4. ORMAN EVİ

6.4K 854 1.1K
                                    




Bu çifti çok uzun bir süre sevgili yazdım. (Beş sene) ve sonra bir anda baştan başladık ya... Şu an birbirlerini tanımamaları acayip garibime gidiyor yazarken. Okurken sizin de garibinize gidiyor mu acaba? Neyse... Kısacık bir aradan sonra merhaba. Aktifliğin devam etmesi için oylar ve yorumlar unutulmasın lütfen. :)

Twitter: davincitooakpen & nonadiesetfabul

Instagram: hazel.noya

Şu an ne isterdim,  biliyor musunuz? Tam olarak burada Dolkan ve Ayza'nın yanında olmak

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şu an ne isterdim, biliyor musunuz? Tam olarak burada Dolkan ve Ayza'nın yanında olmak. Bitirin yazı, b i t i r i n.


4. ORMAN EVİ

Lana Del Rey, White Mustang

Eve gittikten sonra sıcak bir duş aldım.

Dolkan'ın attığı adres neredeyse şehir dışında bir yerin adresiydi. Oraya arabasız bir şekilde gitmem mümkün değildi ama ona beni almasını da söyleyemezdim. Artık tescilli bir sapığım olduğuna göre, onun arabasına binerken görünmek istemiyordum. Dolkan'ı da izlediğini biliyordum.

Belki de taksiye binerken bile beni görecekti. Olabilirdi. Belki de şu an bile izleniyordum. Saçlarımı kuruturken derin bir nefes verdim. Evdeki tüm camların perdesini çekmiştim. O ruh hastası, beni bu derece delirtmişti işte.

Saatlerdir mesaj atmamıştı.

Ama nedense beni kolay kolay rahat bırakmayacak gibi hissediyordum.

Oflayarak kurutma makinesini kapattım. Normalde dalgalı olan saçlarım kuruttuğumda hep kabarıyordu. Dışarıda hâlâ yağmur yağdığını perdeleri çekmeme rağmen gelen seslerden anlayabiliyordum. Saat neredeyse gece yarısına gelmek üzere olduğundan dolayı havanın soğuk olduğunu biliyordum, üşümeyi sevmediğim için kalın bir şeyler giyinmiştim. Yani yine siyah kot bir pantolon... Ama bu sefer diğer giydiğim kazaktan çok daha kalın, yüzde yüz yün olan mavi bir kazak giymiştim.

Mavi en sevdiğim renkti.

Üzerime siyah oversize deri ceketimi geçirdiğimde bu sefer siyah atkımı da taktım. Dalgalı olan saçlarımı atkının içinden çıkardım ve çekmecenin üzerinde duran siyah saç bandasını saçlarıma geçirdim. Neden bilmiyorum ama istemsizce, uzun zamandır yapmadığım kadar makyaj yapmıştım. Dudaklarımdaki koyu kahverengi ruju çıkarıp çıkarmamak arasında gidip gelirken vazgeçerek telefonumu elime aldım.

Bildirim sesi beni artık tetiklediği için telefonu sessize almıştım. Bu yüzden Dolkan'dan gelen mesajı görmemiştim. Telefonun kilidini açtıktan sonra gelen mesaja baktım.

Dolkan: Ev çok uzakta. Arabasız gelmen mümkün değil. Nasıl geleceksin? (22.22)

Mesajı neredeyse bir saat önce, ben duştayken yazmıştı. Hızlıca bir cevap yazmaya başladım.

You'll also like

          

Ayza: Taksi ile geleceğim. (23.20)

Şaşırtıcı bir şekilde, ona bir saat sonra cevap vermeme rağmen anında cevap verdi. Telefon hep elinde miydi?

Dolkan: Ben alayım seni? (23.20)

Ayza: O zaman orada buluşmanın anlamı ne oluyor tam olarak? (23.21)

Dolkan: Seni kim korkutuyor böyle bilmiyorum ama her kimse beni korkutma ihtimali olmadığına emin olabilirsin. (23.21)

Dolkan: Geliyorum. (23.21)

Ayza: Gelme. (23.22)

Dolkan: Neden? (23.22)

Ayza: Çünkü beni izliyor olabilir. (23.22)

Dolkan: Belasını sikerim onun. (23.22)

Ayza: Gelme diyorum. (23.23)

Dolkan: Ben dikkatliyimdir, Ayza. Gelip bakacağım birisi var mı diye. Kimse bir şey görmeyecek, merak etme. (23.23)

Ayza: Sana neden güveneyim? (23.24)

Dolkan: Bir gece yarısı dağ evinde benimle buluşmayı sen teklif ettiğine göre, bundan başka şansın yok gibi görünüyor. (23.24)

Dolkan: Beş dakikaya kapıdayım. (23.24)

Dolkan: Kalın giyin. (23.24)

Ona görüldü attığımda pencerenin önüne geçtim ve perdeyi aralayarak camdan dışarı baktım. Dışarıda kimse yoktu. Güvenli bir sitede yaşamama rağmen ruh hastası beni o kadar germişti ki sanki beni kamerayla izliyormuş gibi hissediyordum. Oflayarak kafamı geriye attım. Onca derdime bir sapık mı eklenmişti şimdi?

Benim suçum neydi acaba?

Babanın kızı olmak.

Bazen hayat, işlemediğiniz günahların bedellerini size çektirecek kadar acımasız olabiliyordu.

Dolkan: Ben geldim. Burada kimse yok. Çık. (23.30)

Ayza: Ya sen onu görmüyorsan ve o seni görüyorsa? (23.30)

Dolkan: Öyle bir şey yok. Kurma kafanda. (23.30)

Ayza: Arabanı tanıyor olabilir. (23.31)

Dolkan: Arabamı değiştirdim, kendi arabamla gelmedim. Ayrıca camlar filtreli. Hiçbir şey olmaz. Gel artık. (23.32)

Telefonumu ve cüzdanımı cebime attıktan sonra odamdan çıktım. Girişte duran anahtarı elime alarak ayağıma topuklu botlarımı geçirdim ve kapıyı açarak dışarı çıktım. Kapıyı üç kere kilitledikten sonra anahtarı cebime attım ve merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Dış kapıyı açarak dışarı çıktığımda evin önünde Siyah bir Maserati'nin durduğunu fark ettim. Yolcu koltuğunun kapısını açarak içeri bindiğim saniye emniyet kemerimi taktım, hiçbir şey söylemeden gazı bastığında ben gerginlikten delirecekmiş gibi hissediyordum.

Gözlerimi ona çevirdim. Birkaç saat önce üzerinde ne varsa hâlâ aynı kıyafetler vardı. Kahverengi bir deri ceket, bir tişört ve siyah bir kot pantolon. Aralık dudakları arasında bir sigara sallanıyordu ve arabanın içinde ağır bir sigara dumanı vardı. Sigaradan bir nefes aldığında gördüğüm en açık tondaki yeşile ev sahipliği yapan gözleri bana doğru kaydı. Kısa bir an beni süzdükten sonra gözlerini tekrar ön cam çevirdi. Hızlanan yağmur damlaları ön cama çarpıyordu. Kırmızı ışıkta durduğumuz sırada yeşil gözleri tekrardan bana doğru döndü. Neden bilmiyordum ama o bana bakarken olduğumdan daha gergin hissediyordum kendimi.

EDİNWhere stories live. Discover now