2. BÖLÜM - Zihnimde Çatışmalar Yaratan Adam

64.4K 4K 1.6K
                                    

Ona yıllarca komşuluk ettiğimi, ona iki senedir derin bir sevgiyle bağlı olduğumu bilmiyordu. Bana dair hiçbir şey bilmeyen bu adam, ne de güzel incitiyordu. Sonra yüzüne bir kez bakıyordum, her şey geçiveriyordu!

"Aşağı yukarı iki senedir bu sokaktayım. Buradan birkaç metre ileride bir apartmanda oturuyorum."

Kasım soğuğunun kuruttuğu dudaklarını, hafifçe birbirine bastırıp başını yukarı aşağı salladı. Birkaç saniyelik sessiz bekleyişin ardından cevap verdi.

''Sizi buralarda hiç görmemiştim.'' 

Görmüştü. Hem de ne çok görmüştü! Ah, bir de gördüğünün bilincinde olabilseydi keşke.

Bu kez kararlı ve daha cesurdum. Bir şekilde onunla konuşmaya devam edecek ve geçmişte de onun çevresinde var olduğumu bir nebze olsun anlaması için uğraşacaktım.

''Aslında... İki üç günde bir uğrayıp sizden kitap satın alıyorum.'' 

Tarık'ın, biraz kalın dağınık kaşları usulca yukarıya kalktı. Güzel gözleri, yerdeki tek bir noktaya odaklanmıştı ve oturduğundan beri aynı noktayı seyrediyordu. Bir an olsun bakışlarını yüzüme çevirmedi.

''Öyle mi? Hatırlamıyorum, kusuruma bakmayın.''

''Sanırım çoğu zaman dalgınsınız.''

''Sayılır..." deyip omuz silkti.

"Bir şeyle uğraşırken aklım tamamen bambaşka yerlere gidiyor. Dükkana geldiğiniz onca zaman, muhtemelen dalgındım. Tekrar özür dilerim." deyip cebinden bir sigara paketi çıkardı. İçinden bir dal alıp dolgun dudakları arasına yerleştirdi. Tam çakmağı çakacakken bir anlığına durdu ve ilk kez yüzüme baktı. Sigarayı usulca dudaklarından çekip bana gösterdi ve ''İçebilir miyim?'' diye sordu.

''Dilediğiniz gibi... Dükkan sizin." deyip gülümsedim. Başını bir kez hafifçe aşağıya indirip kaldırdı ve sigarayı ait olduğu yere geri yerleştirdi. Hayatımda, Tarık'ın dudakları ve bu sigara kadar birbirine yakışan iki şey daha görmemiştim.

Tarık, sigarasından bir nefes çekti ve çenesini yavaşça kaldırıp dumanını havaya doğru üfledi. İnsanı hipnotize edercesine ağır ağır süzülen dumanı pür dikkat izlerken, bir soru yöneltmişti:

''Sormayı unuttum ama siz de içer misiniz?'' Bakışlarımı dumandan ayırıp ona çevirdiğimde, elindeki sigara paketi dikkatimi çekmişti. Bir müddet sigara bana baktı, ben sigaraya baktım. Başımı iki yana salladım.

''Kullanmıyorum, teşekkür ederim.''

Aniden, "Neden?" diye sorunca bir anlığına afallamıştım. Şaşkınlığımı gizleyemeden "Ne neden?" diye geri bir soru yönelttim.

''Sigara... Neden kullanmıyorsunuz?''

Hayatımda aldığım en sıra dışı soru, bu olmalıydı. Henüz birkaç saat önce Tarık'la yapabileceğim olası bir konuşmanın hayalini kurarken, şimdi onun garip sorularına maruz kalmak, içimde fütursuzca gülme isteği uyandırmıştı. Yukarı kıvrılmak isteyen dudaklarımı zorlukla zapt ederek cevapladım.

''Kendimi, göz göre göre zehirlemek istemediğimden sanırım.'' 

Bir nefes daha alıp bırakırken, bitmeye yüz tutmuş sigarasını iki parmağının arasında tutup göz hizasına kaldırdı. Gözlerini kısıp bir süre düşünceli bir şekilde izledi.

''Sizin hiç derdiniz yok mudur?'' dedi düşünceli bir halde.

"Elbette var!" dedim kekeleyerek. En büyük derdim, kendisiydi ve bunu bilmiyordu. Ona, bir an olsun ayrılmadığı iç dünyasına ulaşamamak, dertti.

ÇİRKİN ADAMIN ÜTOPYASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin