selamlar
...Toplantı bittiğinde üstümdeki şaşkınlığı hala atamamıştım. Az önce resmen terfi almıştım.
Hemde en üst konuma!
Toplantıdan sonra Poyraz bey Polenin odasını alabileceğimi söyledi. Bende, bence siz o odayı yakın Poyraz bey, diye bir öneride bulundum.
Tabi bu fikir pek olası değildi ne yazıkki.
Ayrıca terfi aldığım konumda hemen çalışmaya başlamam gerekiyormuş.
Yine toplantıdan sonra Pars bey yanıma gelip bana yapmam gerekenleri anlattı.
Oldukça karışıktı. Ve hala çeviri yapmam da gerekiyordu.
Tamam bu o kadar zor değildi.
"Ayrıca İtalyadaki şirketle ilgili birkaç projenin yönetimi de sende. Bu yüzden arada bir oraya gitmen lazım" diye de ekledi.
Bir an için terfi aldığıma sevinsem mi yoksa üzülsemmi diye düşündüm.
Bu kadar işte nasıl aynı anda çalışacaktım bilmiyordum.
Pars bey çıktıktan sonra Melis odaya girdi.
"Ben hala şoktayım kızım!" diyerek kendini koltuğa attı.
"Sorma Melis! Neler neler yapmam gerekiyormuş bir bilsen!"
"Sen üstesinden gelirsin ben inanıyorum" dedi Melis "Ayrıca kafa dağıtmak istemiyor muydun? Al sana fırsat"
"Evet tabi öyle" dedim.
Sonra tabiki işime devam ettim...
💐✨️💐✨️
Günlerimin çoğu çalışmakla geçiyordu. Yalan yok çok da iyi gelmişti.
Ayrıca ay sonu banka hesabıma girip maaşımı görünce neredeyse gözlerim yerinden fırlayacaktı.
Çünkü maaşıma zam geleceğini düşünmemiştim.
Neyse.
Herşeyin yanı sıra Eren bir iki kez konuşmak için kapıma gelmişti. Ki ikisinde de kapıyı açmadan onu kovduğum için bir haftadır gelmiyordu.
Bir daha gelmeyeceğini söylemişti.
Umarım.
Ve de dün izin günüm olduğundan güzelce gezip alışveriş falan yaptım. Bayadır giyecek birşeyler almamıştım.
Bugünse sabah erkenden işe gitmiştim.
Pars bey terfi aldığımdan beri bana daha samimi davranıyordu. Mesela az önce günaydın demesi gibi.
Bende aynı şekilde karşılık verip, hızlı adımlarla Poyraz beyin odasına gittim.
Yapmam gereken birkaç şey vardı ama önce ona sormalıydım.
Her zamanki gibi önce kapıyı çaldım ve sonra içeri girdim.
O da herzamanki gibi çalışıyordu.
"Miray bende seni çağıracaktım" dedi masasında duran dosyaları kurcalarken.
"Poyraz bey biliyorsunuz bu işler benim için yeni. Size sormam gereken şeyler var işiniz yoksa"
"Yardımcı olmak çok isterdim ama bir ton işim var. Eğer kabul edersen asistanım Azra sana yardımcı olabilir" dedi.
Kabul etmekten başka çarem yoktu.
Poyraz beyin odasından çıktıktan sonra odama geçtim.
Azranın gelmesini beklerken birkaç işimi halletmeye başladım.
Yorulmuştum.
Masadaki kahveden yudumlarken kahveyi neredeyse bilgisayar ekranına püskürtecektim çünkü tam olarak karşıdan gelen Ereni gördüm.
Odama doğru geliyordu.
Tam olarak bu noktada görünmez olmayı diledim.
Kapıyı tıklatmadan içeri girdi. Ve gözündeki gözlüğü çıkarıp bana doğru döndü.
"Miray selam"
Şaşkınlıkla ona doğru bakıyordum.
"Eren sen şirkete nasıl girdin?"
Pişkince gülümseyerek elindeki gözlüğü havaya kaldırdı ve tekrar gözüne taktı. Sonra sweatshirtünün kuponunu kafasına geçirdi.
"Yani çok zor olmadı" dedi alayla. Ama benim yüzümdeki ciddiyeti farkettikten sonra yüzündeki gülümseme kayboldu.
"Ne istiyorsun?" Diye sordum.
"Sadece seninle konuşup olanlara açıklık getirmek istiyorum"
Sinirden neredeyse Erenin üstüne atlayacaktım.
"Dalga falan geçiyor olmalısın Eren ha?"
Bana doğru bir adım daha attıktan sonra duraksadı ve gözlerini gözlerime dikti.
"Bak Miray ben seni çok seviyorum. Ve tek gerçek bu. Diğer olan olaylarla hiçbir ilgi alakam yok. Birisi şantaj yapmaya çalışıyor lütfen bana inan!"
Bu sefer pişkince gülümseme sırası bendeydi ama gülmedim.
"Ne olduysa oldu lütfen artık buna bir son ver Eren. Habire gelip kendini açıklamaya çalışma. Konuşmak istemiyorum."
Dediklerimi umursamadan konuşmaya devam etti "Miray, beni sevdiğini biliyorum. Ama bana güvenmemen gerçekten beni çok üzüyor"
Derin bir nefes aldım.
"Sen hala ne güveninden bahsediyorsun acaba? Yaptıkların asla ortaya çıkmayacak sandın değil mi? Böyle beni aptalmışım gibi kandırmaya devam edebileceğini sandın."
Tam o anda bir eliyle elime uzandı ve sıkıca tuttu. Canımı acıtmıyordu.
"Miray ben seni çok seviyorum"
"Ama ben seni hiç sevmiyorum Eren." Dedim bir anda ve ekledim "hiçte sevmedim."
Bunu dememle Eren elini hızlıca geri çekti. Bir süre daha gözlerimin içine baktı. Bu sefer onun hayal kırıklığına uğradığını görebiliyordum. Sonra hiçbirşey söylemeden odadan çıktı.
Hızlı adımlarla şirketi terketmesini izledikten sonra kendimi cam duvarın önündeki koltuğa bıraktım.
Ellerimle yüzümü kapatmış öne doğru eğilmiştim. Ağlıyordum.
Ve tam olarak bunlar olurken Azra içeriye girdi. Beni o şekilde görünce iyi olup olmadığımı sordu.
Bir süre ona iyi olduğumu açıklamakla uğraştım. Ne gerek varsa.
Ve çalışmaya koyulduk.
Her zamanki gibi...
...
Heyyo nasıldı?

YOU ARE READING
Bir sen bir ben
Teen Fiction//bir bölümden kesittir// İstediğimi başarmıştım. O patron bozuntusunu ayağıma kadar getirtip özür diletmiştim. Daha doğrusu özür dilemeye mecbur bırakmıştım. Çünkü aksi takdirde neler yapabileceğimi biliyordu.