8

9 1 6
                                    

"Açmıyor açmıyor açmıyor" gözlerimden akan yaşlarla beraber telefonu yatağıma fırlattım. Hyunjin 2 haftadır ne mesajlarıma bakıyordu ne aramalarıma dönüyordu. Gideli 3 hafta olmuştu.

Daha 2 hafta önce çok iyiydik. 4 hafta sonra geleceğim demişti son konuşmamızda. Ama sonraki gün birden ortadan kaybolmuştu. Hiçbir şekilde ona ulaşamıyordum.

Bu 2 hafta içinde en yakın arkadaşlarına sormuştum fakat hiçbiri bilmiyordu. Bugün onlarla bizim terasta oturup konuşacaktık çünkü onlar da Hyunjin'e ulaşamıyordu.

İstekleri üzerine hazırladığım atıştırmalıkları alıp terasa çıktım ve elimdekileri masaya bırakıp koltuğa oturdum. Daha kimse gelmemişti bende Hyunjin attığım mesajları gördü mü diye kontrol etmek istemiştim. Ama görmemişti.

Terasa giren Seungmin ile o yöne baktım. İlk gelen Seungmin olmuştu. Elindeki içecek poşetini masaya bırakıp oturduğum koltuğun karşısına oturdu. "Hala mı haber yok" demesi ile tekrar bakmakta olduğum telefondan kafamı kaldırıp ona baktım ve kafamı iki yana salladım.

Jeongin'in gelmediğini fark etmemle "Jeong yok mu o da gelecekti" dedim. Abisi ve arkadaşları vesilesiyle Jeongin ile yakın arkadaş olmuştuk o yüzden o da gelecekti bugün. Seungmin kapıya bakıp "en son arkamdan geliyordu" demesi ile kafa salladım ve bende kapıya baktım.

Yaklaşık 10 dakika sonra Jeongin, Jisung ve Felix terasa girdi. Jisung yine bi konu üzerinde kendisini savunuyordu. Ama bu savunma bi tık sesli olduğu için Jeongin ve Felix bize yardım bakışı atıyordu.

Hem Jisung'u gerçek dünyaya döndürmek hemde onlara takılmak için "sizce de bi tık erken gelmediniz mi ya 20 dakikadır oturuyorum burda " dedim.

"Min-ah Seungmin hyung buraya geleli 10 dakika oluyor" Jeongin'in bunu demesi ile Jisung'un gülmesi bir oldu.

Ters bir şekilde Jeongin'e bakıp "Jeong mal mısın numara mı yapıyorsun ben dedim biz demedim gerizekalı" dedim.

Benim bunu demem ile Jisung'un zevk alır kahkahası büyüdü. Daha fazla katlanamayarak yerimden kalktım ve yanına gidip elindeki cips poşetini aldım. Ve susması için kafasına vurdum.

Bunu yapmam Jisung'da bir intikam ateşi doğurmuş olacak ki peşimden gelmeye başladı ama Seungmin de buna katlanamamış olacak ki onu kolundan tutup koltuğa oturdu. Ardından kendisi de eski oturduğu yere oturdu.

Jeongin abisinin yanına Felix ise onların karşısındaki koltuğa Jisung'ın yanına oturmuştu. Ben ise tekli koltukta oturuyordum. Koltuklatın ortasında ise masa vardı. Tüm atıştırmalıkları masaya açmıştık.

Avcuma biraz daha çekirdek alıp "hala hiçbiriniz mi Hyunjin'den haber alamıyorsunuz" diye sordum. Bunu sorarken özellikle en yakın arkadaşı olan Jisung'a bakmıştım. En yakın arkadaşı oydu çünkü beraber büyümüşlerdi. 4 yaşlarından beri arkadaşlardı.

Jisung umutsuzca tekrar başını salladı "senin için kaybolduğu günden beri bizde ulaşamıyoruz" demesi ile uflamam bir olmuştu.

Aniden aklıma gelen fikirle gözlerim aydınlanmıştı. Jisung'un ailesi Hyunjin'in ailesi ile arkadaştı. Yani aile dostuydular.

"Annen annesine ulaşamazmı Jisung? Veya biz ulaşalım" dedim. Bu dediğim daha önce de onun aklına gelmemiş olacak ki gözleri parlamıştı.

Jisung telefonunu çıkardı ve Hyunjin'in annesini aramaya başladı. Uzun bir çalıştan sonra telefonun açılmaması ile hayal kırıklığı ile olduğum yerde daha da büzüştüm.

"O da açmıyor. Nereye kayboldular birden aklım almıyor" Felix'in dedikleri ile hafifçe bakışlarım ona döndü.

Jisung'un birden "belkide orda sarışın bulmuştur seni de unutmuştur Minjae" demesi ile sinirlerim anında tepeme çıkmıştı.

Kendimi tutmaya çalışarak ölümcül bakışlarımla Jisung'un sırıtan yüzüne baktım. Bakışımı görünce "Hyunjin'e ulaştığımızda deyim de bana da ayarlasın kızın arkadaşlarından" demesi ile benim sabrımın taşması bir oldu.

Sinirle yerimde doğrulurken "Jisung sen mi susarsın yoksa ben mi susturayım" diyerek sinirle ayağa kalktım. Benim sinirle ayağa kalktığımı gören Jeongin de anında ayağa kalkıp beni durdurmaya çalışır bir şekilde tutmuştu.

Jisung ise hala sırıtıyordu. Seungmin ve Felix'e dönüp "ben şunun yüzünü dağıtmadan o yüzündeki sırıtışı atsın söyleyin de" dedim.

Aylar önce onlarla ilk tanıştığımızda nazik olmamdan dolayı şaşıran Jisung belkide ilk defa sinirli ve kaba halimi görüyordu.

Bir süre sonra kendi kendime sakinleştiğimde tekrar elime çekirdek aldım ve çitlemeye başladım.

"Onu bunu geçin de Jisung şom ağızlısı yüzünden ben bu ihtimali düşünüp duracağım gibi. " dedim. Jisung sokmuştu bir kere aklıma düşünmeden duramazdım.

İşaret parmağımı sallayarak Jisung'a "dua et öyle bişey çıkmasın yoksa Hyunjin'in yanında sen de yanarsın" dememle bağırmaya başlamıştı.

"Ya benim suçum ne ben ne yaptım ben mi dedim adama sarışın-" derken elimdeki tüm çekirdek ve çekirdek çöpünü sinirle suratına atmamla susmuştu.

Seungmin bizim atışmamızı sabırla izlerken Felix ve Jeongin kendi hallerinde takılıyordu.

Bir kaç saat daha oturduktan sonra herkes kendi evine gitme kararı almıştı. Çünkü hava kararmaya başlamıştı.

Bende hala Hyunjin'i düşünerek eve gittim ve uykunun kollarına kendimi bıraktım

insomnia ~Hwang HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin