12.Bölüm |Son.

791 87 47
                                    


Bildiğiniz gibi hikayede Wonwoo'nun Soy adından hiç bahsetmemiştim, bir önceki bölüme kadar. Bir önceki bölümde kullandığım Soy adı, Wonwoo'nun manevi ailesi olan Choi'lere ait. Ailesine olan kızgınlığından dolayı Jeon soy adını kullanmıyor hikayede. Şimdilik bu kadarı yeter sanırım... Daha açık olarak ileriki bölümlerden birinde anlatacağım zaten. Neyse kicibeler bay~

•••

Psikopat adamla görüşmemizden, sinirimi atmak için yarış pistinin tozunu aldıktan ve birazcık yarıştıktan sonra eve gitmiştim.

Wonwoo mutfakta sakin sakin ocağın üzerinde kaynayan yemeği karıştırıyordu, üzerinde beyaz ince bir tişört vardı,sargısının olduğunu gayet iyi seçebileceğiniz bir tişört, altındaysa pantolonu. Ayakları çıplak yere basarken arada bir zıplayıp duruyor yavaşça yarasını tutarak geri yere iniyordu.

Sinirlenmeliydim aslında. Bağırıp çağırmalıydım! Ama yapamıyordum, aklıma o geliyordu. Ağlayışı, gülüşü , uyurkenki homurtuları...

Güldürmek varken, neden ağlatacaktım ki?
Yavaşça mutfağa girip ellerimi sargısının üzerinden sardım. Sıçradı önce, ardından rahatladı ve bana yasladı kendini. Bunu eski Wonwoo'ya yapmış olsaydım muhtemelen yerde kan kaybediyor oluyordum. Ancak şu an Wonwoo'nun tek sığınağı bendim, liman olarak ben vardım, o ise minik bir sandaldı ama bir gemi ruhu taşıyordu.

"Ne pişiriyorsun?"Gülümseyerek sordum.

"Eee, en başında kimçiyle bir şeyler yapacaktım, sonra pirinç koydum içine, biraz peynir ekledim turuncu olanlardan, sonra biraz da turp turşusu koydum. Tadı güzel ama!"

Gözlerini kısarak gülümsedi bana. Yüzünü ısırma isteğime karşı koyup ciddi ciddi baktım ona.

"Wonwoo?" Dedim, gülmemek için zor tutuyordum kendimi.

"Neden bu kadar zahmet ettin? Direkt dolabı koysaydın bebeğim?"

Kıkırdadım sonlara doğru, öyle ki bebeğim kelimesi senfonik bir şekilde çıkmıştı ve iç gıdıklıyordu.

Dondu kaldı, yüzüme inecek darbeyi bekledim önce. Sonra şu sesi duydum." Ayy! Ölür müyüz ki?!"

Kahkaha atarken boynuna bir öpücük kondurdum. Sonra ne yaptığımı idrak edip durdum, o da ben de birbirimize bakıyorduk. Elimi ağzıma götürüp öksürdüm.

"Ah! Şey... Vernon! Vernon nerede? Onu sana göz kulak olsun diye bırakmıştım?!" Eli ensesine gitti ve bir süre kaşıdı.

"Şey, markete gönderdim ben onu!"

" Tamam." dedim.

"Tamam." dedi.

Elindeki kaşığı lavaboya koymak için uzandı, dirseği kenardaki sürahiye değdi ve sürahi yere düşüp cam parçalara ayrıldı. Toplamak için atıldı Wonwoo ayağının kayıp yere düşmesine ramak kalmışken sargısının üzerinden yakalayıp tuttum onu, gözlerimiz birbirine değdi önce ardından Wonwoo yavaşça inledi ve o muhteşem hayranı olduğumuz sesi duyduk.

"Ay ben sizi yalnız bırakayım! Ben gideyim."

Vernon kapının önünden bize bakıyordu, Wonwoo ile dip dibe bir vaziyette vals pozisyonunda duruyordum hareket edemiyorduk yerler cam kaplıdı ve ayağıma sanırım cam girmişti.

Love Race |Meanie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin