32.Bölüm: Kör Heves

665 38 66
                                    

"Bütün dünya aklını yitirmiş gibi. Ağzımdaki acı tat asla gitmiyor."
—————————&—————————

Cüneyd'den

"Hoşgeldin oğul biz de seni bekliyorduk."

Babam Zeynep'in boynuna tek kolunu sarmış bir şekilde surların ucunda duruyorlardı. Zeynep'im bana yaşlı gözlerle baktığında aklımı kaçıracaktım. Gözlerimden süzülmeye hazır gözyaşlarım, duran beynim,korkudan ağzımda atan kalbim...Hiç biri içimdeki o acıyı tarif edemezdi.

Kalbimi oyarcasına bir his bedenimi ele geçirmişti. Dayanmam gerekirdi aklıma mukayyet olmam gerekirdi. Şimdi sırası değildi. Ellerimi Zeynep'e dokunur gibi uzatırken gecenin soğuğu ellerimi yalayıp geçiyordu. Zeynep'im üşürdü hemen dayanamazdı ki hiç soğuğa. Burda olmamalıydı o.

Aklım buhar olup uçacaktı. Anda kalamıyordum yapamıyordum. Ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. O surlara çıktığım, kendimi kaybettiğim ana dönmüştüm sanki. Zeynep'im Cüneyd diye bağırışlarını duyuyor cevap bile veremiyordum.

"Cüneyd cüneyd nolur bir şey söyle Cüneyd sevgilim kendine gel nolur. Sırası değil şimdi  Cüneydddd!"

Zeynep'in en sonunda Cüneyd diye haykırmasıyla bir kabustan uyanır gibi sıçradım. Gözlerim ağır ağır açıp kapanırken gözlerim tekrar Zeynep'e baktığında mahvolmuş hali bedenimi parça parça dökmüştü surlardan sanki.

"Bak gördün mü Zeynep senin o ahmak deli bozuk kocan yine delirdi. Seni kurtarır mı sanıyordun? Kendine bile faydası olmayan bi adamla evlenerek hayatının hatasını yapmışsın sevgili gelinim(!)"

Dudaklarımı bir şey söylemek ister gibi açtığımda nefesim bile çıkmıyordu can susuz, can harap,can bitaptı. Tekrardan Zeynep'in sesini duyduğumda aklımdaki yapbozlar bir bir eşleşiyordu sanki. Annem gibi Zeynep de o surun ucundaydı. Yanında yine babam vardı. Yine ben de vardım. Onları o uçuruma getiren yine bendim.

"Hatırladın değil mi burayı Cüneyd? Hep gelirmişsin zaten. Annenin son nefesini verdiği yerdeyiz. Ölümüne senin sebep olduğun annen en son burada göğe baktı. En son anneni burada gördün sen."

"Cüneyd nolur inanma ona. Aklına girmesine izin verme ne olur Cüneyd. Sen yapmadın bir şey."

Feryat figan ağlayıp çırpınıyordu Zeynep. Komuşacak dermanı bulmak için yırtınan bedenime yardım etmem lazımdı. Zeynep'imi kurtarmam lazımdı. O gücü içimde yavaş yavaş hissederken güçlükle nefes alıp konuştum.

"Bırak Zeynep'i bırak onu. Hesabın benimle beni götür o surun ucuna onun bir günahı yok. Bütün vebal benim boynuma." Demiştim ağır ağır konuşarak.

"Ne oldu korktun mu ahmak mürşit? Sevdiğine bir şey olur diye korktun mu? Nasıl bir şeymiş insanın sevdiği kadın ile sınanması?" Son cümlesini bağırarak söylerken korkudan sıçramıştı Zeynep.

"Sana son kez söylüyorum Zeynep'i bırak bu hikayede en masum o. Beni istersen surdan at ama Zeynep olmaz Zeynep olmaz. Bırak gitsin." Artık ben de bağır çağır haykırıyordum. Ama Vahit olabildiğince sakindi. O iğrenç gülümsemesi ile iyice delirtiyordu beni.

"Yooo öyle yağma yok oğul. Senin ölmen daha kolay neticesinde bir kere ölmüş olacaksın. Ama Zeynep'i buradan atarsam her gün öleceksin. Aynı benim gibi sevdan kalbini dele dele, özleminden kafayı yiye yiye döneceksin o dört duvar arasında."

          

Zeynep duydukları iyice korkmuş ağlamaktan bitap bir haldeydi. Ağlamaları hıçkırıklarına karıştıkça babamı paramparça etmemek için kendimi zorluyordum.

"Zeynep'in gözünden akan her yaşın sebebi olduğun için bile öldürürüm seni yaşatmam sağ koymam seni. Son kez diyorum Zeynep'i bırak beni al. Zeynep'im korkma güzelim buradan beraber gideceğiz. Nolur ağlama dayanamam ağlamana hiç bilirsin beni."

"Kısasa kısas nedir bilirsin Cüneyd hazretleri. Yaşattığını yaşamadan ölmeyeceksin sen. Yazık olacak bu güzelliğe.." diye Zeynep'i kokladığında aslan gibi kükreyip bağırmıştım.

"Seni öldüreceğim ahtım olsun son nefesin benim elimden olacak!"

"Zırvalamaya kes artık. Zeynep öldükten sonra beni öldürsen ne fayda? Ben ölüme giderken bile senin o zavallı hallerini düşünüp zaferle ayrılırım dünyadan. Sen ise her şeyini kaybetmiş, suçluluk duymaktan, vicdan azabı çekmekten kafayı yemiş divane mürşit olarak kalacaksın."

"Neden baba neden? Bunu bana neden yapıyorsun? Ben öldürmedim annemi. Annem uçuruma gelene kadar nerdeydin? O bunca acıları bir başına yaşarken nerdeydin? Yoktun işte yoktun onu yapayalnız bıraktın. Tek tesellisi evladından bile ayırdın. Senin günahın benden de çok."

Vahit'in gözlerindeki o zafer ifadesi silinmiş yerimi öfke almıştı. Zeynep'i bir adım daha surun ucuna yaklaştırdığında Zeynep korkuyla çığlık atarken ben de inatlaşmayı bırakıp yalvarmaya başlamıştım.

"Ne olur bırak onu ne istersen yaparım söz. Onun saçının teline bile zarar verme bırak nolur."

"Hayırdır deli bozuk oğlum demin aslan gibi kükrüyordun? Şimdi acizler gibi yalvarmaya mı başladın? Ne dersen de bana engel olamayacaksın.
Sevgili karının ölümü gözlerinin önünde olacak. Benim Gülayşe'nin ardından nasıl baktıysam sende bakacaksın karına ne acı!"

"Cüneyd git buradan nolur sevgilim git. Görme tanık olma yalvarırım git. Beni böyle hatırlamanı istemiyorum. Sanki evimizde yan yana olduğumuz halimle hatırla. Sana gülerken, sana şarkı söylerken, sana sarılıp öperkenki hallerimle hatırla. Sen kaldıramazsın dayanamazsın git nolur."

Zeynep ağlamaları arasında söyledikleri sözlerle bıçak olup delmişti her bir yanımı. Acıdan korkudan öyle kan kaybediyordum ki hiç bir organımı uzvunu hissedemez olmuştum.

"Sen benim tek aşkımdın Cüneyd. Seni öyle çok seviyorum ki öyle çok sevdim ki...Bunu hiç bir zaman unutma. Senin hiç bir suçun yok günahın yok masumsun olan sensin." O kadar çok ağlamıştı ki Zeynep kesik kesik konuşurken sürekli nefes almaya çalıyordu.

"Hak-kı-nı helal... helal et Cüneyd. Benimki sana sonuna kadar helal olsun." Bağıra çağıra ağlamaya başlamıştım artık.

"Zeynep Zeynepppppp! Hayır gidemezsin yapamazsın bırak onu!" Haykırışlarım tüm şehri inletmişti sanki.

"Gözlerim yaşardı bu vedaya. Şanslısın oğlum annen bana giderken böyle şeyler dememişti. Çok uzadı bu mesele. Son duanı et gelin hanım imansız gitme öteki tarafa."

Zeynep gözlerini kapatırken o güzel dudaklarından Kelime-i şehadet zorla çıkıyordu. Zeynep'e bir şey olursa ben de atacaktım kendimi buradan. Surun ucuna ben de geldiğimde Zeynep ile gözlerim kesişmişti.

Savaşçı&CevherWhere stories live. Discover now