"Her şeyi gören göz, kendini göremez."
- John Locke -🎶
• Selim Zengin (Kalkan) •
"Oğlum, çok garip lan! Dizi olsa fena izlenim kazanır resmen." son ders zilinin çalmasıyla çantalarımızı toplarken, yaşadıklarımı anlattığım Yavuz'un dediklerine gülüyordum. Açıkçası haklıydı. Olaylar tam dizi olacak şekildeydi. Bizde bu konuya haklı olarak hem şaşırıp hem gülüyorduk.
Son dersimiz matematik olduğu için ikimizin kullandığı sıra biraz dağılmıştı. Tamamen çantalarımızı topladığımız gibi de iyice boşalan sınıfın kapısına doğru ilerledik.
"Peki aranız nasıl? Nasıl davranıyor?" bu sefer ciddileşen arkadaşıma rahat olması için sırıttım. "Bence çok güzel davranıyor. Gözümün içine o kadar anlamlı ve yoğun bakıyor ki, gerçekte denildiği halinden eser yok." içimden geçenleri o eve taşındıktan sonra ilk defa birisine açıyordum.
Evet, Göktuğ abinin davranışlarına ilk günden tav olmuştum. Dışarıda herkes ondan 'soğuk bir duvar' diye bahsetse de, benim gördüğüm Göktuğ Kalkan bir melekti. Her ne kadar başta bu olaylara sıcak bakmayıp, ailemi bırakmak istemesem de, hatta yabancı bir evde rahat edemeyeceğime inansam da, daha ilk günden alışmıştım eve ve Göktuğ abiye. Çok nazik ve anlayışlı davranıyordu. Üstelik küçüklüğümdeki çoğu şeyi hatırlaması bile beni mutlu ediyordu. Kendimi, kendi evimdeymiş gibi rahat hissediyordum.
Gerçi, zaten kendi evime dönmüştüm.
"Senin için mutluyum kardeşim. İlk anlattığında kötü şeyler yaşamandan çok korktum. Üstelik magazin dilinde hep soğuk davranışlarla anılan birisinin kardeşi çıkman hem şaşırttı hem korkuttu." Yavuz'un samimi bir şekilde okulun bahçe kapısına ilerlerken elini omzuma atmasıyla bende kolumu onun omzuna yerleştirdim.
"Sıkıntı yok kardeşim. Bir şey olsa babam alırdı beni zaten." okuldan çıktığımız gibi önümüzde duran siyah arabadan iri yarı bir koruma inmişti. "Hoş geldiniz Selim Bey. Göktuğ abi alışverişe bizimle çıkmanız gerektiğini söyledi." diyerek arka kapıyı açtığında gülümseyerek bir dakika işareti yaptım.
Tekrardan Yavuz'a doğru döndüm. "Sende geliyor musun?" kafasını iki yana sallayıp omzumdaki elini çekti. Bende onun omzuna koyduğum kolumu çektim. "Benim eve geçmem lazım. Bizim cimcimeye bakıcılık yapacağım." gülerek gözlerini devirdiğinde bende güldüm.
Cimcime dediği kişi, Yavuz'un 5 yaşındaki kardeşi Alin'di. Ne kadar tatlı bir çocuk olsa da yaramaz biriydi. Bazı zamanlar Elay teyze ve Yusuf amca gezmeye gittiğinde Yavuz ile beraber Alin'e baktığımız oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK ZİNCİRLER | Aile |
HumorGeçmiş yıllarda yaşanan bir kaza sonucu bir aile parçalanmış, içlerinden bazıları vefat ederken bazıları da hasarlarla kazayı atlatmıştır. Fakat tek sorun, ailenin ebeveynlerin vefat etmesi ile tüm kardeşler farklı farklı yetimhanelere verilmiştir. ...