05.06.2012
Sıcak bir yaz günüydü. Aylardan haziran...
Annemle gezmeye çıkmıştık. Döndüğümüz de ise Onur (kardeşim) Oğuzhan (kuzenimiz) ile dışarda oynuyorlardı. Ben de Gülçin'i (kuzenimiz, Oğuzhan'ın ablası) çağırdım. Annem de Aslı Teyzem ( Gülçin ile Oğuzhan'ın annesi) ile oturuyordu. Bizde Gülçin ile dışarı çocukların yanına indik. Sonra bişey bulduklarını söylediler. Hemen oraya koştuk. Bir de baktık ki ne görelim , yavru bir köpek.! Ben elime almaya korktum nedense halbuki küçücük köpek ne yapabilirdim ki bana. Gülçin hemen kucağına aldı ve dosdoğru eve çıkardık. Annem hemen banyoya soktu. Meğer ne de güzel rengi varmış onun öyle. Krem renkli bir köpek daha yeni doğmuş, dişleri bile olmayan, yürüyemeyen tıpkı bir bebek gibi emekleyen, gözleri bile açılmamış bir köpekti. Karnı aç olmalıydı ama henüz kendi yemeğini yiyebilmek için çok küçüktü. Biberon ona göre çok sertti ki zaten yoktu. Teyzem daha önce yavru bir kedi beslediği için tecrübeli sayılırdı. Poşete süt koyup , küçük bir delik açtık. Pek rahat içtiği söylenemezdi ama en azından karnını doyurabilmiştik. Bu bir saat içinde farketmeden köpeğe ne kadar da alıştık, ne kadar da benimsemiştik. Akşam Orhan Amcam ( Onur'un babası ) gelince bide onunla tanışacaktı bu beklenmedik misafir . Derken akşam olmuş Orhan Amcam gelmişti. Şaşırmıştı, tabikide beklemiyordu. Tabi biraz da üzülmüştü daha çok küçüktü ve annesinden ayrılması çok kötüydü. Köpeği bırakma ihtimali de bizi üzüyordu. Sanki yıllardır bizimleymiş gibiydi. Orhan Amcam "yarın bulduğunuz yere bakın belki annesini bulursunuz" dedi. "Eğer bulamazsanız, bakarız" dedi. Onun renginde bir çamaşır sepetimiz vardı evimizde ona battaniye serip güzel güzel uyuması için yer yaptık. Sepetten düşeceğini zannetmiyordum çünkü o kadar güçlü değildi.
...
Sabah oldu. Onur ile hemen onu bulduğumuz yere gittik ve o da ne .?