[Müziği başlatın dediğimde başlatırsanız ve yavaş okursanız (tadını çıkara çıkara) güzel oluyor.]
Derin bir nefes aldı, dört adım geriye gitti, cama doğru koşmaya başladı, başını bacaklarının arasına kapatarak cama doğru fırladı, camın kırılmasıyla dizlerindeki o sızı yine başladı, serumun gücü gidiyordu, dayanmak zorundaydı, dayanacaktı, bir görev daha bitmişti. Otobanın ortasına doğru düşmeye devam ederken, sağ bileğindeki kurşun desenli bir parçasını çıkarıp kemerinden çıkardığı başka bir parça taktı, elini halatı atmak istediği yere doğru uzattı, yumruk yaptı. Bileğinden çıkan halat, otoyol yanındaki ışık direğine dolandı. Hızlı bir şekilde düşmesine rağmen bir balerin edasıyla yere dokundu.
Etrafa bakındı, yukarıdan inip otoyol ortasında duran Black Widow dikkati üzerine toplamıştı, bir kız çocuk bağırdı, üzerinde karadul sembolü vardı,
"Hey! Baba baksana! Black Widow orada!".
"Widow mu nerede?".
"Vay canına televizyondan daha güzel duruyor.".
"Duruşuna bak ne kadar da asil!".
Widow'un ise aklından geçirdiği bir tek cümle vardı,
""Yine geç kaldı!""
Uzaktan gelen ışık ve yüksek motor sesi düşüncelerini böldü, motor saniyeler içinde kalabalıktan kurtulup Black Widow'un yanına geldi,
"Naber kızıl?". Yüzünde sinsi ama sevimli bir sırıtma vardı. Widow Buck'ın arkasına oturdu,
"Çok konuşma asker!".
"Hey geç kaldım diye mi kızdın?".
"Hadi!". Buck hızlı sürerdi... Ve sert. Ama yol vermeyi de bilirdi, Natasha acımazdı, nerede duracağını bilemeden kaptırırdı kendini, arkada olduğu zaman çok sıkı tutunurdu sanki düşmeye korkuyormuşçasına... Hayır, hayır, yalnız düşmekten korkuyormuşçasına.
Birkaç dakika içinde ara sokaktaki pansiyona varmışlardı bile. Pencereden girdiler, Nat bilekliklerini çıkardı, Buck da gözünün altında ve üstünde morluklar bırakan maskesini.
[Şarkıyı başlatabilirsiniz.]
Buck, Natasha'nın arkasından dolandı, boynunu öptü, kokusunu içine çekti,
"Özlemişim.".
"Bunu mu?".
"Kokunu, ses tonunu.". Nat uzaklaştı,
"Olmaz... Yapamam.".
"Hadi ama. Uslu durabilirim.".
Buck, Nat'ın önündeki fermuarı beline kadar indirmişti, yanaştı, metal kolu Natasha'nın sırtında soğuk bir dansa başladı, Nat, ellerini Bucky'nin yeleğine doğru götürdü, arkasındaki fermuarı buldu, yavaşça açtı, üşüyordu, kolu çok soğuktu. Buck Natasha'yı öpmeye başladı, tutkulu bir şekilde, yavaşça ama kontrolsüz. O odada artık Winter Soldier ve Black Widow yoktu, sadece Nat ve Buck ve onların ateşli ve kontrolsüz dünyası yataktaydı. Yavaş ama acımasız, soğuk ama sessiz.
İşleri bitmişti. Bu kadardı, daha fazlası olamazdı zaten. Natasha yattı, gözünü kapattı, Bucky arkasından sarıldı,
"Neyden korkuyorsun Kızıl?". Nat Buck'a döndü,
"Kendini bağlama Asker. İşimiz bitti, sen de işimiz bittikten sonra buradan herkes gibi gideceksin.". Bucky sırıttı, arkasını döndü ve uyumaya çalıştı, Natasha o sırada ona veremediği cevabını düşünüyordu,
""Korkuyorum, bağ kurmaktan korkuyorum.".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[RedRoom] Black Widow
General FictionElini yavaşça boynuna koydu adamın, üzerindeki kırmızı elbise bedenini tıpkı bir deri gibi sarıyordu. Odada kimse yoktu, adam rahatlamıştı, kadın eğildi, "Onlar seni ölü istiyor.". Tek hamlede adamı öldürdü, kırmızı elbisesi o kadar da cazip gelmiy...