Asla ama asla bastıramadığım bi sinirle, yatağın köşesine oturdum seni seviyorum. Çünkü seni sevmediğim zamanları hatırlamıyorum. Nasıl yaşadığımı hatırlamıyorum. Seni sevmezsem o eylemin yerine hangi eylemi koymam gerekir bunu bilmiyorum.
Bıraktığın bütün anılar 105 kiloluk halter gibi 4 saniyede bi ayağıma düşüyor. İçim soğumuyor. Sanırım en kötüsü de bu, içim de dışım da soğumuyor sana. Sinirim de soğumuyor sevgim de.
Şimdi kimle paylaşıyorsun hayatını, düşünmeden duramıyor insan. Birine gerçekten içinden gelerek aşkım diyor musun acaba? Ya da ne bileyim kime alışıyorsun şuan? Sen alışınca tam alışırsın çünkü. Hazmedemiyorum. Kimin nelere kızdığını, nelere güldüğünü öğreniyorsun? 1 kere sarılmıştın bana çok güldüğümde, zaten çok uzun yıllarda 1 kere sarılmıştın içinden gele gele, ne güzel sarılmıştın.. Şimdi kimi tanımak için harcıyorsun zamanını acaba, avucunun içi gibi bildiğin birini geride bırakarak?
Sen beni sevme eyleminin yerine ne koydun çok merak ediyorum. Sen, 6 yıl önceki bir şarkıyı ilk defa dinliyormuş gibi her seferinde duygulanan adam, artık gerçekten duygulanmıyor musun aklına geldiğimde?
Yıllar sonra ilk defa çok yalnızım. Düzenini oturttuğumuz her şeyle tek başıma başa çıkamıyorum. Sana uzaktan bakıyorum ama tanıyamıyorum. Bir şeyler eksik gittiğinde yaptığım gibi bi şarkı açıp yatağın köşesine oturuyorum.
Yatağın köşesi, birine sinirlendiğinizde sizi yatıştıran ve sevginizi hatırlatan çok güzel bi şey.
Dön artık çünkü bu şarkıdan çok sıkıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresizliğin İlkbaharı
Short Storyİstenmediğim yerde hiç bu kadar uzun kalmamıştım. Tam 1 sene. Bak seni 365 gün sevdim, bi 365 gün daha severim. Hadi sende beni bi 6 saat sev de seneyi tamamlayalım. Sevdi ama sevmemiş gibi sevdi. Sevmese de olurmuş gibi sevdi. Seviyorum diyip sevme...