İstanbul...

14 1 0
                                    

Bizi görünce usulca yerinden kalktı ve kapıları açtı. Yerleştikten sonra Ankara yolcuları olarak kemerleri bağladık.

"Saat kaç ya?" sanırım bir süre içim geçmiş olmalıydı. "2 saat oldu bayan uykucu maymun." Batu küçüklüğümden beri bana böyle derdi. Tuhaf bir şekilde maymunları çok severdim. Hatta bir keresinde koltuktan koltuğa atlayıp maymun taklidi yapıyorduk. Acıkınca da muz yiyorduk. Ezik muzlar... Ya da ezik maymunlar. Şımarmanın cezası, 'Terlik'. Tabi sonra biz üç maymunu oynamak zorunda kalıyorduk.

Güldüm. "Hatırlıyor musunuz? Bir keresinde Derin maymun olacağım diye koltuktan düşüp kolunu kırmıştı. Biz de anıra anıra gülmüştük, alt komşu Selma Teyze tavanı kırip bizim eve girecek diye susmuştuk. " durduramadığım kahkahamı patlattım onlarla birlikte. "Sonra hastanede beni beklerken duvardaki avizeden atlayacağım diye tutturmuşsun Eylül."dedi Derin gülerken. "Keşke atlasaymışsın kanka tarihe geçerdin." Hepsi birden bana gülüyordu. Bense gülmek ve gülmemek arasında gidip gelirken onlara bakıyordum. "Ya Batu! " . Birkaç dakika küçüklüğümüzden konuşup güldük.

"Oha! Kalkamıyorum!"

"Derin kesin Zeus seni lanetledi!"derken ona gülüyordum. "Sus be!. Asla sert olamıyordu benim arkadaşım. Ona yardım ettikten sonra Batuyu arıyordum gözlerimle. Dışarıda ayakta bekliyordu. İstanbul'a gelmiştik.

Akşama doğru her şeyi planlamıştık. Derinle, yerleştikten sonra pijamalarımızı giyip kendimizi yatağa attık. Telefonumu şarja taktım açılmasını beklerken. "Derin?"

"Hm?"

"Senin kafanı karıştıran yok mu?"

"Takmıyorum."

"Ah! Biraz yardımcı ol."

"Anlattıklarına göre Eymen sana gerçekten değer veriyor. Yankı, bilmiyorum. Yani tam bir açıklamam yok ama eskiden beri tanıyoruz. Belki Batu biliyolar. Sonuçta ikisi her sırrını paylaşıyor. Bize neden demiyorsunuz diye küsünce 'Siz anlamazsınız.' diyip kaçıyorlardı bilmiyor musun sanki? Olmazsa ben ağzını ararım Batu'nun. Sen merak etme. Ama işin sonucunu bilmen için sebebe ihtiyacın var. Eymen'e şans ver. Dene. Hem kendini hem kafandakileri. Sonuç sona bağlı. En güzel oyunların sonu olmamalıdır, Her son bir ilktir. Bunu unutma. Kendi sonunu kendin vereceksen bir başlangıca hazır ol. Oyunun güzelse son vermek için imkanlar sunma. "

Tam olarak anlatmıştı kafamdakikeri sanki. "Ya sen kain misin de ben mi bilmiyorum?"

"Hayır" gülüyorduk yine. "Senleyken hep gülüyorum ben ya. Hatırlıyor musun? Sözümüz vardı. 'Asla ağlamak yok. Gülmek var. Bizi ağlatan. biz ağlatır, yine güleriz.' diye. Her gözyaşımızda kahkahamız olacak. Onlar aksa da gülmekten akacaklar diye. Çünkü tahammülüm yok benim ağlamaya. Güçlü duracağız Tamam mı? " Sanki anılar canlandıkça gözlerimiz doluyordu. "Bak, bu sevinçten." derken yüzünden akan yaşı gösteriyordu. "İyi ki diyorum... iyi ki varsın... iyi ki dostumsun."

Sonra sımsıkı sarıldı iki dost birbirine. Acılarını omuzlarına dökerlerken...

BALKÖPÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin