Multi Merida. Hihi biraz büyümüş jdbdjhdhd
Biraz beklettim ama yine okuyucularim var sağolsunlar onları öpücük yolluyorum. Bu arada yeni bir hikayeye başlıyorum. Adını daha belirlemedim. Fakat diğer bölümde söyleyeceğim. Umarım onuda seversiniz. Herneyse başlayalım;Merida:
Yaklaşık 1 veya 2 saat geçmişti. Punzie'nin uyanmasını bekliyorduk. Hiro'ya yemesi için sandviç hazırlayıp yeniden Rapunzel'in yanına gittim. Hala uyuyordu. Yanına gittim sıcaklığını kontrol ettim. İyiydi.
Yeniden Hiro'nun yanına gittim. O... Garip giyiniyordu. Eski oturduğum koltuğa oturdum. "Hiro izin verirsen sana bir soru sorabilir miyim?" Hiro düşüncelerinden kurtulup bana baktı ve gülümsedi. "Tabi sorabilirsin?" direk lafı uzatmadan atladım"Garip giyiniyorsun,neden?"
Durdu,düşündü ve gülümseyerek cevapladı "Değişik giyinmeyi seven biriyim"cevabını verdikten sonra kafasını eğdi ve düşünmeye devam etti. Fazla üstelemedim fakat birşeyler gizlediği kesindi. Rahat bir pozisyona geçip baklemeye başladım.************
Tam tamına 4 saat olmuştu. Saat gece 3.00 civarındaydı. Hiro hareketlendi ve ayağı kalktı. "Ben artık gidiyim" birşey demedim çünkü gitmesini istiyordum. Ne biliyim.... GARİPTİ!
Her yönüyle. O gittikten sonra Rapunzel'e bakmak için yukarı çıktımUyanmıştı. Fakat onda bir gariplik vardı. Tavanı seyrediyordu. Sadece orayı. Benim geldiğimi duymuştu ama tepki vermemişti. Parmağı dahi hareket etmiyordu. Tepkisizce tavana bakmaktan başka birşey yapmıyordu. Suratı bembeyazdı.
Uyandığına sevinsem mi ağlasam mi bilemedim.
O normalde böyle biri değildi. Daha çok neşeli, sevecen ve hiperaktif biriydi. Şimdi ise üzgün, suratsız ve durgundu. Bu garipti. Yanına gittim. Yatağın yanındaki koltuğa oturdum. Hala bana bakmıyordu. Hala tepki vermiyordu veya veremiyordu ve Hala tavana bakıyordu.
Sessizce konuştum;
"Punzie?"
Hala bana bakmıyordu. Ağzından bir kelime çıksa sevinicektim.
Ama çıkmadı. Tek bir harf bile çıkmadı. Bu beni korkutmaya başlamıştı. Yeniden seslendim "Rapunzel?"
Yine tık yoktu. Gözlerim dolmaya ve sinirlenmeye başlamıştım. Bu sefer yüksek sesle bağırdım. "RAPUNZEL!?" Fakat hala tık yoktu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Yerimden fırladım ve bağırmaya devam ettim"Lanet olsun Rapunzel! Cevap ver bana! Konuş benimle! Ne biliyim birşeyler zırvala! Hatta onuda geçtim bari bi harf çıksın ağzından!"Evet ne yazık ki sesim titrek çıkmıştı. Bu durumdan befret ederdim. Ama o hala aynı durumdaydı.Kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtım çıktığım an kapıyı sert bir şekilde kapattım. Oda geçtim. Cam kenarına oturup haykırarak ağlamaya başladım. Çünkü ailemiz öldüğünde bile bu duruma gelmemişti.
RAPUNZEL
Gözlerimi açtığımda başım fena halde dönüyordu. Tek hatırladığım birkaç kelimeydi"annen ve baban mı yoksa kardeşin mi"sonrası ise karanlıktı. Bunu düşünmeden edemiyordum. Böyle bi seçim olamazdı. Yapamazdım...Yarım saat sonra kapı açıldı içeri birisi girmişti. Fakat kim olduğuna bakmadım tek düşündüğüm o kelimelerdi.
O kişi herkimse yanımda olan fakat farketmediğim koltuğa oturdu. Sonra sessizce birşeyler söyledi fakat umrumda dahi değildi. Kim olduğunuda merak etmiyordum.Sonra bana yeniden birşey söyledi fakat onu duymuyordum. Tek duyduğum o kalın, kart ve alaycı tondaki sesti.
O kişi herkimse ayağı fırladı ve bağırmaya başlamıştı ve sesi titriyordu. Tek anladığım buydu. Dediklerini anlamıyordum. Sonra kapıya doğru gitti kapiyi açıp dışarı çıktı ve sertçe kapattı.
Dikkatimi ondan alıp olanları anlamaya çalışıyordum veya hatırlamaya. Üzerime çöken öküzle(yanlış anlamayın ndbfjfnmd)uykunun sıcak kollarına kendimi bıraktım.
HİRO
"Söylenmesi gerekenleri söyledim."
"Aferin,biliyorsun sonu iyi biterse güzel bir karşılıkla sonuçlanacak.
Tek duyduğum buydu çok sinirlenmişyim fakat elden ne gelirdi!
Nasıl? Umarım beğenmişsinizdir. Neyse bidahaki bölümde görüşmek üzere