Baktık yılbaşı bölümünü beğenmedik,biz yazalım dedik,yazdık! Hepinize keyifli okumalar,musmutlu yıllaaar!
*Selin*
1 hafta.Tam bir hafta,yani yedi gün, yani 168 saattir Ali'den kaçıyorum.Yaralarını görmek istediğim geceden beri kendime gelemiyorum.Aklıma üşüşen görüntüler beynimin bana bir oyunu gibi geliyor,öyle olmalı.
"Senin bu kadar sessiz olmana alışık değilim."
"Ben de değilim Nazlı." diyorum kampüsten içeri girerken.
"Dersine ne kadar var?"
"Yaklaşııık..." saatime bakıyorum. "15 dakika."
"İyi bari.Gel ikizin bir kahve ısmarlasın sana."
Kahveleri alınca yavaş yavaş dolmaya başlayan kafeteryada boş bulduğumuz bir yere oturuyoruz.
Ellerim senkronize bir şekilde bardağın üzerinde oynarken bin bir türlü şey geçiyor beynimden.Bu aralar çok garip hissediyorum kendimi.Geceleri sıçrayarak uyanıyorum,bazen aynadaki yansımamı tanıyamıyorum.İnsanin kendini tanıyamaması en korkunç şeylerden biri."Daldın gittin." diyor elini önümde sallarken.
Gülümsemeye çalışıyorum. "Düşünceler beynimde dönüp duruyor Nazlı.Durmuyor hiç.Yoruluyorum."
Elini elimin üstüne koyup sıvazlıyor. "Sıkma kendini,yorma.Olacak her şey sırayla olacak nasılsa."
Usulca kafamı sallarken o da gülümsüyor bana.Bu aralar tek dayanağım o.Birinin,tanıdığım birinin,sıcacık gülümsemesine ihtiyacım var.Her şeyin güzel olacağını söylemesine ihtiyacım var.
"Selin?" diyor birden tanımadığım bir ses.Arkamı dönünce arka masada oturan bir çocuk görüyorum. Nazlı'ya dönüp kaşlarımı kaldırıyorum bu kim dercesine.
"Boşver," diyor arkamdaki çocuğu tehditkar bakışlarla süzerken. "Gerzeğin biri."
Önüme dönecek gibi oluyorum ama arkadaki ses tekrar konuşuyor.
"Aa? Selin? Yoksa Ali mi öğütülüyor yabancılarla konuşmamanı?"
Ali mi?
"Nazlı ne diyor bu?"
"Hiçbir şey demiyor Selin," diyor tedirgince.Sonra tekrar çocuğa dönüyor. "Serdar kes sesini."
Çocuk yürek yemişcesine devam ediyor. "Hem Ali nerede? Bu aralar sizi göremiyoruz Selin?"
Beynim bulanıyor,aklım karışıyor.Tekrar büyük bir sarmaşığın içinde buluyorum kendimi.Birinin bana yardım etmesi lazım,içinden çıkılamaz bir duruma geliyorum.Birinin beni kurtarması lazım bu sarmaşıklardan.
Sonra birden,duyduğum sesle istemsizce bir rahatlama geliyor vücuduma.Kendimi bir kalkanın içinde hissetmeye başlıyorum.
"Önüne bak Serdar,yoksa birazdan herhangi bir yere bakacak gözlerin olmayacak."
Ali koyu mavi gözlerinden ateş çıkarırken masaya geliyor hızla.O kadar sinirli görünüyor ki ben bile korkuyorum bir an.
"Ali,sakin ol abi." diyor Savaş Ali'nin yanında yerini alırken.Ali'nin yumruklarını sıkmış ellerine bakmadan edemiyorum.Öfkesini ben bile hissediyorum.
Gözleriyle beni işaret ediyor Savaş. "Biliyorsun durumu.Korkutma iyice kızı."
Ali bana dönüp baktığında ateş çıkan gözleri tekrar gökyüzünün en berrak haline dönüyor,yumrukları da gevşiyor.Hemen yanımdaki sandalyede yerini alıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitti Gider
Teen Fiction*Selin'den* "Öpersen geçer." "Oldu Ali.Uf mu oldu diye de ağlayayım mı başında?" Hala yavru köpek bakışlarıyla bakmaya devam ederken kıyamıyorum ona. "Gel başımın belası gel." diyerek iki dolabın arasına sürüklüyorum onu.İyi ki herkes derste şuan. A...