekilde bağırdım.
"Mutlu olmak mı, Mutlu olmak güven gerektirir ve güvenecek kimsem yok benim, kalmadıda."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 14, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DENEY'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin