(Helen)
Kapıdan içeriye girince salondaki sesleri duymuştum. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Montumu çıkarttıktan sonra yavaş adımlarla salona gitmiştim. Koridorda yürürken kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Atmayan kalbim ailemi göreceği için heyecan yapmıştı. Kendimi sakinleştirmekle uğraştığım için bir anda salona varmamak adına yavaş adımlarımı bile yavaşlatmıştım. Miles dönüp bana bakma gereği duymuştu koridorda iken. Bu kadar yavaş bir hızda ne yapmaya çalıştığımı anlamak istiyordu herhalde.
Oradaydılar. Babam ve abilerim beni görünce ayağa kalkmıştı. Yanıma gelen ilk kişi Henry olmuştu. Sıkıca sarılmıştı bana. Ben de ona sarılmıştım.
Onları özlemiştim. Onlara sarıldığım zaman kokularını içime çekmiştim. Bu bana huzur veriyordu. Yaşadığım acıları bir süreliğine unutturuyordu. İnsanoğlu bu yüzden sevdikleri ile beraber vakit geçirmeli. Bu şekilde iyi ve kötü bütün olayların üstesinden gelinir. Yoksa içinde hissettiğin yalnızlık ve çaresizlik duygusu içini kemirir ve en sonunda kafayı yemiş olursun.
Bütün gece oturup konuşmuştuk. İstesem de istemesem de annemin konusu açılmıştı. Haberim olduğunu söylemiştim. Yanlarında dik durmuştum. Üzgün olduğumu gösteremezdim. En güçlü halimi görmelilerdi.
Herkes bir şeyler konuşmuştu bu akşam. Ben ise susup onları izlemeyi tercih etmiştim. Benim fikrim sorulduğu zaman kısa ve net konuşmuştum ama tercihim onları izlemek olmuştu. Karen'ın dediklerini uyguluyordum. Herkesin her anını izleyip beynime kazıyordum.
Saat gece yarısını geçmiş bire geliyordu. Odama gidip yatağıma oturmuştum. Günün analizini yapmıştım. Kendi beynimde kasırgalar estirirken odama Sophie gelmişti.
"Yalnız kalma süren doldu mu?" diye sormuştu kapının aralığından bakarak.
Gülerek kafamı sallayıp elimle içeriye gelmesini işaret etmiştim. Yatakta karşıma oturup gözlerime bakmıştı.
"Hel, bu akşam aşağıda oturan herkes senin iyiliğin için bir şeyler yapıyor. O gördüğün cadıyı kilometrelerce uzakta bir şehirden getirdiler.O kadını bulmaları aylarını kaldı. Audrey'de arkadaşlarının hatırına evini bırakıp buraya taşındı. Kaç aydır burada kaldığını hesaplayamıyorum bile. Belki de bir yılı geçmiştir.
Benim demek istediğim, sakın kendinden vazgeçme. Biz senin için buradayız. Sana bir şeyler olduğu zaman koşarak gelecek olanlar biziz. Evdeki melezlere ısınmaya bak. Kendini bir köşeye atıp sessizce oturma. Bugün ki sen, sen değildi. Sanki başka birisiydi."
"Bak, evdeki durumdan şikayetçi değilim. Ömrümde görmediğim kadar bir melezi tek çatı altında gördüm. Ben onları tanımıyor olmama rağmen onlar beni en başından beri tanıyor. Bunun için çok müteşekkirim ama benim içinde empati kurulsun istiyorum. Ben daha yeni uyandım Sop. Zamana ihtiyacım var. Kendimi toparlayamadan etrafa mavi boncuk dağıtamam. Ne olursun sen de beni anla."
"Oh Hel!" diyerek sarılmıştı bana. "Elbette seni anlıyorum. Ben seni daima anlıyorum. Ve daima yanındayım. Yakın arkadaşlar bunun için vardır, değil mi?"
...
Harika bir uyku çektiğime yemin edebilirdim. Aylar sonra yatakta bacaklarımı ve kollarımı açarak yatmak büyük bir zevk veriyordu. Ama uzun süreli bir dürtülme ile uyanmıştım. Başımda dikilen kişi Kellan'dı.
"Kellan?"
Gülümseyerek,
"Kalk hadi!" demişti. "Yapacak çok işimiz var."
Dışarı çıkacağımızı söyleyince hızlıca giyinmişim. Arabaya binip yola çıkmıştık. Evden o kadar hızlı çıkmıştık ki saatte bakmaya fırsat bulamamıştım. Ama yoldayken güneşin doğduğunu görmem saati tahmin etmemi sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK DÜNYALAR SERİSİ 1 ( Vampir Kardeşlerin Düşmanlığı)
VampireHelen on altı yaşında bir genç kızdı. Sıradan bir okulda, sıradan arkadaşları ve sıradan bir sevgilisi vardı. Yoksa o öyle mi sanıyordu? Gerçekler gün ışığına çıkar. Helen dostunu ve düşmanını öğrenir. Ablası Heidi'nin onu öldürmek istediğini öğ...