Bu okul bitmiyor. Kaç haftadır gidiyoruz ama sanki hiç ilerleme kaydetmemişiz gibi. Kaç tane sınava girdik ve hâla girmeye devam ediyoruz. Biyoloji dışında. Çünkü biyoloji bana girdi. Kalıyorum yani anlayacağınız. Ben düşüncelere dalmışken Dilan'ın bana tuğla gibi olan kalem kutusunu atmasıyla kafam sıraya yapıştı. İlk bir saniye şok yaşadıktan sonra kafamı hızla kaldırıp "Kafan mı güzel ne yapıyorsun lan?!" diye bağırdım. Sonra kafama hızla bir tebeşir geldi. Böyle parmağım kadar olanlardan birde. Kafamı çevirdiğimde hocanın kıpkırmızı ve sinirle bakan yüzüyle karşılaştım. Aniden Dünya'nın en sevimli pandasına dönüştüm. Sevimli ve ne oldu bilmiyormuş gibi bir yüz ifadesi takınmıştım. Hoca kanmadı tabi. "Kızım hadi gel de şu soruyu yapda bakalım ne kadar dinlemişsin."
Derin bir nefes alıp tüm özgüvenimle kalktım sıradan. Soruyla biraz bakıştıktan sonra bir kaç işlem yaptım. İlginç bir şekilde doğru sonucu buldum. Hocanın dili tutuldu tabi. Tekrar özgüven patlaması yaşayarak sırama oturdum. Bu derste böyle geçti gitti. Teneffüs zili çaldığında hızla Dilan'ın yanına gittim. Yanındaki sıraya yavaşça oturdum. Gözlerimi kıstım ve fısıldadım " senin ebeni seveyim." Dilan hiç rahatını bozmadan sadece gülümsedi. O gülümseme sırıtmaya döndü. Ve bir kahkaha patlattı. Bende aynı anda kahkaha atmaya başladım. Millet bize kınayan bakışlar atıyordu ama bizim umurumuzda değildi. Gözümüzden yaş gelene kadar güldük.
₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪
Öğle teneffüsünde okulun yemekhanesine gittik ve sırada beklemeye başladık. Beklerken de dedikodu yapıyorduk. Konu dönüp dolaşıp bana geldi. Dilan "Emin misin artık psikiyatriste gitmek zorunda olmadığından? Sizde kaldığım gecede sayıkladın. Bence yine tetiklenmeye başladı. Gitsen iyi olur." yemek tepsisini alıp boş bir yere oturdum. Tepsiyi masada biraz uzağa ittirdim ve kollarımı masaya yasladım. Ellerimi birleştirip çenemin altına yerleştirdim. Dilan da karşıma oturdu ve yemeğini yemeye başladı. Ona bir bakış attıktan sonra derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım: "Artık bitti sanıyordum. En azından hafiflediğini. Ama tekrar gitmek istemiyorum. Bu duvarları kurduktan sonra tekrar yıkmak... mantıklı gelmiyor bana. O yüzden hayır. Zayıf yönümü bir daha asla göstermeyeceğim. Bu kadar." Dilan beni bir iki saniye süzdükten sonra yavaşça kafasını salladı. Arkamdan adımı seslenen birini duydum ve arkamı döndüm. Alanur, Selenay ve Tümay bize doğru geliyordu. Gülümsedim ve önüme döndüm. Yemek alıp yanımıza geldiler. Yemek yerken güzel bir sohbete dalmıştık.
₪₪₪₪₪₪₪₪₪
Okul çıkışı çantamı toplarken arka cebimdeki telefonum çalmaya başladı. Elimdekileri bırakıp cebimden telefonu çıkardım ve arayan kişiye baktım. Uzay arıyordu. Gülümsedim. Çok özlemiştim Uzay'ı. Ama okul temposu yüzünden pek fazla görüşememiştik. Telefonu açtım.
"Alo? Dilara?"
"Efendim Uzay?"
"Ben şey... belki, bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm. Tabii eğer sen uygunsan. Değilsen problem değil. Başka zaman buluşuruz. Zaten meşgul bir insansın. Çok ders çalışıyorsun. Neys-"
"Uzay nefes alsaydın ya. Buluşabiliriz tabi. Sınavlarım bitti zaten. Beni 7 de alırsın. Görüşürüz."
"Ta- tamam o zaman. Görüşürüz."
Tekrar gülümsedim. Seviyordum Uzay'ı. Diğer erkekler gibi değildi. Saçma saçma ağır ergen hareketleri yapmıyordu. Şimdilik. Dilan'a baktım ve "yanıma gel" dedim. Çantası ile yanıma geldi ve meraklı gözlerle bana baktı. "Uzay, bu akşam buluşmak istiyormuş." gözlerini kocaman açtı. "Biliyordum! Biliyordum işte! O gün geldi! Hemen eve git ve hazırlanmaya başla. Bende 1 saate yanına geleceğim tamam mı?" kafamı salladım. Beraber okuldan çıktık ve servise doğru yürüdük. Servise bir kaç adım kala bir çocuk bana çarptı. Düşmemek için koluna tutundum. Bana baktı ve gülümsedi. Elime siyah kağıda yazılmış bir not tutuşturdu. Merakla gözlerine baktım. Kulağıma "senin biricik Uzay'ından." dedi ve gitti. Kâğıdı açtım ve okumaya başladım:"Seni. Öyle uzun seviyorum ki seni
Ya yaradılışta doğmuşum
Ya ölümsüzün biriyim ben..."
Şaşkınla kağıda bakakaldım. Dilan da kağıdı okuduktan sonra cebime koydum. Bunu saklayacaktım. Servise bindiğinizde kulaklığımı taktım ve Troye Sivan- Talk me down'u dinlemeye başladım. Sesi huzur veriyordu bana. Kolumun dürtülmesiyle arakamı döndüm. Arkamdaki kız bana yine siyah bir kağıt uzattı. "Seni asla bırakmayacak Uzay'ından." gülümsedim ve kağıdı aldım. "Beynimi uyuşturuyor özlemin... " kafamı geri attım ve kıkırdadım. Yolun geri kalanını gözlerim kapalı ve mutlu geçirdim.
₪₪₪₪₪₪₪
Evin önüne geldiğimde yerde bir kutu duruyordu. Heyecanla kutuya doğru hızla adımlarla yürüdüm. Kutuyu elime aldım ve incelemeye başladım. Üstünde " Ve aşkı adı kadar sonsuz olan Uzay'ından." yazıyordu. Kutunun içinde giymem için bir elbise vardı. Ve güzeller güzeli ayakkabılar. Demek ki bu gece özel olacaktı. Benim Uzay'ım kadar özel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya Kapanı
ChickLityorum ve veto atmayı unutmayın emeğe saygı lütfen sizlere şimdiden teşekkür ediyorum