Uslanmayan Lara

105 3 0
                                    

    Multide Caner'in çektiği poz var😍😘😍😘😳😚
    İyi okumalar😘😍😘😍 -23az00

      "Seni seviyorum"

      Nefes almayı unuttuğum zamanda sadece Burak'a bakıyordum.  Şaşkınlıkla,  kabul edememek arasında kafamı iki yana salladım.  İki yanağıma da avuçlarını koydu.  Beni kendine çekip alnını alnıma yasladı.
   
     "İnan bana.İnan!  lütfen...  Lütfen... " fısıldayarak konuşurken kalbimin pat pat seslerini duyması an meselesiydi. Heyecandan dilim damağım kurumuştu.

    "İnanmıyorum.  Bunların hepsi oyun. " kapattığı gözlerini açıp bana baktı. Kafasını benden biraz uzaklaştırdı.  Ama benden ayrılmadı.  Elleri hala yanağımdaydı.

       "Böyle bir konuda yalan söyler miyim ben?  Söyleyecek olsam ilk günden derdim. "

       Cidden bunu daha önce de kullanıp beni kendine daha fazla da bağlaya bilirdi ki ben kesinlikle böyle bir şeyi duyduktan sonra ona kesinlikle sonsuzluk kadar güvenirdim.
   Ne olursa olsun onun suçlu olmamasını istiyordum  ve bunu ispatlamasını istiyordum ama işte?

    "İnanmıyorum. " sessizce fısıldadıktan sonra kafamı çekecekken beni kendine çekip öptü. Öptü!  Hemde Dudaktan!  Öptü... Hala dudağımı bırakmayıp öpmeye devam ederken bende ellerimi onun yanağına koydum. 

     Oturduğum yerde dikleşip ona yaklaşarak öpüşüne karşılık verdim...  Benden ayrıldığında gülümsüyordu.

     "Daha önce niye öpmedim diye şu anda kendime sövüyorum. Bu dudaklar.. " dudaklarıma bakıp yutkundu.  Uzanıp tekrar kısa bir öpücük bırakıp koltuğuna oturdu. "bırakılacak gibi değil. " yüzümdeki gülümseme kesinlikle ama kesinlikle benim kontrolünde olan bir şey değildi. 

     İnsan mutlu olunca yüzü gülerdi ve şu anda ben tarif edilemeyecek kadar mutluydum.  Ve şu anda ona inanıyordum. Hem böyle birine insan nasıl inanmaz ki! Sadece salakça kuruntu yapıyordum . Ben onu tanıyordum. Aylarım onun oyunlarıyla bile olsa onunla geçti. Benimle vakit geçirdi. Onunla çok güzel olmasada bir sürü vaktimiz oldu. Sadece beni evden alıp eve bırakırken bile onunla vakit geçiriyorduk ve ben daha onu merdivende gördüğüm ilk andan itibaren inceliyordum. Bunu şimdiye kadar kendime dahi itiraf etmezken şu anda bazı şeyler bende de yerine oturuyordu. Şu anda yalan söylemiyordu. Yalan söylese sağ ayağını ritmik bir şekilde sallardı. Evet , bir iki kez yalanını yakalamış dahi olsam şu anda tüm gerçekliğiyle karşımdaydı...

    Benim yüzümdeki gülümsemeden onun yüzündede vardı ve ikimizde uzun bir süre konuşmadan birbirimize bakmıştık.  Bu sürede onun ne düşündüğünü bilmesemde ben sadece 'neden daha önce öpüşmediğimizi' düşünüyordum. Ve bir cevap bulamamıştım.  Bulduğum tek şey,  buna vaktimizin olmamasıydı.  Ki bu da cevaptan sayılıyorsa! Beni bir yolunu bulup öpede bilirdi!  Aklımdaki düşünceler onun gözlerinin dudağıma kaymasıyla tekrar öpüşmeye giderken o dudaklarıma bakarak konuştu.
       "İnandın  mı? " o dudağımı izlerken konuşmadan önce istemsiz yaladım. "hı hı" doğru düzgün cevap bile veremezken o inandığımı anlayıp tekrar bana yaklaştı.

     " Güzel,  çünkü ben seni biraz daha öpeceğim. "

   Burak'a gerçekten de inanıyordum çünkü...  Aslında çünküsü yoktu ya!  Şu an da aptallıkta yapıyor olsam sevdiğim insanın beni sevdiğini söylemesinin ve öpmesinin keyfini çıkartıyordum. Ki bence iki günlük ömrümde,  benim için tam oturdu bence bu,  önemli olan nasıl hissettiğimdi.  Ve ben şu anda hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum.
  
      "Hani sana bir şey dedim ya, sen de demiyecek misin? " sordu soruyo beni öperken kesilen nefesim yüzünden bir süre anlayamadım.
      "Ne dedin ki?" yanağımı baş parmağıyla oynarken yüzümü inceliyordu. Eli durdu ve sonra elini yüzümden çekti.
      " Neyse ya. " birden bozulmasıyla benim şartel düştü.  Bana 'seni seviyorum 'demişti ve benden de aynısını duymak istiyordu. Söyleme fikri bile beni heyecanlandırıp utandırırken şimdi söylemeye hazır olmadığımı fark ettim. Hem bu da hemen söylenen bir şeymiydi canım? Öyle söyle deyince söylendiği nerde görülmüş?
      Bende bir tuhaftım. Beni öptüğünde utanmayıp 'neden daha önce öpmemiş bu beni' diye düşünüyordum. Ama laf ona  'onu sevdiğimi' söylemeye gelince utanıyordum. Derin bir nefes aldım. En iyisi anlamamışlığa vurmaktı.
    "Ne oldu şimdi?" "Bir şey olmadı." bir süre anlatmasını bekledim. Ardından vazgeçtim. Zaten o dese bile ben ona  şu anda itirafımı yapacak modda değildim. Günlerdir küs olduğum sevgilimi, eskisinden de kuvvetli bir şekilde tekrardan hayatıma almamın sevincini yaşıyordum. "Artık gidelim mi?" Lara'ya olan sözümü hatırlayınca mecbur konuşmuştum. Yoksa bu sessizliği koruyup Burak'ın bana bakan gözlerine dalmayı bende isterdim. "Tamam." gözlerini benden ayırmadan cevap verdi, daha sonra önüne dönerek arabayı çalıştırdı.
  

          

      Sinemada bizimkileri ararken kapı kenarına oturan bizimkiler,bizi hemen fark ettiler. Lara'nın bana ve Burak'a ayırdığı yere  oturduk ve filme bakmaya başladık. Film başlayalı yirmi dakika oluyormuş ve biz kaçırmıştık. Lara hiç konuşmadan dururken birden kafasını omzuma koydu.

       "Barışmanıza sevindim, aşık ablam."

       "Kapa çeneni Lara!"

      Muhtemelen Lara'nın dediğini duyan diğer yanımdaki Burak gülerken benim dediğimi duymasıyla gülmeyi kesmişti. Sanki onu sevmiyormuşum gibi görünmeme rağmen ona onu sevdiğimi hissettirdiğimi düşündüğümden boş verdim. On dakika sonra hiç bir şey anlamadığım filmden Lara hepimizi çıkarttırmıştı.

     "Niye çıktık ya? Film iyiydi." diyen Su'yun sorusunun cevabını merakla bekledim.

     "Ablamla film izledim mi? izledim! Sonuna kadar bitmek zorunda diye bir madde yok! Hadi şimdi dışarı" büyük sinema salonu binasından elimden tutarak çekiştirirken diğer elindede  listesinin olduğu dosya vardı. Herkesden önce dışarı ben ve elimi çekiştiren Lara çıkmıştı.

      "Şimdi kitapçıya gideceğiz." 

      "Ne alaka ya?"

     Caner filmin yarım kalmasına bozulmuştu. O filme ara veriyorlar diye bile sinirlenen biriydi ve onun bu haline gülmeden edemedim. Bana baktı. "Sevdiceğinle barışınca böyle gülersin tabi!" diyerek imayla konuşunca gülmem  bitti. Kafamı başka tarafa çevirirken diğerlerinin gülmeleri arttı. Burak'a özellikle bakmamaya çalıştım. Kim bilir yüzünde nasıl bir ifade vardı?

    "Ablacım , ne yapıcaz şimdi kitapçı da?"

    "Senin okuduğun kitapları okuyup kitap hakkında tartışacağız." geleceğe dair planlar yapmasını istemesemde kafamla onayladım. Diğerlerine dönüp ,
     "Siz durun biz geliyoruz şimdi." dedi ve benim koluma girdi. Birlikte karşı tarafa geçip bir iki dükkana girdik. İlginç bir yerdi burası, bir dükkanın içinden geçip farklı bir sokağa çıkıyorduk.

     "Bakıyorum da pek bir mutlusun, hayırdır ne yaptı romantik eniştecim?" alayla güldüm.

    "Burak mı romantik? Hiç sanmıyorum. Daha bir numarasını görmedim." cidden de hiç bir romantikliğini görmemiştim. Bana arabanın içinde seni seviyorum demişti. İlk defa arabada öpmüştü. Hadi bugün olanları geçeyim, ilk tanışmamız bile romantik değildi. Merdivende olmuştu. Yani araba ve merdivenler ne kadar romantik olursa.. Ah! Burak mı romantikmiş?

     "Valla ilişkinizin detaylarını bilmem ama adam sana bakarken bile 'gel evlenelim' diyor." yürürken söylediği şey yüzünden ayağım kaldırım taşına takıldı ve omzumu duvara çarptım. Evlenmek mi?

     "Saçmalama. Hem daha ne kadar var, bizi bekliyorlar."  bana dönüp güldü.

    "Tamam ablacım, eniştemi bende bekletmek istemem."  ben gözlerimi kocaman açıp ,söylediğim şeyden bunu nasıl çıkarttığını soracakken onun bir mağazaya girmesiyle bende girdim.

      Direk sweatshirtlere gitti ve üzerinde rengarenk kalplerin olduğu siyah bir tanesini eline aldı. Eliyle bir yeri gösterdi. "Şurdan bir kot versene, abla" bana abla demesine hala alışamasamda hoşuma gidiyordu. Gösterdiği yere gidip siyah bir tane kotu bedenine bakıp aldım. Ben yanına gittiğimde havaya kaldırdığı patates kızartmalı mavi tshirte bakıyordu. Onu da diğer siyah tshirtün oraya koydu. Çok hızlı bir şekilde bir sürü şey aldı. Ardından bunları kucağına alıp koşturarak kasaya gitti. Ben ne olduğunu anlamadan elleri poşetlerle dolu bir şekilde geri geldi. Başıyla bana kapıyı gösterdi.

KarmAŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin