Bazen yazarın tek bir dokunuşuna bakar . Olaylar değişir, düzelir.
Fakat şöyle bir şey de vardı ki ; ben ve Aral ne bir hikâye içindeydik ne de düzelip eskisi gibi olabilirdik.
Günler çok boş ve çabuk geçiyordu. Kendimi hissetmiyor gibiydim. Oysa etrafımdaki bir çok şey değişiyordu. Bana ait olacak yeni bir ev satın almıştık. Küçük şirin iki katlı bir villaydı.
Krem ve turuncu renklerinde dizayn edilmişti .Ben hariç herkes hayatına devam ediyordu. Uzun süredir Aral 'dan haber almamıştım. Ne yapıyordu sahiden ? O da mı hayatına devam ediyordu?
Tabiki de devam ediyordu. Ancak benim gibi bir aptal böyle depresyona girebilirdi .
Kaç gün oldu bilmiyorum ama saçlarım kalçama gelmişti. Neredeyse 8 kilo vermiştim. Annemlere de yalnız kalmak istediğimi söylemiştim. Bir tek Ela'yı arayıp soruyordum. Resmen çökmüştüm. Yüzüm dengeli beslenmediğim için solmuştu. Emre de her hafta sonu yanıma gelip dışarı çıkmak için beni ikna etmeye çalıyordu ama nafile. Üzerimdeki bu yükü bir türlü atamıyordum.
Arada bir de ağlamak geliyordu içimden fakat kendimi tutuyordum.
Bu gün yine koltukta uyandım. Kendimi zorla banyoya sürükledim. İşimi görüp çıktım.
Yine kendimi koltuğuma attım ve ne zamandır elime almadığım telefonumu aldım. Ela ile konuşmak için annemi arayacakken elim yanlışlıkla galeri yerine gitti.
Gördüğüm fotoğrafları gözlerim doldu. Ben uyurken Aral çekmiş olmalıydı.
Fotoğrafta Aral ben uyurken arkamdan sarılmış ve çenesini omzuma koymuştu. Oysa şimdi ayrı yerlerdeydik.
İçime doğan deli cesaretiyle ayağa fırladım. Hemen duşa girdim. Saçımı bir kaç kez kopükledim. Vücudumu losyonlayıp çıktım.
Mavi bir kot şort siyah t - shirt gitdim. Oduncu gömleğimi belime bağladım. Saçlarımı kuruttum ve şekillendirdim. Siyah vanslarımı ayağıma geçirdim.
Evet şimdi Aral'ın yanına gidebilirdim.
* * * * *
Evdeyken neredeyse kendimi kaybetmek üzereydim. Aral'ın evine gideceği için anahtarı almayı unutmadım.
Şimdi ise evinin önündeydim. Anahtarı yavaşça deliğe soktum ve çevirdim. Daha sonra içeri girip kapıyı kapattım. Eve göz gezdirdiğimde yerde birkaç bira olduğunu gördüm. Yüzümü buruşturup üst kata Aral'ın odasına çıktım. Kapıyı yavaşça açtıp içeri girdim.
Odası darmadağındı. Yatağa baktığımda uyuyordu. Üstünde sadece baksırı vardı. Yorganı bir kenara atmıştı.
Artık nasıl gülümsüyorsam yanaklarım ağırmıştı.
Yatağın kenarına oturdum. Onu daha iyi inceledim. Az da olsa dökülen saçları yeniden çıkmıştı. Sakallarını yeni kesmiş olmalıydı fakat yine var denilebilecek kadardı. Ellimi yüzüne koydum ve yavaşça gezdirdim.
Arkamdan çıtırtılar yükelince birden ayağı kalktım. Ve arkamı döndüm.
Yıkılmştım yine . Ama bu sefer fazla dağılmıştı kalp kırıklarım.
Banyodan çıkan Selin. Götünü zor kapatan havluyla göğsünden aşağısını sarmıştı.
Gözümde bir damla yaş aktı. Demek benim dağıldığım zamanlar Aral kendini toplamakla meşguldü. Bir ara gerçekten yalnış yaptığımı düşünüp pişman olmuştum . Fakat yanılmışım benim yokluğun ona iyi gelmiş . Oysa onun yokluğu beni kahretmişti. Yazık diye geçirdim içimden .