"Siktiğimin profesörü zevk alıyor bizi süründürmekten." Sarışın omega elindeki defteri öfkeyle kapattı. Kendisi arkadaşlarına açtıktan sonraki iki gün boyunca yalnızca vizelere çalışmıştı. Üçüncü günü de öyle geçirmeyi ümit ediyordu.
Yan masada ağlayan arkadaşına ve önündeki bin küsür sayfalık kitaba baktı. Ona acıyordu.
"Ağlama lan. Var daha vizelere. Halledersin." Başını iki yana salladı Jungkook. "Halledemem. Yemin ederim ki halledemem. Hukuk kazandığım günün sabahını sikeyim ben. Neden kimse durdurmaya çalışmadı beni." Aynı zamanda kitapta yazanları ezberlemeye devam ediyordu.
"Sanıyordum ki Jimin o omegadan ayrıldıktan sonra bir daha ağlamam. Halime bak! Yine ağlıyorum."
Bir de bu vardı. Nuts'a gittiklerinden sonraki gün Jimin Daeun'dan, Hoseok'da Yunseo'dan ayrılmıştı. Jimin'e sebebini sorduğunda sonra anlatacağını söylemişti. Hoseok'la ise tartıştıkları günden beri konuşmuyorlardı.
Yoongi bunun çocukça olduğunu düşünüyordu. Neden aynı anda sevgili yapıp aynı anda ayrılmışlardı? Çok mantıksızdı.
Bir yönden iyi olmuştu tabi ki. Jungkook ve Jimin yakınlaşmış gibiydiler.
"Hayat bizim istediğimiz gibi ilerlemiyor işte." diye mırıldandı ağlayan arkadaşına bakarak.
Yoongi çalan telefonunu eline aldığında babasının aradığını gördü.
Açıp kulağına götürürken "Alo? Babacım..." dedi gülümseyerek. "Ne yapıyormuş benim güzeller güzeli omegam?" Sandalyeden kalkıp Jungkook'u rahatsız etmemek için dışarı çıktı. "İyiyim, ders çalışıyordum. Sen ne yapıyorsun?"
"Her zamanki gibi. İşle ev arasında gidip geliyorum birtanem. Sana bir şey diyeceğim."
"Söyle baba."
"Hoseok'la konuştuk az önce. Onu görmezden geliyormuşsun, küsmüşsün. Sizin gibi yakın arkadaşlar arasında küsmek falan olmaz oğlum. Git yanına öpüşüp barışın."
Merdivenlerden inen omega gözlerini devirdi. Öpüşmeleri olasıydı ama onların arasında barışın sağlanması biraz imkansızdı.
"İstemiyorum. Çok sinirlerimi bozdu."
"Olmaz öyle şey. Biz sizi böyle yapın diye göndermedik Seul'e. Birbirinize destek olmayacaksanız ya buraya geçiş yapın ya da biz gelelim."
Duyduklarıyla çığlık atmak istedi ama yaşı bunun için biraz büyüktü. O yüzden derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. "Tamam baba. Konuşacağım ben Hoseok'la. Kapatıyorum. Görüşürüz."
Telefonun ekranı kapanmadan Hoseok'u aradı. Bu sırada bahçeye inmişti bile. Telefon tek çalışta açıldı.
Alfa zaten bunu bekliyordu.
"Aşağıya gel." diyip telefonu kapadı.
Alfa bloğunun önündeki banklardan birine oturdu. Hoseok onu çok bekletmeden geldi.
"Niye hemen babamı arıyorsun?" sorusu Yoongi'nin kurduğunu ilk cümle oldu. "Başka türlü benimle konuşmayacağını biliyorum çünkü." diyerek omeganın yanına oturdu. Bacakları birbirine değiyordu.
Omega onu kızamadı çünkü kendisi de böyle durumlarda alfanın ailesini arıyordu.
Bir süre konuşmadan öylece oturdular. Sessizliği bozan alfa oldu. "Sinirli misin bana hala?" Omega omuz silkti. "Ben sana doğduğum günden beri sinirliyim Hoseok."
Eh, bu doğru sayılırdı.
"Yunseo'yla neden ayrıldınız?" diye sordu Yoongi. Çok merak ediyordu ve hemen öğrenmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hoseok was nothing to yoongi | sope
FanfictionMin Yoongi hayatını Jung Hoseok'u sinir etmeye adamıştı. Ona karşı dünyanın en sabırlı insanı olan Hoseok'un ne zaman çıldıracağı ise belirsizdi. omegaverse alfa: hoseok omega: yoongi düz yazı