5. Bölüm: TABİ Kİ DE HAYIR!

22.3K 810 55
                                    

BÖLÜM ŞARKISI=Gökhan TÜRKMEN- AŞK LAZIM :)



''Bazen bir anda esir olmak ister insan.

Ama bilir ki asıl esaret zaman.''

DOĞANAY

Kapıdan çıktığımda donup kalmıştım. Poyraz tek eli cebinde, diğer elinde telefon vardı. Sanırım telefon ile konuşuyordu. Beni henüz fark etmemişti. Bu adam bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı ha sorarım size? Altına koyu lacivert kot pantolon, üstüne dirseklerine kadar sıvadığı üzerine cuk oturan beyaz bir gömlek giymişti.

Duruşuyla da karizmasına karizma katmış. Bu adam ve ben olmazdık, olamazdık yani ondan gelecek en ufak bir hoşlantı kırıntısı bile beni bu hale getiriyorsa...

Ben vazgeçtim, henüz beni fark etmedi de zaten telefon ile konuşuyor. Eve girip kendimi yatağa atayım, hasta numarası yapayım, Ayşe abla ile de haber gönderirim gelemeyeceğimi oldu, bitti. Evet, harika plan değil mi? İşte ben ya...

Tam arkamı dönmüş kapıdan girecekken duyduğum sesle olduğum yerde çakıldım, kaldım.

''Doğanay! Ne yapıyorsun sen orada bakayım?''

Ön bahçeden bu tarafa gelen salak Selim'i yan tarafımda görünce, elimi kapının kolundan çekmek zorunda kaldım. Ah bu çocuk beni bir gün öldürecek ya! Sabah ki şapka şakasını unutmuş değilim onu da soracağım bir ara. Ama o ara bu ara değil. Bu ara benim sıvışma aram.

''Hiç... yani biraz rahatsızım da Poyraz ile gitmekten vazgeçtim eve giriyordum,'' dedim. Sevimli kız bakışımı atarken tam arkamdan gelen tok sesle irkildim.

''Öyle mi benim neden haberim yok bu durumdan?!''

Yavaş bir şekilde arkamı döndüğümde Poyraz tek kaşını kaldırmış cevap beklercesine bana bakıyordu. Ya tamam anladık tek kaşını kaldırabiliyorsun da bu havan kime acaba ha?

Tam olarak Poyraz'a döndüğümde ise baştan aşağıya beni süzdü. Öteki kaşı da havaya kalktı. İki kaşı havada dudakları büzük, öne doğru uzatmış bir şekilde bana bakıyordu. Bu onun şaşırdığında attığı bir bakıştı. Bilse karizmatik değil, komik göründüğünü şaşırdığında böyle bakar mıydı acaba?

Ya da şu anda bu kadar şaşılacak ne vardı değil mi? Alt tarafı normalden farklı onun aldığı gömleği giymiştim, babet de geçirmiştim ayağıma ve kafamda şapkam yoktu saçlarım at kuyruğuydu.

Bakışları en son dudaklarımda durduğunda ise ifadesi ciddileşti, çenesi kasıldı. Ben ne olduğunu anlayamadan Selim ıslık öttürüp dikkati kendine çekti.

''vay, vaayy ve bir daha vaaayyy. Kız sen ne şeker olmuşsun böyle cicili bicili,'' diyerek beni kollarımdan tutup baştan aşağıya süzdü. Sonra da tek elimi tutup beni etrafımda döndürmeye çalıştı.

''Dön kız, dön de bakayım nasıl olmuşsun.'' dedi. Beni oyuncak bebek gibi döndürmesine izin verirken daha bir turumu tamamlayamadan bir kol tarafından çekildim.

''Tamam lan, yeter. İltifatlarını al... tövbe tövbe ya!'' dedi beni çeken kolun sahibi Poyraz.

Eliyle bileğimi tutuyordu, ama elinin yarısı bileğimi kavrarken yarısı avuç içimle temas ediyordu. Bu dokunuşun normalde benim içimi eritmesi gerekirken şimdi kendimi boşlukta hissediyordum. Selim ile Poyraz'ın hareketlerinden anladığım kadarıyla atışıyorlardı. Ama benim algılarım tamamen kapanmıştı. Kendimi anın büyüsünden kurtardığımda kulaklarım duyma fonksiyonunu yerine getirmeye başlamıştı.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin