2.BÖLÜM:ÖZGÜRLÜK

399 48 12
                                    

Soğumuş elleri, ruhunun derinliklerindeki  acıyı ön plana çıkarırken insafsızca ellerini ovuşturmaktan çekinmemişti. Etrafa usul ama dikkatli bakışları yer alırken saf dışı bırakılmış düşünceleri yeniden körüklenmeye başlamış, bir firar gibi hürleşmeyi kısıtlandığı alandan kaçmaya uğraşıyordu. Kulaklarında ki uğultu bir nebze azalmazken ızdırabı iliklerine kadar hissetmesi de cabasıydı.

Garip sessizlik onu ürkütmemiş bilhassa ona huzurun acımsı tadını bu zamana kadar tattırmamış olmanın burukluğunu yaşatmıştı. Dışarıdan gelen ses insanın merakını artmasına yetecek kadar dikkat çekiciydi. Merak duygusu benliğini ele geçirmekten ziyade ruhsuz,düşüncelerine bir perde aralamıştı.

Hastanenin kötü izler sergileyen duvarı insanın içine garip duygular dolduruyor, ne düşüneceğine dair bir ipucu aratmıyordu. Yorgun adımları çaresizce kendiliğinden hareket ediyor ve bunu göz ardı etmeksizin ileriye bakmaya devam ediyordu. Başının hafifçe dönmesiyle etrafında ki bütün nesneler su gibi bir kayganlıkla yere serilirken oldukça kötü hissetmişti kendini. Yatağın kirlenmiş başlığından tutunurken ellerinde ki kirli leke ruhunun da timsali olmuşcasına etki bırakıyordu.

Yerdeki kahverengi parkeler insana bilmediği diyarlara sürüklüyor, hissettirmediği duyguları bir anlığına keşfe çıkartıyordu. Yavaş adımlarının gölgesi olmuştu haykırışları. İçindeki sezgiler kendisini yalvarışlara teslim etmiş, bir hançer misali kalbine bastırılmış, en ücra köşesinde tutsaklığa kilitlenmişti. Kapı'nın soğuk metal kulpunu tutarken soğukluk bedenin pusulası olmuş, kendini gösteriyordu. Düşünceleri, bir mum ışığı gibi kendisini karanlıkta arıyor, kayıp giden hatıraları elini anne sıcaklığı ile tutmuş onu tozlu geçmişin pençesine itmekten alıkoyamamıştı.

Siyah saçları sert suretinin bir simgesi olmuş, bunu önemsememekle kendine birçok şey kazandırdığının farkına varmıştı. Ruhunda ki feryadı acı olarak kendine pay biçen kız korkunun kendisinde bıraktığı etki ile sıcak nefesine eşlik etmesine izin vermiş, ürkek adımları, kararlı bakışları ile kapıyı açmıştı. Kurnaz bakışları, olgunlaşmamış duyguları bir bütün olup sol tarafa bakarken hiçbir şey dikkatini o yöne etkilememişti. Sağ tarafa doğru ilerlediğinde az öncekine inat adımları hızlanmış, kalbinin ritmi de ona birebir eşlik izlenimi vermişti. Beynin içindeki türlü düşünceleri bir kenara itip en son ne hatırladığını yokladı hafızasında. O huzur veren, bakışlarıyla insanı büyüleyen, insanın içine yakıp kavuracak yeşil gözleri ona taçlandırılmış bir armağandan farksızdı. Sesi, ilahi tat veren bir boyuttaydı. Boylu boyunca uzanan, gecenin karanlığına boğulmuş koridorda kimsenin olmayışı duygularına bir gram daha korku eklemesine sebep olmuştu. Duvardaki ışıklar benliğinde derinlere gömülmüş duyguların şaha kalkmasına, ruhundaki bilmediği kapılarının açığa çıkmasını neden olmuştu.

Dışarıdan gelen sesler koridorda kimsenin olmayışı ile sonuç bulmuş, kız bir anlığına enkaz gibi yıkıma uğramıştı. Kendini kötü hissettiği bu anı bir kenara bırakıp, mantıklı hareketlerine yer verme zamanı gelmişti. Bu zamana kadar biriktirdiği birikimleri bir yola sokup, harekete geçme isteği doldurmuştu içini.

'Sakin ol! ' Bu aşama maddeler arasında en hezimete uğramış olandı. Birçok kişi bu ilk sırada olan maddeyi aşarak kendini güvensizliğin kollarına bırakıyordu.

'Bulunduğun ortamda kimseye güvenme. ' Belki de aralarından en iştah açıcı maddelerden biriydi. Bu cümle her ne kadar doğru olsa da bir doğruyu yaşatabilmek için riske girmek şarttı.

'Bildiğin tüm savaş tekniklerini zihninde canlandır. Eğer sen, birilerinden kuşkulanıyorsan onu can alıcı noktasından vur. ' Kızın sevdiği noktalardan sadece bir tanesiydi. İnsanların birçok hatanın kurbanı olduğunu biliyordu. Bunları yüzlerine vurmaktan zevk alıyor, bir nevi kendini rahatlama amacına giriyordu.

40. BebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin