eğer ki böyle bir hikaye varsa raporlamadan önce bana söylerseniz çok sevinirim. Hemen kaldırırım fici sorun olsun istemem. çünkü ben hayatımda böyle birşey okuduğumu hatırlamıyorum🙌 ve ayrıca okurken kafanızda yanlış bir canlandırma yapmamanız için de yazayım suyun altında yaşayan kişilerin düşündüğünüz gibi kuyrukları yok karadaki insanların fizikleri nasılsa onlarda da aynı. herneyse umarım beğenirsiniz iyi okumalar~
-1-
Han jisung, Suyun altında annesi ile yaşayan sarı saçlı, mavi gözlü 17 yaşında, neşeli bir çocuktu. Arkadaşlarına çok değer veren ve elinden geldiğince herkese yardım eden birisiydi.
Odanın içerisine sızan güneş ışığıyla sabah olduğunu anlayınca gözlerini ovuşturup ayağa kalktı yavaşça genç çocuk. İçeriden gelen yemek kokusuyla annesinin de uyanmış olduğunu düşündü ve uykulu yüzünde ufak bir gülümseme belirdi. Akşamdan hazırladığı beyaz gömleğini ve diz kapağına kadar ulaşan mavi şortunu giyindikten sonra çoğu kişinin deli olduğu sarı saçlarına da biraz şekil verdi. Okulunda da biraz popülerdi genç.
Çantasını açıp içine birkaç tane rastgele kitapla defter attı ve çantasını koluna takıp mutfağa doğru ilerledi. Mutfağa indiğinde annesinin hazırladığı sofraya baktı sanki bugün herzamankinden fazla şey hazırlamıştı. bugün misafir mi gelecekti? Annesi ona hiçbirşey söylememişti. Çok da üzerinde durmadı bu konunun "Günaydın!" Annesi oğlunun uyandığını görünce yanına hızlıca yaklaştı ve yanağına bir öpücük kondurdu "oyy, günaydın benim oğluşuma" "hayırdır anne ne bu enerji?" "Ben genç bir kadınım hayatım, enerjik olmam lazım! Otur da yemeğini ye." Genç oğlan yüzüne düşen sarı saçlarını tek eliyle geriye iterken yüzü gülüyordu. Annesinin hazırladığı sofraya doğru ilerledi, yemeklerden birkaç lokma ağzına atarken gözü duvarda asılı duran saate kaydı. Nasıl yani saat hangi ara 8.15 olmuştu! hemen birşeyler atıştırıp hızlıca kapıya doğru koştu, ayakkabılarını giyerken annesi konuştu "hiçbirşey yemedin ama!" Ağzındaki yemekleri tam bitrememiş olsada "yedim annee okula geç kalacağım görüşürüz!" Son sözlerini de söyleyip okuluna koşmaya başladı genç oğlan.
☬
Okula geç geldiği için hocasından azar yiyen çocuk, yine herzamanki gibi öğretmenine "özür dilerim hocam, valla birdaha geç kalmayacağım en sevdiğim deniz atım sunny'i köpek balıkları yesin ki!" isimli şiirini okuyordu. Herzaman bir bahanesi vardı..
Sonunda sınıfına gelince kapıyı tıklattı ve içeriye girdi. "Kusura bakmayın hocam." Öğretmeni jisungun geç gelmesini sorun etmeden sırasına geçmesini işaret etti. Arkadaşlarının yanına ilerlerken gözlerinin içi güldü gencin.Sırasına oturduğunda hemen yanındaki; uçları buz mavisi olan bembeyaz saçlara, sapsarı gözlere sahip olan ve bugün herzamankinden fazla kendine özen gösteren arkadaşına bakıp konuştu. "Hayırdır şu sıralar herkes kendine özeniyor." "Ne? hayır herzamanki halim bu." "Üzerindeki kıyafetlere baktı, jisung ile aynı formayı giyiyordu tamam belki bugün biraz makyaj yapmış olabilirdi ama o kadar belli oluyor muydu ki? "Neyse Jis, bugün falcıya gidiyoruz ve sende geliyorsun!" Heyecanla söylemişti bunu sarı gözlü genç. "Felix, falcıda ne yapacağız saçmalamayın!" "Ya fena mı olur eğleniriz işte Gidelim jisung lütfen.." jisungun önündeki arkadaşlarından biri arkasını dönüp gözlüklerini düzeltti ve konuştu "bana bak jisung ben bunun için bütün programımı boşalttım sende gelmek zorundasın!" Genç çocuk tam ağzını açıp konuşacakken yan sıradan birinin ona seslendiğini duydu. " jisung, ya bizimle falcıya gelirsin yada seni kız kardeşimin ellerine teslim ederim! Seç birini." hayır hyunjin'in kardeşi tam bir şeytandır diye düşündü. Arkadaşının bu lafı üzerine gitmeyi garantilemişti jisung. Gitmek istemiyor değildi sadece şu sıralar birşeyler yapmaya çok üşeniyordu. Bıkkınca nefesini verdi "Tamam, ne zaman gidiyoruz? Nerde bu falcı?" Felix jisung'un kabul etmesiyle mutluluktan havalara uçuyordu resmen ama belli edemiyordu yoksa hocaları onları dersten atardı. yine... "gerçekten mi? Sonra iptal etmek yok ama! gidicez değil mi? Yaşasın!" Genç çocuk arkadaşının bu kadar sevinmesine gülünce önlerindeki, gözlüklü çocuk, sessiz ancak biraz sert bir tavırla arkasındakileri uyardı "Bağırmayın gerizekalılar hoca sınıftan atıcak şimdi!" Önlerindeki çocuk konuştuğunda ikiside konuşmayı bırakıp sessizce derslerinin bitmesini beklediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşamüstü
FanfictionMinsung//Bu dört gencin kanının deli aktığı dönemde aldıkları kararlar onları pişman edecek miydi? Ailelerinden uzakta tek başlarına yapabilecekler miydi? Nasıl insanlarla tanışacaklardı...? Sonunu dahi düşünmeden başladılar bu hikayeye, onlar sadec...