Let me be your home [6]

6 0 0
                                    

Yeji's pov:

Her gün olduğu gibi okuldaki etkinliklerden, gösterilerden hep ben sorumlusuydum. Bu yüzden bugünde okulda koşturma halindeydim, her ne kadar yorgun ve bitkin olsam bile günüm eğlenceli geçmişti. Kızlar her koşulda benim yüzümü gülümsetebiliyordu, yorgunluğumu almışlardı resmen. Okul bitip yine klasik kafemize gelmiştik, yerlerimize geçmiş ve siparişlerimizi vermiş bekliyorduk. Yorgunluktan kafamı masaya dayamıştım, kafamı kaldıracak güç bulamıyordum kendimde. Birinin saçımı çekmesini hissederek huysuzca kafamı kaldırdığımda karşımda sırıtan Lia'yı görmüştüm, onun şebek ve tatlı suratına gülümseyerek cevap vermiştim.

"Yeji unnie, görevden çıkma konusunda hocalarla konuş bence, kendini çok yoruyorsun. Başka bir öğrenci bulabilirler." Diye seslendi Yuna, "bencede gözlerinden belli oluyor yorgunluğun yeji, koskoca okulda bir tek öğrenci sen yoksunki!" Diye katılmıştı Ryujin'de. Evet gerçektende yoruluyordum, yorgunluğumda belli oluyordu fakat kimse anlamıyordu.

"Tekrardan hocalarla konuşmaya çalışırım, fakat her seferinde aynı cümleyi kuruyorlar. Tıpkı bozuk plak gibi." Ağlarcasına kurduğum cümleye karşı Lia hala saçımla oynuyordu, lia lafa atlayarak konuştu. "Ben hocalarla konuşurum, derslerine bile çalışamıyor derim." Lia hocaların gözde öğrencilerinden birisi olduğu için tüm öğretmenler ile arası iyiydi, ne dese yapıyorlardı resmen. Saol dermişçesine kafamı salladım ve kahvelerimiz gelmişti, kahvemde bir yudum alırken aklıma birisi gelmişti. Kim olduğunu bence hepimiz biliyoruz ama yinede söyleyeyim, chaeryeong.. heyecanla telefonumun ekranını açtığımda hiç bir bildirimin gelmemesini gördüğümde moralim bozulmadı desem yalan söylemiş olurum, belkide okuldan çıkmamıştır diye düşünerek telefonun ekranını geri kapattım.

Telefonu kapatıp tekrardan kızlarla sohbet etmeye devam ettim, her ne kadar beni gülümsetselerde kendimi eksik hissediyordum. Ve bu eksik parçayı tamamlayan kişi ise chaeryeong'tu, fakat şimdi yoktu ve içim içimi yiyordu resmen. Bir tek onun yanındayken kendimi kendim gibi hissettiğimden onsuzluk bana bir hiç gibi gelmeye başlamıştı, her gün onunla konuşmak gün içinde bir aktiviteye dönüşmüştü. Her okul çıkışı hevesle konuştuğum tek kişi oydu, nedenini bilmeden o herkesten farklıydı. Yazış şekli, gününü anlatması, oyun oynamak için cümleler ile kurduğu hevesler... Herşeyi benim gözümde tatlıştı, mini minnacık cıvıl cıvıl birisiydi. Beni mutlu etmeyi beceriyordu, hiç hissetmediğim kadar hemde.

En sonunda kızlarla dağılmış ve Yuna ile eve doğru yürümeye başlamıştık, Yuna hâlâ yüzümdeki o halsizliği gördüğünde merakına yenilip bana soru sordu. "Yeji unnie, iyi olduğuna eminmisin?" Demişti, ben ise sadece "evet eminim, bir sorun yok." Demiştim. "Hadi ama bana yalan söyleme, suratından anlarım ben seni. Birşey olmuş belli, inat etmede söyle." Demişti, beni nasıl böyle anlayabilen bir insana sahip olmanın verdiği hisle yüzümde hafif kırılgan bir gülümseme oldu. Gerçi, kim görse aynı şeyi söyledi. Yüzümü sirke kesiyordu bense sadece bahaneler uyduruyordum, yalan söylemek bana birşey kazandırmayacağından konuştum. "Chaeryeong'un şuanda okuldan gelmesi gerekiyordu, ve bana hiçbir şey yazmadı. Aktifte olmamış şuana kadar." Dedim, yuna dudaklarını büzerek konuştu "belki çok önemli bir proje ödevi vardır, illa geri dönüş yapar merak etme." Diyerek içimdeki endişeyi indirmeye çalışmıştı, ama emindim birşey vardı. Iliklerime kadar hissediyordum, birşey olmuştu ve o şuan yalnızdı.

Eve varınca Yuna ile beraber yemek yiyip kafamı dağıtmak amaçlı bir flim açmıştık, fakat ben filmden çok chaeryeong'u düşünüyordum. Arada mesaj atmışmı diye telefonumu kontrol ediyordum, mesaj görmediğimde ise iç çekip tekrardan flime odaklanmaya çalışıyordum. Flim bittikten sonra yuna ile flim hakkında konuşmaya başladık, o hevesli hevesli konuşurken ben sadece kafa sallıyordum. Flimi doğru düzgün izleyememiştim çünkü, kafam bambaşka yerlerdeydi.

maybe I'm the problem || chaerjiWhere stories live. Discover now