53.bölüm

306 19 0
                                    


Mehmet korkularında haklıydı. Bu mutlu gecenin sabahı sonsuz acı ve karanlıktı. Bu karanlığın habercisi ise Safiye'nin odasının kapısını yumruklayan bir ağaydı.

Murat- Ne oluyor sabah sabah bu ne gürültü?

Safiye- Bilmiyorum hünkarım. Nihal hatun kapıyı açında ne oluyor öğrenelim.

Sesleri duyan Mehmet ve Ayşe de gelir.

Mehmet- Validem neler oluyor.

Safiye- Bilsem...

Kapı açılır, harem ağası içeri girer ve acı haberi verir.

"Hünkarım, bu sabaha karşı şehzadeniz Osman hakkın rahmetine kavuştu.

Murat- Ne diyorsun sen be adem?

Safiye- Nasıl olur bu bir gecede?

Ağa- bilemem sultanım valide sultan hazretleri bizzat gelip öğrenmeniz gerektiğini söyledi.

Safiye ve Murat hızla Naz-Perver'in odasına giderler. Mehmet ve Ayşe de arkalarından.

***

Murat- Validem, neler oluyor böyle işittiklerim doğru mu? Naz-Perver nerede?

Nurbanu- İçeride evladının cansız bedenine sarılmış ağlıyor.

Murat derhal odaya girer ve şehzadesinin cansız bedenine sarılan hasekisi Naz-Perver'i görür.

Naz-Perver arkasını döndüğünde Safiye sultan ile göz göze gelir. "Yılan soyu, ne istedin bi-günah şehzademden soyun kurusun Safiye ateşlerde yan" diye haykırmaya başlar. Hasekisinin acı dolu feryatlarını işiten Murat bir Safiye'ye bir de Naz-Perver'e bakar. Safiye bir bilgim yok benim dercesine başını sallar. Bunun üzerine sultan Murat "kendine gel hatun, acın büyük diye bir şey demeyiz lakin ağzından çıkanı kulağın duysun."

Naz-Perver- Duymaz oldu gayrı benim kulağım. Evladım hareketsiz yatarken nasıl duysun bu kulaklar." Diyerek ağlamaya devam eder.

Nurbanu- Hasekine boşa yüklenirsin söyledikleri yalan değildir. Şehzadenin katili Safiye sultandır.

Mehmet- Yeter, her olayı valideme yüklemekten vazgeçin artık yeter.

Nurbanu- Sen sus. Murat'ım, şehzaden Osman zehirlenerek öldürülmüş, dahası daha iki gün önce Safiye'nin taşlıkta Naz-Perver'e saldırdığına, ne tehditler savurduğuna tüm harem şahit.

Murat- Safiye nedir bunlar?

Safiye- Hepsi yalan hünkarım günahıma giriyorlar. Evet, taşlıkta bir münakaşamız oldu bu doğru lakin şehzadeyi ben zehirlemedim. Bunların hepsi iftira inanın bana.

Mehmet- Yıllar evvel de aynı şey oldu hünkarım validem cadılıkla suçlandı. Size büyü yaptığı iddia edildi. Şimdi de katil damgası yiyor. Zinhar inanmayın bu hainlerin lafına validem masumdur.

Hünkarın neye ve kime inanacağını şaşırdığı sırada bir ağa ve cariye içeri girer.

Ağa- Bu zehir şişesini Safiye sultanın odasında bulduk hünkarım. Hekim başının şehzademizin vücudunda bulduğu zehirle aynı.

Nurbanu- Malumun ilanı. Belli ki Safiye sultan oğluna rakip istemiyor.

Safiye- Hayır, yalan bu hayır. Hünkarım, ne olur inanmayın onlara benim bir günahım yok. O şişe odama nasıl girdi bilmiyorum ben bir şey yapmadım. Evlatlarımın canı üstüne yemin ederim ki masumum.

Safiye tıpkı yıllar evvel olduğu gibi diz çöker ve ağlayarak ben masumum diye hünkarına yalvarır. Kalbi feryat eder Murat yapma bunu bize diye de duyan olmaz.

Murat- Ağalar.

Safiye- Murat yapma.

Ağa- Buyurun hünkarım.

Murat- Götürün bu şehzade katilini buradan mahsene kapatın. Akıbetine şehzademin cenazesi defnedildikten sonra karar vereceğim.

Safiye ben masumum diye haykıra haykıra mahsene götürülür. Şehzade Mehmet'in gözlerinden sessizce yaşlar dökülür. Bir kez daha tarih tekerrür eder şehzadenin korkuları gerçek olur. Ayşe ise bu zamana kadar hiç yapmadığı bir şey yapar. Nurbanu sultana dönerek "annemi ağlattın sen, onun canını acıttın. İnşallah sen de acılar içinde ağlaya ağlaya ölürsün" der ve abisinin kolundan tuttuğu gibi odayı terk eder.

Nurbanu içinden "Pek yakında kim acılar içinde ağlaya ağlaya can verecek göreceğiz sevgili torunumuz."

Sarayda İki VenedikliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin