Fiction'ı okuyan çoğu kişi takip etmiyor, bu yüzden çoğu kişiye de bildirim gitmiyor. Zaten çok kafa karıştırıcı değil ama panoya kurgu hakkında bir yazı bıraktım. 3. yazı. Başka shipperların ficlerine triggerlandığım yazıyı görmezden gelirseniz sevirinim.
-
23 Mart, 2011
Kapının açılmasıyla koşar adımlarla içeri giren çocuk evdeki iki yüzün ona dönmesini sağlamıştı. Bugün yeterince eğlenmişti ve şimdi şoförü tarafından eve getirilmişti. 6 yaşındaki çocuk varlıklı bir babasının olması gerekçesiyle hayatı doyasıya yaşıyor ancak tüm bunlara rağmen bir an olsun şımarmıyordu.
Hızlı adımlarla koltuğa oturduktan sonra elindeki şeyleri de koltuğa bıraktı. Kumandadan birkaç tuşa basıp çizgifilm kanalına gelmişti ve dikkatli gözlerle seyrediyordu.
Mutfak ve salon birleşikti. Küçük çocuk, tezgaha yaslanmış adamı fark etmişti. Yabancıydı, ilk defa görüyordu. Biraz rahatsız olsada utanmamıştı. Sonuçta çocuktu ve ne olursa olsun hiçbir şey umurunda değildi, hiçbir şey onu çizgifilm izlemekten alıkoyamazdı.
Tabii, babasının sesi hariç.
"Oğlum, konuşalım mı?"
Çizgifilmini izlemeye devam ederken ayaklarını sallayan çocuk, gözlerini bir an olsun televizyondan ayırmamıştı.
"Tamam baba, çok izlemeyeceğim."
Babası kumandayı alıp televizyonu kapatırken, çocuğunu da kucağına almış ve mutfaktaki masanın üzerine oturtmuştu. Dışarıda oynadığı için kirlenen ellerini ıslak mendille silmişti. Babasının konuşmasını beklerken sözü çocuk devralmıştı.
"Annem nerede?"
Babası tekrar çocuğun önünde durduğunda önce bakışlarını kaçırmış sonra tekrar yeşil gözlere bakmıştı. Konuşmak istediği konu tam da buydu.
"Annen, artık bizimle olmayacak."
Sadece kapıdan ilk girdiği an da yabancıya bakan çocuk, bu sefer arkasını dönüp onu iyice incelemişti. Uzun bir adamdı. Saçları siyah, gözleri kahverengiydi. Babası gibi esmerdi. Üzerinde de kahverengi, krem bir takım elbise vardı. Çocuk hiçbir şey demeden tekrar babasına döndü ve beklenen soruyu sordu.
"Neden?"
Babası tekrar bakışlarını kaçırdı ve bariz bir şekilde belliydi ki arkadaki adama bakıyordu. Amacı kaçmak değil, destek almak gibiydi. Bunu konuşmuşlardı ve en sonunda çocuğu kandırmamaya karar vermişlerdi. Her şeyi açıklayacak ve hem çocuğun hem de kendilerinin bu duruma alışmalarını bekleyeceklerdi. Oğlunun siyah saçlarını geriye attı, biraz yaklaşıp alnına bir öpücük kondurdu.
"Oğlum, sana ne kadar belli etmesekde annenle anlaşamıyorduk ve o da gitmek istedi... Bir daha dönmemek üzere."
Oğlunun yeşil gözlerine baktı, tepkisizdi. Sanki bir şeyler ona yetersiz geliyordu. Daha çok şey istiyordu.
Babası ne olduğunu tabii ki anlamıştı. Ellerini masanın üstüne koyarak destek aldı. Kendine süre tanıdı. Derin bir nefes verdi. Yaklaşık bir dakika böyle durduktan sonra kollarını oğlunun arkasına sardı.
"Uzun zaman sonra bir şeyler fark ettim, oğlum. Kendim hakkında bir şeylerin farkına vardım."
Tabii, o daha 6 yaşındaydı. Bu cümlelerden hiçbir anlam çıkaramazdı.
"Uzun zaman sonra ilgimin tek bir cinsiyete olmadığını fark ettim." Durdu, tekrar derin nefesler alıp vererek oğlunun gözlerinin içine baktı. Gözlerinin dolduğunu hissediyordu. "Ailemizin dağılmaması için her şeyi denedim. Kendimi gizlemeyi denedim ama olmadı, oğlum, üzgünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
change families ✰ schneigen
FanfictionBirbirlerinden nefret eden eşcinsel Karl ve homofobik Genzo, üniversitede aynı yurtta kalırlar.