Yıldızınız ve yorumlarınız bol olsun~
Siyah arabaya doğru ilerlerken aklımdaki düşünceler sürekli birbirini tamamlıyordu. Birçok detay yakalamıştım. Ama ufak da olsa yanlış değerlendirip vereceğim tavsiye bir felakete sebep olabilirdi. Bu yüzden çok iyi analiz etmeliydim.
Cara'da sessizdi. Bakışlarım suratına yöneldiğinde donuk gözlerini gördüm. Fark edemediğim bir şey fark etmesi muhtemeldi. Ne de olsa benden daha tecrübeliydi. Araba şirkete uzaktı. Her ihtimale karşı önlem almıştık. Yürürken sessizliğe daha fazla dayanamayıp Cara'ya "Sence de bir şeyler tuhaf değil mi?" diye sordum.
Birkaç saniye sessiz kalsa da kısık sesle "Sırası değil sorma." demişti. Arabaya ulaştığımızda herkes bir şeyler sormak istese de ilk önce bizim konuşmamızı istiyor gibilerdi.
Ben ne diyeceğimden emin değilken Cara konuşmaya başlamıştı bile. "Şirkete girdiğimiz andan beri çok garip hissediyorum. Alice'nin beni anladığını düşünüyorum. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama sanki gözden kaçırdığımız daha büyük bir şey var gibi. Çalışanlar özellikle. Bu kadar suç işleyebilen bir iş yerine göre fazla sakin. Sanki hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi. Bilmiyorum kafam çok karışık, Alice'yi dinleyelim biraz daha düşünmem gerek."
Cara'nın sözleri birbirine karışırken şaşkınlığımı belli etmemek için kendimi zor tutmuştum. Fark etmemiş miydi? Yoksa ben mi kafamda kurup onca şeyi uydurmuştum? Herkesin bakışları konuşmam için bana dönmüştü. "B-ben.." Buraya geldiğimden beri ilk defa ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Kendime küfretmeye başladım. Özgüvenim neredeydi kahretsin. Bakışlar üstümdeki baskıyı arttırıyor daha çok gerilmeme sebep oluyordu. Şaşırdıklarını fark ettim. Kekelediğimi görmeleri onları garip hissettirmiş olmalıydı.
Boğazımı temizleyerek kendimi toparlamaya çalıştım. Kelimeleri tekrar tekrar akıl süzgecimden geçiriyor yanlış cümle kurmamak için dikkatimi iyice toplamaya odaklanıyordum. Konuşmamı beklediklerini belli eden sabırsız gözlerini hissettiğimde duruşumu dikleştirdim.
Bu sefer sesimin titrememesine dikkat ederek konuşmaya başladım. "Cara doğru söylüyor. Ters giden bir şeyler kesinlikle var. Farkına varmamamız için çok dikkatli davrandıkları da doğru. Herkes sakin ve işine odaklanmış görünüyor. Ama istisnalar olduğunu düşünüyorum. İçeriye girdiğimizde kapıdaki görevliler bizi dikkatli incelemedi bile. Oysaki yasal olmayan işlerin döndüğü bir şirkette bu normalde imkansız olurdu. Daha en başından beri garipsedim.
Açıkçası şirketin ikiye bölündüğünü düşünüyorum. Yani bir gurup insan bizim peşinde olduklarımızken diğer grup gerçekten de işlerini yapan insanlar. Kapıdaki görevliler ise her ne kadar bize normal bir şirkete giriş yapıyormuşuz gibi dikkat etseler de yeterli değildi. Daha fazlası gerekiyordu. Bu davranışları bizi önemsiz gördüklerini düşündürdü. Küçümsüyorlardı." Sözlerim Felix'in sesiyle kesildi, gözleri alaycı şekilde üstümde gezindi ve kaşları havaya kalktı. "Sadece buradan bunu anlaman ve bu sonuca varman resmen saçmalık."
Gözlerimi devirdim daha başlamıştım ki. Henüz şirketin girişindeydim. Öfkeme hâkim olmaya çalışarak gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Ona ters bir şey söylemem şu anda bana fayda vermezdi. Diğerlerinin güvenini kazanmalıydım.
Bana inanmaları gerekiyordu. Artık söylediklerimin doğru tespitler olup olmadığını boş verdim. Yanlış çıksa bile söyleyecektim. Varsaydığım ihtimallerin yanlış çıkma olasılığı neydi ki?
Felix'in gözlerine bakarak "Lütfen izin ver de konuşmamı tamamlayayım" dedim. Diğerlerinin suratlarına baktığımda Felix'e katılıyor gibiydiler.
Cara ise düşünceliydi söylediklerim hala yeterince delil olmadan anlamlandırmaya çalışılsa da kafası karışmış hissediyordu. Bir süre daha diğerlerine baktığımda bana inanmadıklarını fark etsem de merak ettiklerini görebilmiştim.
Felix alaycı tavrını değiştirmeden "Devam et." dedi. Felix'i aldırmayarak konuşmaya başladım. "Sonra girişteki sekretere doğru ilerledik. İnşaat şirketi için içerisi çok uygun düzenlenmişti bekleme koltuklarının oradaki sehpada inşaat şirketinin reklamını yapan dergiler şık çiçekler vardı. Ama merdivenler kesinlikle tuhaftı.
Ses cihazını yerleştirirken de fark ettim. Ama önce sekreterden bahsetmek istiyorum. Özellikle şirketteki sekreterler çok garip, binadaki kablolar gibi sanki. Yönlendirmeler tamamen onlarda ve önemsiz de olsa her bilgiyi birbiriyle paylaştıklarını düşünüyorum.
Anlatacağım merak etmeyin. Haklı bulabileceğiniz sebeplerim var. Biz başka bir şirketten gönderilen stajyerlerdik. Her ne kadar bizi önemsiyor gibi davransalar da bunu sadece belirli zamanlarda fark edebildik.
Mesela normal misafirler için olan asansör çalışmıyordu. Ama hemen yanındaki yönetici yetkililer ve temsilcilerin binebildiği asansör çalışıyordu. Sekreter o asansörü kullandı ancak biz 12 kat çıktık farkında mısın Cara? 12 kat...
Hatırlamak bile istemiyorum. O girişteki sekreter bizi asansöre bindirmedi. Ama biz ortak hisseli şirketlerinden gelen stajyerlerdik. Daha fazla değer görmemiz geriyordu. Girişteki sekreterin bize eşlik etmesi gerekiyor olsa bile asansörle çıkmamız gerekirdi.
Hem sizde o asansörde tuhaf bir şey olduğunu hissetmiyor musunuz? Güvenlik açısından yetkililerin ve yöneticilerin ayrı bir asansöre binmeleri size yeterli bir sebep olabilir. Peki asansör kullanılmadığı halde neden çıkmamıza izin verilmedi? Merdivenlere gelince, duvarların çıkıntılı ve garip desenli olması sebebiyle dinleme böcekleri ve kameraları kolayca yerleştirdik.
Çünkü merdivenlerin orada güvenlik kamerası yoktu. Rahat davranabileceğimizi sandık değil mi? Bizim kolayca kamera ve ses dinleme böceği yerleştirebildiğimiz duvar çıkıntılarının ardında onlardan bir parça neden olmasın? Gizli kamera yerleştirdiğimizi sanıyoruz ama ulaşamayacağımız yükseklikteki duvar çıkıntılarında gizli bir kamera olmadığının garantisini bana kim verebilir?"
Konuşmaya ara verip diğerlerinin yüzüne baktım. İçinde bulunduğumuz gergin ortamı görmezden gelip kıkırdamaya başladım.
Suratları... Garip duvar çıkıntılarından bile komikti. Kıkırdamaya başladığımda şaşkın olan yüzleri değişmeden bana bakıyordu. Felix'e baktığımda ten rengi mora dönebilen bir insan görebilmiştim.
Daha çok kıkırdadım. Cara dayanamayıp "Yuh kızım senaryo yazdın iki dakikada. Şimdi yok ebesinin nikahı o kadar da olmaz diyeceğim ama mantıklı geliyor lan, inkâr edebilecek sebep bile bırakmadın. Bir de yanındaydım, gördüklerimi senin anlatımından dinlerken her şey daha da mantıklı geliyor. Biri bir şey söylesin be, bakmayın öyle avel avel."
Destiny "Ya yemekleri teslim ederken senin söylediğin şeylere daha çok dikkat edip şüphe çekersem? Beğendin mi yaptığını?" Dediğinde gülmeye başladım.
Jess konuşmayı sevmemesine rağmen konuşmaya katıldığında şaşırmıştım. "Şu okulda daha neler göreceğim. Felix'te mor rengini de gördüm ya mezun olamasam da kâfi bana."
Joel bir anda söze girerek "Sen rubik küp müsün ne bu hava ne bu tantana. Felix'le de dalga geçmeyin. Ben hala Felix'ciyim. Alice sende yani abartmadın mı? Bollywood filmi mi çekiyorlar ne bu gereksiz aksiyon. İllegal işler yapıyorlar falan da bu sistem ne? Dünyayı falan mı dolandırıyorlar." Felix kendisiyle alay edilmesine sinirlense de belli etmemeye çalışıyor, dikkatle gözlerime bakmaya devam ediyordu.
Bu çabası daha çok gülmeme sebep oluyordu. Kendimi toparlayıp konuşmaya devam ettim. "İzin verirseniz devam edeyim çünkü hala konuşmamı bitirmedim. Ayrıca Felix asansör tamiri için geç kalacak diye endişelenmeyin. Felix'ten önce Destiny'nin yemek teslimatı yapması gerekiyor.
Burada rollerinizi değiştirebileceğiniz önemli şeyler anlatacağımı düşünüyorum. Tabi ki okuldakilerle ve müdürle konuşmadan planı değiştirmeyeceğiz. Sadece haklı sebepler var. Onları sunmak istiyorum kararı müdüre bırakacağız."
Hepsi başlarıyla onaylayınca Joel başından beri bizleri dinleyen Dugie'nin ses bağlantısını açtı. Onun da düşüncelerini duymak istiyor gibiydi. Dougie'nin bu grupta fazla saygı duyulan biri olduğunu anlamıştım.
Merakla Dougie'yi dinlemeye başladım. "Beni taşlamayın ama Alice'ye katılıyorum. Destiny ve Felix'in görev değişimi yapması gerekiyor. Ayrıca müdürden de izin alındı. Her katta farklı Wifi kutuları var her çalışanın farklı giriş yaptığı bilgisayar ve ulaşabildiği erişim var. Üstelik bu bilgisayarlar kişisel olarak verilmiş ve herkesin kendine ait şifresi var.
Alice'nin de bunu fark ettiğini biliyorum. Sunum yaptığınız sırada Cara'nın sunum yapması için sekreter kendi şifresini girdiği bir bilgisayar vermişti. Sizi önemsiz görmüyordular. Merdivenin orada yaptığınız hareketlerden dolayı sizden deli gibi şüpheleniyorlardı. Tabi ki herkes değil, sadece bazıları. Sekreter size kendi bilgisayarını verdiğinde sizin bir şeyler peşinizde olduğunu anlamıştı.
Gerçek değildi. Size verdiği bilgisayar onun gerçek bilgisayarı değildi ve düşündüğünüz gibi sadece önemsiz bilgiler bize aktarıldı. Yazdığım yazılım sayesinde izimi bulabileceklerini sanmıyorum ama daha dikkatli olmamız gerekiyor.
Herkesin kendine özel bilgisayarının sebebi de bu. Sadece şirketin kirli yüzüyle ilgilenenler birbirlerinin şifreleriyle ilgili bağlantıları biliyor. Ve her bağlantıya farklı bir şifre gizlenmiş, o şifreleri kırmak imkansız gibi görünüyor. Her nedense bu bağlantı asansörde de var. Alice'ye kesinlikle katılıyorum asansörde bir şeyler olmalı. Çalıştıkları yazılımcıyı araştırsam bile hakkında bir şey bulamadım. Çok iyi gizlenmeyi bilen bir tilkimiz var gibi görünüyor.
Üstelik Alice'nin Kgb'nin sistemine girerken ki benzer bir yazılıma benziyor. Ama daha da karmaşık. Bu zaten şirketin bilinçli şekilde ikiye ayrılması zorunda bırakıldığını anlamamızı sağlıyor. Şirkette normal olarak çalışanların bilgisayarları arasında bir bağlantı yokken kötü yüzüyle ilgili çalışanların bilgisayar şifreleri arasında bir bağlantı var ve kahretsin o bağlantıyı bulamıyorum. Kim hazırlamış bu planı ne kadar kurcalarsak o kadar fazla bir şey çıkıyor."
Destiny birden Dougie'nin sözünü keserek konuştu. "Neden ilk önce benim gitmem gerekiyor, yemek teslimatı yaparken yapmamı istediğiniz şey ne? Dugie'nin konuşmalarını tamamlamak istercesine konuştum.
"Sekreteri oyalaman gerekiyor. Felix asansör tamiri yaparken oyala onu, sözlerinle değil yemeklerinle. Yemeklerinin içine hafif dozda uyku ve sakinleştirici ilacı at. Bir anda bütün şirket uyursa biteriz.
O yüzden Dougie'nin dediği gibi sadece bazılarına. Bunun içinde şifrelerdeki bağlantıyı çözmeliyiz Dougie." Son cümlemi bilgisayarın diğer ucuna yönelttiğimde kendinden emin olmayan bir ses duydum.
"Kahretsin biliyorum. Biliyorum ama nasıl? Sadece bir buçuk saatimiz var. Sonra yemek teslimatının yapılması ve Felix'in asansör için tamire gelmesi gerekiyor. Çok az. Zaman çok az.."