"14. Bölüm - Makarna ve meyve suyu..."

6.8K 428 347
                                    


 Şehrin o gösterişliliğini yan sokağa girdiğin de arkasında bıraktı. Kalabalığın içinde yavaş adımlarla ilerliyordu. O mekâna gidecek, amcayla konuşup yanında çalışmaya başlayacaktı. Kesin kararı buydu. Etrafına gülümseyerek bakıyordu. Aslında hiç kalabalığı sevmezdi ama nedense her gittiği yer kalabalıktı ve bu hoşuna gidiyordu, ilginçti.

 İşte gelmişti. Durdu ve baktı. Bir an duraksadı. Derin bir nefes alıp yürümeye başladı. Az önce Korhan ile oturduğu masa boştu. Göz ucuyla baktı. İçi acımıştı ve yine derin bir nefes alıp içeriye girdi. İçerisi tamamen eskiydi. Duvarlarda geçmişe dair tablolar asılıydı. Eski lambalar duvarları süslüyordu. Gerçekten geleceğe ait değildi. Tıpkı onun ve Korhan gibi. Onlar buraya ait değildi. İçeride yürüdükçe havanın değiştiğinin farkındaydı. Sanki bu yer onu içine çekiyordu ve bütünleşiyordu.

"Buyurun kızım. Ne istemiştiniz?"

 İrkildi ve ani bir hareketle dönüp baktı.

"Şey. Ben. Merhaba demek istiyorum. İlk olarak. Yani."

 Evet, bir anda afallamıştı. Kelimeler neredeyse ağzından tek tek çıkacaklardı. Amca dikkatlice ona baktı ve gülümsedi.

"Sen buraya ait değilsin ama aynı zamanda buraya aitsin."

 Kısa bir süre ağzı açık ve tek kaşı havada bakıp kalmıştı.

"Sanırım. Ben buraya ait değilim ve tam da buraya aidim."

"Hoş geldin kızım. Aslında seni bekliyordum."

"Hoş bulduk ama nasıl yani?"

 Hakikaten nasıl yani?

"Sabah Korhan ile beraber geldiğin de anlamıştım. Etrafına farklı bir ısı yayıyordun. Korhan buraya çok sık gelir. Nereden tanıyorsun diye sormana gerek kalmadı sanırım."

 Ağzı açık başını salladı.

"Güzel, bende öyle düşünmüştüm. Buraya geldin çünkü sen devam et kızım."

 Beyaz ve gri karışık olan saçlarıyla üzerindeki bordo takımıyla arkasındaki tezgâha yaslanmış onu izliyordu. Toprak ise kısa süreli olarak şok geçiriyordu. Amca her şeyi biliyordu.

"Kâhin misiniz? Siz nasıl biliyorsunuz?"

 Gülmeye başladı ve tok bir sesi vardı.

"Çok insan tanıyorum. Çok insan tanıdım. Kimi zaman kaybettim ve kimi zaman da yalnızlığımın içine almadım ve herkesi izledim."

"Peki, neden bunları şimdi bana anlatıyorsunuz?"

"Çünkü sen farklısın. Sen neden buradasın?"

"Farklılığı sevdiğim için buradayım."

 İster istemez gülümsedi. Uzun zamandır gülümsemek ve gülmek ondan uzaklardı.

"Ve?"

"Ve işe ihtiyacım var. Yalnızım. Kalacak yerim yok. Haliyle param da yok."

"Güzel. İşe alındın. Bundan sonra bu dükkân senindir. Üst katta kalacak bir yer var. Orada kalabilirsin. Ben genel de burada kalmam. İçin rahat olsun."

"Gerçekten mi?"

 İçini bir mutluluk kaplamıştı. Kalacak yeri ve artık parası olacaktı. Aslında en önemlisi de karnı doyacaktı.

"Gerçekten kızım."

 Çok sevinmişti. İçi içine sığmıyordu.

"Eh hadi başla bakalım."

BilinçaltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin