Multimedia'da karakterler var
-Ding dong!
-Nasıl görünüyorum Elif?
-Hm...iğrenç
-Teşekkür ederim
Üzerimde dizleri yırtık siyah bir pantolon, beyaz bir tişörtün üstünde mavi kısa bir kot ceket vardı. Makyajımı fazla abartmamak için dudağıma borda bir ruj ve gözüme siyah bir rimel sürmüştüm.
-Ding dong!
-Geldim
-Merhabalar ben burada yaşayan kötü kalpli güzel bir bayana bakmıştım.
-Merhabalar. Buyrun benim.
-Sizi görmek için İstanbul'dan Antalya'ya kadar gelen, sizin kadar olmasada kötü kalpli ve oldukça yakışıklı bir genç sizinle yemeğe çıkmak istiyor hanımefendi.
-Tüh benim planlarım vardı ama madem buralara kadar gelmiş onu kırmayalım mağdem.
-Seni çok özledim Çağla Vuran.
-Çavuş. Ayrıca senden nefret ediyorum Furkan Eroğlu.
-Bende senden. Artık gidebilir miyiz?
-Tamam.
***
-Hala şeftali korkuyorsun-Parfümümü değiştirmedim ki
-Biliyorum. Hey sana bir şey aldım
-Ya ne gerek vardı
-Bu kolyeyi senin o güzel gri gözlerine yakışsın diye aldım. Takabilir miyim?
-Tabiki
Sarı saçlarımı elimle toplayıp Furkan'ın kolyeyi takmasına izin verdim.
-Teşekkür ederim
-Ne demek
-Kaç gün kalacaksın?
-Neden? Yoksa beni özlemedin mi?
-Ah saçmalama
-Yarın dönerim sanırım
-Tamam hadi yemekleri soğutmayalım
***
O sabah Furkan'ı yolcu etmiştim. Eve gelince giyinmeye başladım. Siyah biraz düğün için kötü kalacaktı bu yüzden üstü strapless altı düz lacivert bir elbise giydim. Ayağıma da lacivert bir topuklu ayakkabı giyince düğün salonuna doğru yola çıktım.***
Çağla gerçekten harika bir sevgiliydi. Aslında buraya ona evlenme teklifi etmeye gelmiştim ama fırsat bulamadım. Belki bir gün daha kalsam birşey olmazdı.-Hey taksi!
-Buyrun efendim
-Geri dönüyoruz
-Tabiki
***
-Kıvanççç! Koşş!-...
-Kıvanç! Nerdesin seni elime bir geçirirsem Ah!
-Azra? Hayatım iyi misin!
-Değil Kıvanç değilim. Ağğ! Çabuk ambulansı ara Ayaz geliyo.
Uyandığımda hastanenin iğrenç kokusuyla karşılaştım. Annem ve kayınvalidem baş ucumda durmuş bana bakıyorlardı.
-Anne? Oğlum. Oğlum nerde?
-Burda hayatım
Kıvanç ve babam içeriye girdiler. Tabi Kıvanç'ın elinde birde küçük bir insan.
-Ayaz'ım
Bebeğimi kucağıma almıştım. Aynı annem gibi masmavi gözleri vardı. Küçücük ellerini tuttum ilk önce. Gözlerini bile açamıyordu. Onu ayıcıklı bir yorganla kundaklamışlardı. Beyaz beresini çıkarıp başından öptüm. Sanırım bu dünyanın en güzel anıydı.
***
-Bende sizi karı koca ilan ediyorum. Mutluluklar.-Ayy ne güzel olmuşsun sen öyle kızım. Tütütüüü maşallah
-Sağol Meral anne
-Ay Meriç oğlum duydun mu? Anne dedi. Ama keşke senin annenlerde gelseydi kızım
-Kısmet değilmiş napalım
-Hadi şimdi sen bu gece evinde kal. Yarın eşyalarını alıp yeni eve çıkarsınız.
-Ne?
-Tabi kızım. Karı koca ayrı evde yatmaz.
-Meriç biz bunu konuşmamıştık ama.
-Napıyım karıcım. Annemi biliyosun
-Karıcım mı?
-Hadi gel ben seni evine bırakayım.
Eve gelmiştik. Elimdeki evlilik cüzdanını kolumun altına sıkıştırıp evin kapısını almıştım. İçeri girdiğimde salonun ışığı yanıyordu. Furkan içerde koltuğa oturmuş televizyon izliyordu.
-Furkan?
-Ah demek ki geldin bende bu saatte kadar nerde olduğunu düşünüyordum
Anlaşılan öğrenmişti ama çaktırmamaya çalıştım
-Neden geri döndün?
-Biricik sevgilimle birgün daha geçirmek istedim. Biliyor musun? Azra doğum yapmış
-Aa ne kadar hoş.
-Dimi? Kimileri doğum yapar, kimileri evlenir hayat bu.
-Neden bahsettiğini hiç anlamıyorum Furkan.
-Bana bilmiyomuş gibi davranma! Elindekindem bahsediyorum Çağla! Ne zaman söylecektin!
-Neyi?
-Beni boynuzladığını! O herifle evlendiğini biliyorum!
-Bak sandığın gibi değil. Herşeyi açıklayabilirim
-Ne o? Yine adamın annesinin hasta olduğunu mu söyleyeceksin?
-Evet. Bak Furkan ben seni asla aldatmadım.
-Yeter artık Çağla! Senin yalanlarına kanmayacağım artık! Bitti herşey! Defol artık hayatımdan. Eğer seni bir daha görürsem çok kötü olur.
Kapıyı çarpıp gitmişti. Neden geldiği yada nerden öğrendiği umrumda değildi. Bana inanmamıştı. Yere eğilip ağlamaya başlamıştım. Dünyam yıkılmıştı resmen. Yeter artık bu oyuna bir son vermenin zamanı geldi.
***
-Hoşgeldin Çağla.-Yeter artık Meriç. Bugün burda bu oyun bitecek. Senin yüzünden dünyam yıkıldı ya benim!
Ağlamaktan kızarmış gözlerime baktı bir süre. Sonra başını eğdi. Ağzını açtı ama sonra söyleyecek birşey bulamayıp geri kapattı.
-Çekil şuradan.
-Çağla?
-Meral Anne!
-Çağla?
-Meral Teyze!
-Çağla o gitti!
-Gitti mi? Nereye?
-Dün gece ansızın fenalaştı ve hastaneye kaldırdılar. Durumu ağır. Bende sana bunu söyleyecektim. Merak etme. Oyun sona erecek. Sende hayatına geri döneceksin. Herşey için teşekkür ederim.
***
Hastaneden dönmüştüm. Meral teyze vefat etmişti. Buda demek oluyor ki oyun sona erecek. Ama Meriç o kadar üzülmüştü ki. Çünkü onun tek ailesi oydu. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Bedeni bembeyaz kesilmişti. İlk önce evde eline geçirdiği tüm eşyaları duvara fırlatmıştı. Sonra sakinleştiriciyle beraber uyuya kalmıştı. Sakinleşmesi bir hafta sürerdi. Dönüşte kafeden bir Starbucks almış eve doğru gidiyordum. Tam o esnada kafama sert birşey çarpıştı ve yere düştüm. Sonrasıda simsiyah bir ekran ve sıcak bir sıvı.***