Aptal kahramanlar orda olmasaydı Toga şuan ölü olacaktı. Onun korkusundan daha tam olarak beslenememişken elimden kayıp gitmesi çok üzücü.
O zaman, yeni birini buluruz. Sonuçta oyunun kuralı bu biri gider, biri gelir.
Şimdi gidene değil gelene odaklanmalıyım.
Avıma düşürmenin en kolay yolu insanların vicdanı ile oynamaktır. Kişi yardımsever ve yapacaklarını milyon kere düşünen biri ise ona geçmiş olsun. Ağıma düştü.
Ama tabiki kendimi acındırmayacağım, duygusal baskı her zaman en kolay çözümdür. Dünyanın en soğuk insanı bile duygusal baskıya dayanamaz.
Bu acıma duygusunun ötesinde, borçlanma duygusudur.
İnsanda 'o, vaktinde bana yardım etti. Bende ona yardım etmeliyim.' düşüncesi oluşur.
Bu yüzden, Shigaraki ile kısa süreli bir anlaşma yapabilirim.
Toga olayından beridir, kenarda köşede bizi izlediğini biliyordum. Kendini çok açık ediyordu.
"Eee Shigaraki, neden hala saklanıyorsun?"
Dedim. Saat akşam dokuzdu galiba? Çünkü sadece ara sokaklar değil, caddelerde karanlığa gömülmüştü.
Ben Shigarakinin gelmesini beklerken, onun yandaşı olan Kurogiri gelmişti.
"Shigaraki Tomura sizin ile görüşmek istiyor."
Ona alaycı bir bakış attım ve konuştum.
"Ne o? Kendisi gelmek yerine seni mi gönderdi?"
Kurugiri arkama bir portal açmıştı.
"Lütfen portaldan içeri girin."
"Pekala." dedim ve portala girdim. Mor dumanlar ardından bara gelmiştik. Burası yarı kahramanı öldürdüğüm yerdi.
Şaşırmadım, çünkü biliyordum.
"Hoşgeldin. Mortis. "
"Hoşbuldum. Shigaraki. "
Dedim. Shigaraki odada bulunan kişilere çıkmasını söyleyerek bizim yalnız kalmamızı sağladı.
Eliyle yanına oturmamı işaret etti. Yavaş adımlarla gidip oturdum. İkimizde bar tezgahının önündeki küçük sandalyelerde oturuyorduk.
"İçki istermisiniz Mortis hanım?"
"En hafifinden ver Kurogiri."
Dedim. Shigaraki bana dönmeden konuştu.
"Ne o? İçkiye karşı dayanıklı değilmisin?"
"Seni ilgilendirmez. Konuya geç."
Önümdeki içkiden küçük bir yudum aldım ve konuştum. Kötü bir adam olabilirdi Ama yatıştırıcı bir ses tonu vardı.
"Senden birliğimize katılmanı istiyorum."
"Karşılığında ne alacağım peki?"
"Yaptıklarına göre değişir."
Üzgünüm Shigaraki ama ben net bir cevap istiyorum. Eğer alacağım bir karşılık yoksa ben de yokum.
"Bana net cevap ver. "
"Ben birliğimin kralıysam, sende kraliçesi olabilirsin."
"Ne ima etmeye çalışıyorsun?"
"Ne anladıysan o."
Pekala.
"Kabul etmiyorum."
"Ne-"
"Kabul. Etmiyorum."
Shigaraki kısa bir gülüş bıraktı. Ben kararımda netim. Yalnız ve insanları öldüren bir canavar olmaktan memnunum.
"Ablanın intikamını almak istemiyorsun galiba?"
Beni manipüle etmeye çalışacak kadar aptal. Geçmişime oynayıp beni onun yanına çekeceğini sanması da ayrı trajikomik.
Ne yani? Bana ablamın ölümünü hatırlatınca; 'ne? Sen nasıl?' dememi mi bekliyordunuz?
Kusuruma bakmayın ama bu mümkün değil. Ablam kendi sonunu kendi getirdi. Ortada intikam diye birşey yok.
Ayağı kalkıp kapıya doğru ilerledim;
"Aynı şeyi tekrar tekrar söylemekten hoşlanmam."
Shigaraki Kurogiriye işaret verdi ve;
"Kurogiri, onu evine götür-"
Kapının kolunu indirdim ve dışarı çıktım.
"Gerek yok. Kendim gidebilirim."
Dedim ve tekin olmayan yerlerden ilerlemeye başladım. Sokağın köşesinde, sokak lambasının altında boş bir bank gördüm. Yavaşça gidip oraya oturdum.
Telefonumu çıkartıp haberlere göz gezdirdim. Zavallı kahramanların görünüşümden haberleri bile yoktu.
Özgünlüğüm sayesinde hiçbir açık yaratmıyordum.
Cebimden sigara paketi çıkardım, ucunu çakmak ile yakıp geriye doğru yaslandım.
Dumanı çekip geri dışarı üfledim. Yanıma genç sarı saçlı bir kadın oturdu.
Ufak bir göz gezdirdim. Gerçekten güzel bir kadındı, sarı saçları ve kırmızı gözleri vardı.
Gözlerimi geri önümdeki yola çevirdim. Kadın elindeki poşetleri yere koydu ve aynı benim gibi arkasına yaslandı.
"İçmek için genç değil misin?"
"Seni ilgilendirmez."
Dedim. Kadın bu dediğime güldü. Onu şuan burda öldürebilirdim. Ama ilk defa bir insanı öldürmek içimden gelmiyordu.
"Ailenden gizli içiyorsun galiba?"
"Ailem yok."
Dedim ve biten sigaramı yere atıp ayağımla ezdim. Kadın bana dönüp üzgünce baktı.
"Özür dilerim."
Onu görmezden gelip ayağı kalktım. Gidecekken kadın bileğimden nazikçe tuttu ve şefkat dolu gözlerini bana çevirdi.
"Yarın akşam, yine bu saatte burda olacağım. Konuşabiliriz."
Elimi ondan kurtarıp yoluma döndüm. Neden onu öldürmedim? Her neyse. Yarın gelmeyeceğim ne de olsa.
