Chapter 30

930 129 11
                                    

"İyi günler, Deren Hanım. Stranger Dergisi Halkla İlişkiler Ofisi'nden Ece Altınsoy ben. Sizi dergimize yaptığınız iş başvurusu hakkında bilgilendirmek için aramıştım."

Telefon hâlâ kulağımdayken aceleyle yataktan kalktım. "Evet, dinliyorum."

Stranger severek takip ettiğim, kesinlikle parçası olmak istediğim bir dergiydi. İç siyasetten dış siyasete, modadan mutfağa kadar pek çok ilgi alanına hitap ediyordu. Çok yönlüydü ve benim gibi maymun iştahlı birinin çalışması için harika bir seçenekti. Dergi'nin yayın yönetmenini bile değiştirecek kadar büyük bir yenilenmeye gittiğini duyduğumda ufacık da olsun şansımı denemek için CV'mi göndermiştim.

"Pazartesi günü, Stranger Dergisi'nin ofisine iş görüşmesi için gelirseniz memnun kalırız." Barış'ın homurdandığını işittim. Ona göz ucuyla baktığımda yataktan aceleyle kalkarken üstüne adeta attığım örtüden kurtulmaya çalışıyordu. "Tabi," diyebildim dikkatimi toplayıp. "Saat kaçta?"

"Saat üçte."

"Tamam, teşekkürler."

"İyi günler."

"Size de."

Çığlık attım. Telefondan gelen bip sesiyle beraber yaptığım ilk şey, sevinç çığlıkları atmaktı. Barış'ın uyuduğunu bile unutmuştum. "Noluyor ya?" diye doğrulup uykulu gözlerle bana baktığında ancak fark etmiştim.

"İş görüşmesi için arandım," derken sevinçle yatağa doğru atladım. Barış'ın elleri uykulu olmasına rağmen hemen belimi kavramıştı. "Düşeceksin yavrum, az yavaş."

"Of düşmeyi falan boşver, Stranger'dan aradılar beni!"

Barış gözlerini ovalarken "Şu hep okuduğun dergi mi?" diye sordu. "Evet!"

"İşe mi kabul edildin?" dedi esnerken. "Henüz değil. İş görüşmesine çağırdılar. Çok ünlü bir dergi, rakibim çok olacaktır."

"Ve sen de hepsini devireceksindir," dedi gülümseyen Barış. Elleri kalçalarıma inmişti. "Böyle mi?" dedim ve onu göğsünden itip yatağa uzanmasını sağladım. Üstüne eğilip dudaklarına ulaştığımda birbirimize kavuşmadan önce elleri kalçamı sıktı. "Elbette böyle değil," dedi. "Bu bana özel olsun."

"Emredersiniz efendim," dedim gülerek ve daha fazla beklemedim.

✨️

"Fıstık gibisin," dedi Barış. "Yaa," dedim gülümseyerek kamera öpücük atıp.

"Şu antreman olmasaydı seni iş görüşmesine ben götürmek isterdim." Sabah erkenden aranmış ve acilen antremana çağrılmıştı. "Önemli değil, hem işi alırsam bir sürpriz ile gönlümü alırsın."

"Tabi yavrum," dedi hemen. "İşi al ben senin için neler neler yapacağım."

"Tamam, şimdi kapatıyorum görüşmeye geç kalmayayım," dedim görüntülü aramayı kapatıp dikiz aynasından son bir kez suratıma baktım. Rujumu tazeledim, allığımı da iyice dağıttım. Sonunda hazırdım. Çantamı alıp arabadan indim ve blazer elbisemi de düzelttim.

Güvenlikten içeri girdiğimde asansör tam kapanmak üzereydi ki topukluları umursamadan hızlı adımlar atıp "Tutar mısınız?" diye seslendim içeri. İçerideki kişi elini ileri uzattı ve asansörün kapanmasını engelledi.

"Teşekkürler," dedim içeri doğru adımlayıp ve suratımı kaldırıp içerideki kişiye döndüğümde dudaklarımın arasından beklenmedik bir isim fırladı.

"Özgür?"

Özgür'ü hatırlayanlar var mı?
biliyorum, çok kısa ama yorum sınırı zaten geçilmemişti.
sonraki bölüm sınırı: 200 beğeni 50 yorum

Sahadakiler | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin