Hioo

86 7 0
                                    

"Hayatta kalmaya çalışan insanlar"

İnsanlık yok olma yolunda ilerliyordu. Bu kemikçil hastalığı ve kemikçillerin saldırısı yüzünden insan nüfusu 1 milyona kadar düşmüştü ve üstelik teknoloji gerilemiş ve yeni doğan kuşak eski teknolojiyi bilmediği için insanlık kabile hayatına geri dönmüştü.
Ateş daha yeni bulunmuştu ancak kemikçillerde evrim geçirmişti ve artık sabahları gün ışığına çıkamıyorlardı. Amerika, Antartika ve Avusturalyada yaşam yoktu kemikçiller bile açlıktan ölmüştü. İnsanlık geceleri nöbet tutmak zorundaydı. Bütün Asya Ve Avrupada yalnızca 116 tane kabile vardı. O kabilelerden biri olan xoris'te bugün bir oğlan çocuğu doğdu ismi: Hioo. Hioo'nun kabilesi eskilerden kalma büyük bir bina yıkıntısının çatısına kurulmuştu ormana 350 metre ilerdeydi kemikçiller kırsal alanlardaki mağralarda yaşardı. Bu bakımdan şanslıydılar kemikçiller geceleri bile oraya zor uğrarlardı. Ama xoris kabilesi kılıç kullanmayı iyi bilirlerdi kılıç yapımında çok iyilerdi taşları sivrilterek yaptıkları kılıçları çok keskin olurdu. Hioo kılıç kullanmayı yaşıtlarından çok küçükken öğrendi buda onu öne çıkarıyordu. Kılıcı çok iyi kullanıyordu. Şu an 8 yaşındaydı yaşıtlarına göre boyu kısaydı ama güçlüydü xorix kabilesi asyadaydı bu yüzden kabile üyelerinin gözleri çekiktir buna Hioo'da dahil siyah gözlü siyah saçlıydı.
Xoris kabilesinde oğlanlar 9 yaşına geldiklerinde oğlan sayılırlar daha büyük kılıç kullanabilirler ve ava gidebilirler. Hioo bugün 9 yaşına girdi ve ava gidecek.
Babası hioo yu yanına çağırdı ve
Al bunu evlat oğlan olmanın ödülüdür dedi Sevinçle ve bir pelerin verdi siyah bir pelerin kapşonuda siyahtı. Hioo hemen giydi ve ava gitti.
Avda kabile alfası ile birlikte toplam 5 adam, 7 çocuk vardı. İlerlerken bir geyik gördüler ve Alfa:
Geyiğe dikkatle bakmalısınız ve elinizdeki silahı sıkı tutmalısınız. Bu işte en önemli olay takım çalışmasıdır
Dedi ve elindeki mızrağı geyiğe fırlattı mızrak geyiğin tam kafasına saplandı, geyik kafası önde biraz sekti ve yere düştü. Bu arada bütün çocuklar onu izliyordu buna Hioo'da dahil ama bir anlığına gözünü ayırdı ve gözüne bir parıltı çarptı, parıltı on adım ilerdeki ağaçların arasından geliyordu. Çocukların gruptan ayrılması yasaktı ancak hioo ne olduğunu merak ediyordu. İçindeki merakı bastıramadı ve gizlice gruptan ayrıldı parıltıya doğru ilerledi ve parıltının yanına geldiğinde onun bir kitap olduğunu anladı. Kitap çok kalındı kapağında bir daire ve dairenin içinden geçen bir kılıç resmi vardı bu kılıç onların kılıcına hiç benzemiyordu. Hemen kitabı aldı ve pelerinin içindeki kumaş cebin içine koydu sonra hemen yerine döndü. Şanslıydı ki kimse onu görmedi. Avda ilerlerken aklını o kitaptan alamıyordu bu yüzden alfayı hiç dinleyemedi. Avda karşılarına 2 tane geyik çıktı ve alfa iki geyiğide öldürdü yetişkinler geyiği kabileye taşıyorlardı. Kabileye yaklaştıklarında neredeyse akşam olacaktı. Kabileye vardıklarında ise akşamı biraz geçmişti ancak kabileye varır varmaz herkes dehşete düştü hiçkimse yaşamıyordu ve kemikçiller oradaydı. Alfa herkese silahlarını çekmesini söyledi kemikçiller hemen üzerlerine atladı alfa o kadar güçlüydüki üzerine atlayan 2 kemikçilide devirdi. Çocuklarda savaşmaya çalışıyorlardı ancak güçlü kemikçiller karşısında pek şansları yoktu hioo kabileye döndüğünde hemen babasının yanına gitti zar zor konuşuyordu, büyük yara almıştı ona
Hemen kabileyi terket ve kendine yaşayabileceğin biryer bul.
dedi. Ve ardından gülümseyip gözlerini yumdu. Hioo ağlamaya başladı ve bağırdı:
Hayır! Hayır sen ölemezsin! Olamaz!
Dedi ağlayarak. Bir kemikçil tam hioo yu ısıracaktıki alfa onu öldürdü.
Hioo hemen kılıcını aldı ve güneye doğru koşmaya başladı hem ağlıyor ağlamanın verdiği güçle hem kemikçil öldürüyor hemde koşuyordu. Hatta kılıcını babasının ve kabilesinin yok alacağını bildiği için öyle sert salladıki kemikçili tek vuruşta devirdi ki bu bir çocuğa göre çok fazladır. Kabileden uzaklaştığı zaman bir gün geçmişti ve çok yorulmuştu. Durmak istemiyordu ancak durmak zorundaydı aç ve yorgundu koşmaya çalıştı ama yere yıkılıverdi. Uyandığında geceydi bomboş bir ovaya yıkılmıştı ova gerçektende bomboştu kısa çalılar ve biraz ağaç dışında hiçbirşey yoktu. Hioo etrafına bakındı ayağa kalktı ve yavaşça yürümeye başladı karnı çok acıkmıştı ağaçlara doğru yürüdü ve meyve varmı diye bakındı. Şanslıydı bir meyve vardı ancak meyvenin ne olduğunu nasıl yendiğini yada zehirli olup olmadığını anlamadı. Eline aldı biraz inceledi kokladı ama bu meyveyi daha önce hiçbiryerde görmemişti. Ama sonra birden pelerinindeki kitap parladı. Hemen kitabı çıkardı ve yere koydu yine açmaya çalıştı ama işe yaramadı, bir türlü kitabı açamıyordu. Sinirlendi ve kitaba eliyle vurdu, sonra kitabın parlaması kesildi. Ama birden dairenin üstünde parlayan bir el işareti çıktı. Hioo çok şaşırmıştı eli ona tam uyuyordu elini hemen el işaretinin üzerine koydu. Sonra elini çekti ve birden kılıç resmi kendi etrafında bir tur döndü, sonra daire kitaptan ayrılırmış gibi ileri çıkmaya başladı ama kitaptan ayrılmadı aniden durdu sonra kitap kendisi açıldı. Sayfalar kendiliğinden ilerliyordu kitabın içindeki yazıları anlamıyordu -xoris ve bir çok kabile geçmişten yazıları biliyorlardı- bu yazı onların yazısından çok farklıydı. Kitap bir sayfada durdu, bu sayfada da o anlamadığı yazıdan vardı. Hioo bunu anlamıyordu ama resim de vardı. Resimde o ağaçtaki meyveden vardı. Bu meyve kesildiği zaman yıldıza benziyordu ve yeşildi. Kitaptaki resimde bir taş yardımıyla meyve enine 4 kez kesilmişti. Hioo'da aynısını yaparak meyveyi 4 kez enine keserek yedi. Meyvenin tadı incire benziyordu, ancak Hioo o anda bir şey anladı: bu kitap onu anlıyor ve ona rehberlik ediyordu. Kim bilebilir belkide bu kitap Hioo'nun hayatını değişterecekti...

Gizemli Çocuk EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin