Son iki hafta kalmıştı düğünüme.Herkes kıyafetlerini almıştı bile.Sadece ben almamıştım gelinliğimi.İstemiyordum.Gelinlik giymek istemiyordum.Ama benim yüzümden Demir de kendine damatlık alamamıştı.Bu yüzden bu gün Demir,Derin,Kaynanam ve ben alışverişe gidiyorduk.
Anneminde burada olmasını çok isterdim.Bana gelinlik beğenmesini,prenses olamayacak kadar güzel olmasamda bana her annenin evlenecek olan kızına dediği gibi " prenses gibi olmuşsun" demesini.
Babam? Onu benim düğünüm ilgilendirmiyordu bile.Hangi üniversiteye gideceğimi bile sormamıştı.Ben kendim yüzsüzlük yapıp anlatmıştım.
Ona çok yalvardım.Evlendirme diye.Ama sonra anladım.Adamın tek derdi benden uzaklaşmak.Benden kurtulmak.Tabi birde şu iki holding arası iş ortaklığ var.
*****
- Bu nasıl?
Görevlinin gösterdiği yüzüncü model falandı herhalde.
- Çok güzeeel.
Derin ağzını açmış gelinliği incelerken benim adıma konuşmuştu.
- Hayır.Beğenmedim.Fazla abartılı.
Dedim. Canan teyze bile sıkılmıştı artık.
Demir ise boş boş etrafına bakınıyordu.
Hiç bir gelinliğe yorum yapmamıştı.- Yarın baksak artık?
Diyerek ortaya bir fikir attım.
- Olur.Zaten yorulduk.
Dedi Canan teyze.
Dükkandan çıkarken ise Derin kolumu tutmuş beni kenarıya çekmişti.
- Bak Azrail.Kardeşimde sana bayılmıyor zaten. Zorunda olsa yapmazdı.Kim evlenir seninle? Erkek gibi bir şeysin.Ama eğer o düğünü bu şekilde geçiştirmeyi planlıyorsan kendini ve kardeşimi rezil ettiğinle kalırsın.Ne olursa olsun baban o nikahı kıyacak.Anladın mı beni? Kendini rezil edebilirsin ama kardeşimi rezil etmene izin vermem.Kendine beyaz bir elbisede olsa al artık!
Bana sinirle söylediği şeyler kalbimi kırmıştı."Kardeşimde sana bayılmıyor zaten. Zorunda olsa yapmazdı.Kim evlenir seninle? Erkek gibi bir şeysin."
Doğru.Ben erkek gibiydim.Elbise bile giymezdim ki ben.Derin sözlerini bitirip bizden önde giden Canan teyze ve Demir e yetişmişti. Ben ise durmuş arkalarından bakıyordum.Gelmediğimi fark edince hepsi arkasına döndü.
- Hadi kızım.
Diye Canan teyze bana seslendi.
Aslında bu alış verişi bugünlük erken bitirmemin sebebi Meleği yurttan alıp,onun için elbise almaktı.
- Şey.Aslında benim birkaç işim vardı da.Acaba siz gitseniz bende işlerimi halletsem sorun olur mu?
Yanlarına gidip sorumu yöneltmiştim.
Derin göz devirirken, daha sonra ona bir şaka yapmayı aklımın bir köşesine kazıdım.
- Olur kızım.Demir de seninle gelsin.
Dedi Demir e bakıp gülümseyerek.Demir ise annesine kızgın bir şekilde bakmıştı.
- Gerek yok Canan teyzecim.Zaten pek uzun sürmez benim işimde.
- Olmaz öyle şey.Demir de seninle gelsin.
Demir derin bir şekilde nefes aldıktan sonra bana baktı.
- Bende geleyim.
Dedi istemediği her halinden belli bir şekilde.
- Tamam gel.
Dedim bende onun kadar istemediğimi belli etmiştim.
****
Yürüyerek gidiyorduk.Ben önden hızlı bir şekilde ilerliyordum Demir ise beni takip ediyordu.
- Yine insanlara eşek şakası mı yapacaksın? Gelinlik almaya gelince sıkıldın,yoruldun.Ama milleti rahatsız etmeye gelince gayet dinçsin.
Ona doğru döndüm.
- Nereden bildin şaka yapacağımı? İstersen gelme sen.
Dedim gayet sakin bir şekilde.
- Neden bu kadar kötüsün sen ya?
Kötü olduğumu düşünüyordu.İyi.Beni tanımaması için iyi bir sebep.Ben kötüyüm.
- Evet.Kötüyüm ben.Nedeni yok.Öyleyim işte.Şimdi sen git.
Dedim tekrar yürümeye başlayarak.
- Telefonun bende kaldı!
Diye arkamdan bağırdı.Alış verişteyken iki gelinlik denemiştim ve tutsun diye Canan teyzeye vermiştim.O da Demir e vermişti.
Zaten şifresi vardı.Anca birisi ararsa açardı ki zaten beni kimse aramazdı.Ufuk ve Deniz harici ki onlarla da sabah konuşmuştum.- Sorun yok.Sende kalsın.
Diye arkama bakmadan bağırdım.Gelmeyecekti sanırım.Sorun yoktu.Tek başıma Melek le daha iyi eğlenebilir,alış veriş yapabilirdim.
Yurda geldiğimde direkt müdür odasına çıktım.Melek için izin almam gerekiyordu.
*****
Demir den.
Denediği iki gelinliklede güzel olmuştu ama benden nefret ettiğ için ikisinide almamıştı.
Şimdide kendi kendine işim var diyip gidiyordu.Telefonuda bende kalmıştı üstelik.Kurcalamaya çalıştım ama şifresi vardı.
" Walter"
" Azrail"
" Denizim"
" Annem"
....
Şifre kısmına denediklerimin hiç birisi olmamıştı.Bende tekrar cebime koydum ve az önce girdiğimiz dükkanların yanından yavaş yavaş eve doğru gitmeye başladım.
Telefonu çalınca ise cebimden çıkartıp ekrana baktım.
Ufuk arıyordu.
Telefonu açtım.- Alo Eylül?
- Ben Demir.Eylül ün telefonu bende.
- Anladım.Bende Meleği soracaktımda.
- Anlamadım? Ne için aramıştın?
- Eylül yok mu ya? Onu versen?
Sinirlendirmişti.Ne konuşacaktı ki onunla?
- Bana söyle sen.Bir yere kadar gitti o.Ben söylerim ona.
- Hmm.Meleğin yanına gitmiştir o zaman.Sabah Meleğe kıyafet alacağım diyordu da bende geleyim mi diye soracaktım.
- Melek kim?
Bu kız nereye gitmişti ki? Bana şaka yapacağını söylemişti.
- Melek çocuk esirgeme kurumundan bir kız.Çok tatlıdır.Eylül onu kardeşi yerine sayar.Ona kıyafet alacaktı düğün için.
- Anladım.Ben söylerim aradığını.
Diyip telefonu yüzüne kapattım.
Şu anda deliler gibi yolun ortasında sırıtıyordum.Bu kız neden böyleydi? Dünyanın en iyi kalplisi.Ama duvarları vardı.Kimsenin diğer tarafına geçmesine izin vermediği duvarları.
Hemen adımlarımı bu civardaki tek yürüyerek gidilebilecek olan çocuk esirgeme kurumuna doğru hızlandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL İLE KRAL(TAMAMLANDI)
HumorKız değilde tam bir canavar gibiydi. Lakabı AZRAİL'di. Diğer erkekler gibi değilde tam bir yufka yürekti. Lakabı KRAL'dı. Eylül'ün yaptığı şımarıklıklar babası dahil herkesin ondan nefret etmesini sağlıyordu. Demir'in yaptığı centilmenlikler ise Ey...