sevenler sevdigine kavussun
bogazim agriyo★
semih, yeniden buradaydı işte. yatıyordu yatakta, düşünmeye engel olamazken. ne zaman bir şey olsa kendini burada, bu yatakta buluyordu. onun için en değerlisinden kalan son eşya buydu. sahip çıkmayı görev bellemişti kendine.
ablası bir daha asla gelmeyecekti.
yeniden, kendini suçluyordu bu konuda. ablasına o gün dışarı çıkmak istediğini söylemese her şey böyle olmazdı belki de. o gün aptal hevesine kapılıp ısrar etmeseydi belki bugün ablasının omzunda ağlardı.
bunlar yaşanması artık imkansız olan şeylerdi. o kaza, semihten ablasını almıştı. canından çok sevip saydığı ablasını istemişti kara toprak.
kimseye bahsetmezdi ablasından ve ablasının ölümünden. bahsederken ağlamaktan oldukça çekinirdi. kolay kolay ağlamazdı zaten, ama bi başkasının önünde ağlıyorsa gerçekten oldukça kötü bi durumda olduğunun habercisi olurdu bu. ama bunu ablası dışında kimse bilmiyordu.
barış alper yılmaz da dahil olmak üzere. o gün kollarında deli gibi ağlamıştı, kimselerin önünde gözünün dolmasına bile izin vermeyen semih, ciğeri çıkana kadar ağlamıştı. barış ise onun çileğe alerjisi olduğunu unuttuğu için ağladığını zannetmiş, kendisini fazlasıyla suçlamıştı. yalan yoktu, suçluydu ama sadece bi konuda değil bir çok konuda suçluydu.
semihin kafasında bi ablasının o günki reddedişleri, birde barışın, yazdığı o mesajlar geçiyordu.
semih tahmin ediyordu barışın böyle birisi olduğunu ama yüzleşmek daha ağırdı, düşünmekten. barış semihin, düşündüklerini haksız çıkaramadığı için çaresiz hissediyordu semih. insanların yönelimleri neden iğrenç denilecek bir şey olsun diye düşünmeye devam etti. asla bi cevap bulamayacaktı. bunu barışın gözünden anlayabilmek ya da bi bahane bulmak için barış olmak gerekirdi.
semihin zoruna giden bir diğer şey ise, kendisininde daha önceki hayatında bi erkekle ilişki yaşamış olmasıydı. bisexualdi semih. bu nedenle barışın dediği sarf ettiği sözler, kırıcı cümleleri kendisi de alınmıştı, geceden beri de iğrenç miyim diye düşünüp duruyordu. evet belki de öyleydi, insanların gözünden hiç bakmayı düşünmemişti olaylara. yine de saçma geliyordu iğrenilecek derece de kötü de olamazlardı.
barışın gülüşü geldi ardından aklına. gülüşü insana huzur verecek nitelikteydi. rahatlardı semih barış ona bi kez gülümsediğinde. şimdiyse kimsesi yoktu. bi başındaydı yeniden. herkes gitmişti tek tek.
arda geldi sonra aklına. ardanın tavırlarına anlam veremiyordu ki semih. bi öyle bi böyle davranıyordu. dün barışa kırıldığından daha çok kırılmıştı ardaya.
semih, barışın dediklerini insanlardan defalarca duymuştu. artık bağışıklık kazanmış, fazla takmıyordu ama ardanın dedikleri kalbini gerçekten kıracak derece de ağırdı.
semihin duygularını hiçe saymıştı. onlarla bi oyuncak misali oynamıştı. semih ardanın, barışın ona söylediklerinden ötürü fazlasıyla kırılabileceğini düşündüğü için barışa fena kızmış ve patlamıştı.
arda ise, onun bu çabalarını görmezden gelmeyi tercih etmişti.
herkes gibi.