Günlerden 15 Nisan Pazartesi. Dışarıda hava güzel. Kuş cıvıltılarıyla uyandım bu sabah. Sanki yeniden doğmuş gibiyim bugün. Nedenini bilmediğim bi sevinç var içimde, neyse. Kalksam iyi olacak yoksa dershaneye geç kalacağım. Bu arada ben Berivan. Bu benim hikayem...
Dershaneyi seviyorum, yeni arkadaşlar edindim. Daha 13 yaşındayım. Yeni yeni sosyalleşmeye, hayatı öğrenmeye, insanları tanımaya başladım. Hayalimdi hep mutlu olmak her insanın ki gibi. Olur olmaz hayallere dalardım; kendimi uçsuz bucaksız limanlara sürüklerdim hep. Gemimin kaptanı bendim. Benim hayallerim, benim maceralarım, benim hayal kırılıklarımdı. Hepsi benim kurulu dünyamdı. Kimse ne müdahale edebilir nede karışabilirdi; işte bu yüzden hayal kurmayı hep sevmişimdir. Hayatta hayaller kurup yaşamak gerek. Hayalleri olmayan insan boş bir kitap sayfası gibidir, anlamsız manasız ve boş.
Bugün dershanece sinemaya gideceğiz ve çok heycanlıyım. Gezmeyi çok severim. Dershanemizin altı meşhurdur bizim. Serseriler orda toplanır hep. Dershanenin her çıkışında bir tabur erkek olurdu orda. Ama hiç biri dikkatimi çekmezdi benim. Sinemaya gitmeden önce kızlarla biraz dolaşalım dedik ve dershanenin önünde turlarken o tabur ilk defa dikkatimi çekmişti. Bir çocuk vardı. Yüzü, gözleri, gülüşü, bana bakışı okadar samimi geldiki sanki canımın en içinden çıkan duygulardı hissettiklerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitabın Sonunda Ölüyoruz
RandomKendinizden bir parça bulabilceğiniz gerçek yaşanmışlık hikayesi..