ÇOCUK GİBİ

48 9 12
                                    

Pratap;
Rohini abla "Pratap Jameela yeşil bi dosya getirmiş olucaktı. Onu verir misin bana."
"Rohini abla burda yeşil dosya yok ki."
"Nasıl yâr ben onu ondan aldım-madım almadım aree inanmıyorum en önemli dosyaydı o."
Rahul abi "Rohini sakin relaks dosya Jameela'nın yanında mıydı?"
"Evet sabah konuşmuştuk."
"Tamam güzel. Şu an ne Jameela'yı nede Sidhart'ı buraya çağırabiliriz ama Pratap sen sete gidip alabilir misin?"
"Tabiki."
Rahul abi adresi yazdı.
"Saol kardeşim."

Jameela;  
Sidhart'la çekimlerin yapılacağı alana geldik. Burası ne kadar kalabalık böyle.
"Sid günaydın. fıskıyeler geldi. Ayarlamalar sende."
"Günaydın Akash ben ilgileniyorum şimdi."
Sidhart bana döndü.
"Asistan sen ilgileniyorsun."
"Asistan mı!"
"Rahul abinin dediklerini hatırla 10 günlüğüne Sidhart'ın asistanısın. Sizde asistanlık nasıl bilmiyorum ama setlerde böyledir ayak işlerini yaparsın. Neden gülüyorsun."
"Yani sen normalde ayak işlerini yapıyorsun."
Sen beni fazla hafife aldın galiba Yuvraj ben bu asistanlık mevzusunu senin burnundan getirmez miyim!
"Hayır çünkü ben iyi bir asistanım ama sen çömez bi asistansın bu yüzden ne yapmanı söylersem onu yapıcaksın."
"Böyle bir şeye mecbur deģilim."
"Rahul abinin sözüne karşı mı geliyorsun."
"Hayır tabikide!"
"O zaman?"
"Sen laf ebesisin. Oyuncusun!"
"Üstüne karşı böyle konuşma."
"Senden nefret ediyorum Sidhart Yuvraj Singh."
"Bende senden nefret ediyorum Jameela Jui Sharma."

Sidhart;
Jameela fıskıyelerle uğraşmaya başladı. Senden bir buçuk ayın cezasını böyle çıkarıcam Dojeks.
Fıskıyelerin tüm işi bitince birden sular akmaya başladı.
"Kim açtı suyu kapatın şunu!"
Herkes etrafta telaşla koşuşturuyo tek telaşlanmayan kişi Jameela. Çocuk gibi eğleniyor suların ortasında.
"Zain durun kapatmayın dursun."
"Ama Sid-"
"Dursun dedim!"
Jameela şu an o kadar mutlu gözüküyor ki bu mutluluğu ondan alamam.

Pratap;
20 dakika içinde sete gittim.
"Merhaba çekim alanı nerede acaba?"
"Neden gelmiştiniz."
"Sidhart'tan alacaģım bi dosya var tanıyor beni."
"Peki o zaman biraz daha ilerleyin orada görürsünüz."
"Saolun."
Görevlinin dediği yönde ilerledim. Sidhart gülümseyerek bir şeye bakıyor. Yanına gittim.
Jameela...
"Çocuk gibi..."
"Hâ?"
"Çocuk gibi eğleniyor ben ona ne kadar eziyet etmeye çalışsam o sürekli gülüyor."
"Evet yâr. Jui o. O öyledir. Hem kendisi güler hemde etrafındakileri gülümsetir. Neşe saçar."
"Biliyorum bir buçuk ayda onunla ilgili her şeyi öğrendim."
İkimizde kendimize gelip birbirimize baktık.
"Yani ondan nefret ediyorum."
"Bende öyle tahmin etmiştim."
"Neden geldin?"
"Rohini abla Jui'deki dosyayı istedi."
İkimizde aynı anda "Ben gidip söylerim." Dedik.
Sinir adam önce davranıp Jui'nın yanına gitti.
Sesleri bana kadar gelebiliyor.
"Jameela sen ne yapıyorsun."
"Yuvraj bana böyle bi görev verdiğin için teşekkürler sayende hem ferahladım hemde eğlendim."
"Jameela ya hasta olsan! Eğlenceyi düşünüceğine sağlığınıda düşün biraz!"
"Yuvraj hava çok sıcak ama bir şey olmaz ki. Hem şu an sende ıslanıyorsun ya sende hasta olursan."
"Umrumda mı Jameela! Zain! Jameela'ya havlu getirin çabuk."
Ne oluyor bunlara!
"Zain! Size diyorum! Havlu! Kim açık bıraktı bu muslukları! Kapatın çabuk!"
Sidhart'ın bağırdıģı çocuk Jameela'ya havlu getirdi muslukları kapattı. Jameela azar yemiş çocuk gibi somurtarak Sidhart'la yanıma geldi.
Beni görünce tekrar güldü.
"Pratap?" Dedi heyecanla ve merakla.
"Selam."
"Sen neden geldin?"
"Rohini abla sende bi dosya olduğunu söyledi almam gerekiyormuş."
"Are yâr ben onu vermeyi unuttum deģil mi?"
Jameela çantasından dosyayı çıkarıp verdi.
Sidhart sinirli bir şekilde tekrar bağırdı.
"ZAİN HAVLU!!"
"Sid getirdim ya yâr."
"Pardon tamam saol."
Sinir herif  insanlara bağırmayı alışkanlık haline getirmiş.

Sidhart;
Pratap dosyayı aldıktan sonra gitti. Neden bilmiyorum ama hiç sevmiyorum şu adamı.
Jameela sessizce bi kenara geçip oturmuş.
"Asistan kalk kahve getir bana."
"Asistanınım ben senin hizmetçin değil!"
"Rahul abinin kahvesini hep ben getiririm."
Jameela sinirle yerinden kalktı.
"Bu sefer karabiberli ve bol tuzlu olmasın."
"Yok bir daha öyle bi hata yapmam direk zehir koymayı planlıyorum."
"Ne güzel severim onuda."
"Gıcık!"
"Dojeks?"
"Senden nefret ediyorum."
"Gerçekten mi birbirimize karşı aynı duyguları hissetmemiz ne güzel."
Oflayarak gitti. Gülelerek sandalyede arkama yaslandım. Arkamda Zain ve Sukhi konuşuyor.
"Zain Sid'le gelen kız kim yâr?"
Sanırım oturanın ben olduğumu bilmiyorlar. Bilmesinler bakalım ne diyicekler.
"Jameela Rahul-ji'nin eşinin asistanıymış. Rahul abi olmadığı ve Sid'e yardım edebilecek kimse olmadığı için o gelmiş."
"Sid'le bi alakası yok yani."
"Bilmiyorum bence var. Jameela ıslandığında Sid'i görmedin mi nasılda endişelendi. Buradanda bağırabilirdi ama o yanına gitti."
"Bence yok. Kıza nasıl davrandığını görmedin mi? Ama ikinci gelenle olabilir onunla ne kadar iyi anlaşıyorlardı."
"Yok yok o yakın arkadaşıymış. Çıkışta konuştuk."
"Are vâh desene ikiside değil."
"Evet sen neden soruyorsun bunları."
"Güzel kız, tatlı, neşeli ikiside sevgilisi değilse bence bi yemeğe çıkabiliriz."
"Are vâh!"
Yerimden kalkıp onlara döndüm.
Sukhi "Si-si-Sid?"
"Sukhi kafandaki düşünceleri ve yüzünün bir kısmını  benim silmemi istiyorsan sorun değil iki yumruğa bakar. Ha diyorsun ki yok ben silerim özür dilerim Sid. Buyur sil."
"Neden silicekmişim o kızla aranda bir şey mı var? Sevgilin mi? Ha-"
"Evet! Sevgilim oldu mu!"
"İyide siz hiç öyle durmuyorsunuz?"
"Jameela kimsenin bilmemesini istedi."
"Şey..."
"Bi şey demene gerek yok bi dahakine daha dikkatli ol."
Asıl dikkatli olması gereken biri varsa o da benim sanırım. O anki sinirle ne dedim ben.. 

Jameela; 
Yakınlarda bi yerde fare zehri satan bir yer var mı acaba? Çünkü burda büyük bir fare var. Sidhart Beyfendi! Rahul abinin kahvelerini o getiriyormuşmuş. O zaman kendi kahvenide sen getir bay ukâlâ. Ah Rahul abi eğer siz olmasanız iki dakika katlanmam şu adama. Mutfağın olduğu karavana bindim. Kahveyi doldurduktan sonra kırmızı toz biber sanki bana orda parladı. Evet bi kere karabiberle yapmış olabilirim ama o ona azdı hem nasıl içmişti hiç renk vermeden. Şansımı birde bununla deniyim. Bu baharatın acısı ona fazlasıyla yeter. Bir kaşık koyabilirim. Hatta ucuyla. Evet bence şimdi daha iyi oldu yâr.
Kahveyi alıp Sidhart'a götürdüm.
"Bir şey koymadın değil mi?"
"Zehir koydum afiyet olsun."
"Teşekkür ederim."
Sidhart bi yudum aldıktan sonra hepsini geri püskürttü.
"Kırmızı biber öhhhhhöhhhh Ja-ja." Artarda hapşırmaya başladı.
"Sidhart! Sidhart iyi misin? Bir dakika Sidhart bey yine şaka dimi. Yemezler!"
Sidhart konuşmaya çalıştı ama haşırmaktan konuşamıyor.
"Sidhart bu sefer ciddi misin?"
Zorla evet manasında kafasını salladı.
"Ne! Are yâr ne yaptım ben. Su su! Su iç al su iç!"
Sidhart su içince kendine geldi.
"Jameela sen buna kırmızı biber mi koydun."
Kimseye bu kadar mahçup olmamıştım.
"Şey kaşığın ucuyla biraz."
"Zehir koy derken ciddi deģildim. Kırmızı toz biber benim için zehir gibidir. Alerjim var. Ya kaşınırım ya hapşırırım. Neyseki az koymuşsun hapışırma nöbetine girdim."
"Sidhart özür dilerim. Ben böyle olduğunu bilmiyordum. Yine şaka yaptın sandım gerçekten özür dilerim."
"Bazen seni anlayamıyorum Jameela nasıl bir insan bilemiyorum!"
"Sidhart gerçekten özür dilerim ben sadece sa-"
"Bana ders vermek iştemiştin dimi?"
"Hayır.... yani evet..  özür dilerim lütfen iyisin dimi?"
"Sayende pek değil!"
"Deme öyle yâr bugün ne istersen yaparım lütfen ben bilmiyordum."

Sidhart; 
İşte tam istediğim cevap. Yap bakalım Jameela bu asla katlanamam dediğin adamın bir günlük sevgilisi ol.

FİLMİN ÖYKÜSÜ 2: Film Devam EdiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin