İyi okumalar :)
Adımlarım yere değmeden önce bir anlığına her şey durdu. Zaman, ses, hatta nefesim bile. Gözlerimi açtığımda, kendimi bambaşka bir yerde buldum. Yanımda olan yabancı adamın bir eli hâlâ belimdeydi.
-"Hazır mısın?" diye sordu, sesi sakin ama derin bir anlam taşıyordu. Hazır mıydım? Neye?
Etrafıma bakındım. Ayaklarımın altında, incecik bir sis tabakası her yana yayılıyordu. Ağaçlar göğe uzanan devasa kuleler gibiydi, dallarında parıldayan renkli ışıklar süzülüyordu. Havada tarifsiz bir koku vardı; taze çiçekler, ıslak toprak ve hafif bir şeker aroması. Ama en garibi, havanın titreşiyor gibi olmasıydı. Sanki buradaki her şey yaşıyor, beni gözlüyordu.
Adam önümde bir adım attı, ardından bana döndü.
-"Bu yer kendini daha iyi tanımanı sağlayacak," dedi. Anlamadım. Ne demek istediğini soracaktım ki ileride, sislerin arasında, ince bir ışık belirdi. O ışığa doğru yürürken nefesim hızlandı. Her adımda içimde garip bir his büyüyordu; korku değil, daha çok... Tarifini yapamadığım iyi bir duygu.
Işığa ulaştığımda, önüme kristalden yapılmış devasa bir kapı çıktı. Kapı, hiçbir şekilde dokunmadığım halde yavaşça açıldı. İçeride, parlayan taşlarla örülü bir yol ve ortasında havada süzülen bir küre vardı.
-"Bu dünya seni seçmiş olmalı ki buraya kadar gelebildin." dedi adam, yüzünde gizemli bir gülümsemeyle.
-"Ama kabul edilmek için önce içindeki yüklerden kurtulmalısın." Sözlerini anlamaya çalışırken, küre bana doğru hafifçe hareket etti. İçine baktığımda kendi yüzüm ile karşılaştım. Ama bu ben, olduğum kişi değil, bana çok benzeyen bir başka yüz gibi görünüyordu.
Adamın sesi tekrar yankılandı:
-"Şimdi bu küreye dokunmanı istiyorum. Merak etme bu sana zarar vermeyecek aksine seni daha güçlü kılacak."Dediklerine güvenmeyi seçtim ve küreye doğru bir adım attım. İçimden yükselen bir sıcaklık tüm bedenimi sardı. Gözlerim kürenin parıltısına kilitlenmişti; o an geçmişimden bir anı dalga dalga zihnimde belirdi. Bir hata, bir pişmanlık... uzun zamandır kaçtığım o yük. Kalbim sıkıştı ama aynı anda, bu yükün burada bir anlamı olduğunu en derinden hissettim.
"Yüklerin sadece acı için değil, sana ders vermek içindir," dedi yabancı adam, sanki aklımdan geçenleri okumuş gibi. Bakışlarını bana çevirdi, derin bir ciddiyet vardı yüzünde.
-"Devam edersen, bu anı seni değiştirecek."
Daha fazla düşünmek istemediğim için ellerimi kürenin içine doğru uzattım. Parmaklarım ışığa dokunduğunda, bir anda bir güç beni yere çekmişti. Başta bir rüya gibi başladı. Çocukluk anılarım, unutulmuş düşlerim, yaşadığım en mutlu ve en acı anlar önümde canlanıyordu. Gözlerimin önünden hızla geçen bu görüntüler beni bir an için yorsa da, ardından hafiflik hissetmeye başladım. Sanki küre, taşıdığım birçok yükleri alıyor ve bana gerekli olanı bırakıyordu.
Ardından sesler geldi. Melodik, yumuşak ama bir o kadar güçlü bir kadın sesi. Başımı kaldırdığımda, kendimi başka bir yerde bulduğumu ve kürenin yok olduğunu fark ettim. Karşımda çok daha farklı görünüşleri olan birkaç kişi dururken yabancı adamda yanı başımda durmuş yerden kalkmam için elini uzatmıştı. Elimi uzatıp yerden kalktığımda elbisemde oluşan tozları temizledim. Bulunduğum ortam sessizliğe bürünürken melodik sesin sahibi bana yaklaşıp
-"Ben Lilith, vampir-elf meleziyim. Buranın kontrolü ve düzeni benden sorulur."
-"Benim adım da Luna. Sizin aksinize sadece bir insanın soyundan geliy-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALBİNO
FantasyFarklılığı yüzünden küçüklüğünden beri dışlanan fakat bunların hepsinin üstesinden gelebilen güçlü bir kız... Yanlış zamanda yanlış yerde bulunarak, farklı bir dünyanın içine hapis olur. Oradaki tuhaf canlılardan kurtulabilmek için elinden geleni y...