İşler bu bölümden sonra biraz biraz karışacak gibi... Hatta Giray'ın ağzından yazılmış kısa bir kesite de diğer bölümde yer vereceğim. Neyse neyse, çok uzatmıyorum ve iyi okumalar! :)
Multimedia: Arda Türksoy
-
"Gel, tuttum seni," diye mırıldandığımda kolunu omzuma atmıştı, bende aynı şekilde beline sarılmıştım. "Hadi bakalım, koca adam."
"Koca adam mı?" diye sordu harfleri yutarak. Üzerimdeki ağırlığını hissetmeseydim onun bu haline gülebilirdim.
Merdivenleri ağır ağır çıkmaya başladığımızda, "İçerideki dağınıklığını halleder misin, Okyanus?" diye seslendim. Aldığım olumlu cevaptan sonra dikkatimi tekrar Giray'a verdim. Oldukça dağılmış gözüküyordu. Kim bilir ne için içmişti bu kadar...
Son basamakta dengemi kaybedip, düşeceğim anda Giray ellerini belime dolayıp, kendisine çektikten sonra beni duvara yasladı. Ellerini belimden çekip, duvarın iki yanına koyduktan sonra alnını, alnıma yasladı.
"Sanırım..." diye mırıldandı hıçkırıklarının arasından. "Seni yanımdan ayırmamalıyım."
Kalbimin teklediğini hissettim. Böyle tatlı tatlı konuşarak işimi ne kadar zorlaştırdığının farkında değildi. Bu durum her ne kadar beni zora soksa bile, aynı zamanda hoşuma da gidiyordu. "Ne-Neden?"
"Kendini koruyamıyorsun da ondan..."
Cümlesini bitirir bitirmez üzerimden çekilip, yalpalayarak ve duvardan destek alarak odasına doğru hareketlendi. Üzerimdeki etkiden kurtulmak adına başımı iki yana sallayıp, hızlıca yanına gittim ve kolunun altına girdim. Odasının kapısını açıp içeri girmesine yardım ettikten sonra yatağına yatmasını sağladım.
Dün geceden bir alıntı yaparak, "Sarhoş beyimiz için sert bir kahve yapsam iyi olacak," diye mırıldandım. O da anlamış olacak ki; küçük bir kahkaha döküldü dudaklarından, kalbimin en ücra köşelerine...
"Sadece... Uyumak istiyorum," derken sonlara doğru fısıltıya karışan sesi, uykuya kısa bir sürede dalacağının habercisiydi. Üzerine yorganını örttükten sonra yanına oturup, uyumasından yararlanarak onu izlemeye başladım.
O kadar güzel uyuyordu ki; onu izleme isteğimi bastıramıyordum. Her defasında kalbimin istekleri, mantığımın önüne geçiyordu. Aşktan gözü kör olmak gibi bir şey değildi benim ki... Sadece hoşlantı mıydı bilmiyordum ancak onunla olmaktan vazgeçemiyordum da... Onun kalbine dokunmak, oraya kendimi silinmeyecek bir şekilde kazımak istiyordum, imkansız olduğunu bile bile...
"Sol yanım hep sen iken, neden sevmiyorsun ki beni?" diye fısıldayıp, yanağını avucumun arasına hapsettim.
"Defne."
Okyanus'un seslendiğini işittiğimde yataktan kalkıp, odadan çıktım ve ahşap merdivenlere yöneldim. Salona girdiğimde ortam sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi temizdi. Ne kadar süredir Giray'ın yanındaydım bilmiyordum ama Okyanus'un odayı temizlemesine yetecek kadar uzun bir süre olmalıydı.
"Hallettim ben buraları... Giray ne halde?" diye sorarken kendisini ikili koltuğa bırakmıştı. Bende üçlü koltuğa yattıktan sonra sesli bir şekilde nefesimi dışarı bıraktım.
"Teşekkür ederim," diye mırıldandım. "Uyudu beyefendi, ancak bu konu kapandı anlamına gelmiyor, neden böyle yaptığını öğreneceğim."
Okyanus, yüzünde her zamanki muzip gülümsemesiyle yattığı koltuktan kalkıp, ayak ucuma oturdu. "Bence, sizin Arda ile olan samimiyetiniz onu çılgına çevirdi. Yani canım arkadaşım, bu adam seni seviyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Hatıralar
Teen FictionGeçirdiği trafik kazası sonucunda hafızasını geçici süreliğine kaybeden Defne, "Başıma daha ne gelebilir?" diye düşünürken, ailesini bir yangında kaybettiğini öğrenince dünyası başına yıkılmıştı. Giray'ın sonu da Defne'den farksız değildi. O da aile...