"Vay canına, sende ne cevherler varmış be!" Tedirgin bir şekilde arkama döndüm hala sakince alkışlamaya devam eden Koray'a baktım.
"Ee hadi devam et, bu yetmedi bir şarkı daha istiyorum."
Hala hiçbir şey demeden telefon kulağımda ona bakıyordum.
"Ee, kapatmamı ister misin Sare?" Telefondan gelen sese karşılık telefonu kapatıp kulağımdan indirdim.
"Siz rahatınızı bozmasaydınız, ben bir şarkı daha dinleyip gidecektim." Bu ne pişkinlikti böyle? Beni izinsizce dinlediği için özür dilemek yerine bir de sırıtarak dalga mı geçiyordu? Sinirle ağzımı açtım ama ne diyeceğimi bilemediğimden tekrar kapattım.
"O kadar övdüm seni, teşekkür etmek yerine neden öylece bakıyorsun?" Sırıtışı yüzünde büyürken aramızdaki birkaç adımı kapatmak için yavaş adımlarla ona yaklaştım. Bir adım kala durup yüzüne baktım. Boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırmam gerekmişti.
"Sen..." dedim. "Sen ne hakla beni dinlersin?"
"İzin mi almam gerekiyordu?"
"Evet izin alman gerekiyordu görgü kurallarından yoksun aptal!"
"Hey hey, sakin ol. Sadece şarkı söyledin ve dinledim. Hem telefondaki adam da duymadı mı sesini? Ne farkı var?"
"O kadar basit değil işte! O şarkı telefondakine özeldi ve başka kimse duymamalıydı. Ama sen habersizce gelip beni dinledin ve ardından pişkin pişkin alay ettin ukala pislik! Ayrıca telefondakinin adam olduğunu da nereden çıkardın?"
"Sağırsın sanırım, telefonun sesini sonuna kadar açmışsın, beş metre uzaktan duyuluyordu. Kim o telefonda konuştuğun adam?"
"Bir de hesap mı soruyorsun? Kim olduğu seni hiç ilgilendirmez!"
"Ona özel şarkı söylediğine göre senin içim değerli olmalı."
"Biliyor musun, henüz o adamın ne adını ne yaşını ne de yaşadığı şehri bilmiyorum ama senden çok daha değerli çünkü o adam gibi konuşuyor, sense ukalalıktan başka bir şey bilmeyen salağın tekisin! Artık benimle uğraşmayı kes ve etrafında pervane olan kızlara yönel!"
Tüm kinimi kustuktan sonra uzaklaşacakken söylediği sözler beni olduğum yere sabitledi.
"Annen ve babanı sorduğum için üzgünüm, bilseydim sormazdım. Seni üzmüş olmalıyım."
Konuşmanın tamamını dinlemiş miydi? Sinirle gözlerimi sıkıca kapayıp birkaç saniye bekledikten sonra yüzüne bakmadan konuştum.
"Bak, amacın ne bilmiyorum ama benden uzak dur. Hayatım zaten berbat, sen eksik ol. Annem ve babam hakkında umarım kimseden bir şey duymam. Bu arada beni üzecek veya başka bir şey hissettirecek kadarda önemsemiyorum seni."
Hızla yanından uzaklaşıp koşarak lavaboya gittim ve tuvaletlerden birine girip kapıyı kilitledim. Klozetin kapağını kapatım üstüne oturduktan sonra dizlerimi kendime çektiğimde gözyaşlarım gözlerime daha fazla tutunamayıp birer birer döküldü yanaklarımdan aşağı. Ben bıkmıştım, hayatımın sıkıcılığından, çevremdeki herkesin hayatıma sıçmasından, yalnızlıktan, iyi bir dost bulamamaktan bıkmıştım. Mutlu olmayı beklediğimde gelmiyordu, peki peşinden gittiğimde neden kaçıyordu? Neden hiç mutlulukla biraraya gelememiştik?
*
Günler geçmek bilmiyordu, derste anlatılanları duyuyordum, ama dinlemiyordum, anlamıyordum. Yavaş yavaş dibe çekiliyordum. Hayatımda çok fazla kötü olay yoktu aslında. Annem öldü, babam öldü, üvey abim ve üvey annem var. Bütün dostlarımdan kazık yedim ve hiçbir zaman gerçek bir dostum olmadı. Hayatımdaki kötü olaylar bunlardan ibaretti. Peki ya iyi olaylar? Yaşadığım iyi şeyler nelerdi? Bazı insanlar bunu nankörlük olarak görebilirler, çünkü birçok insanın sahip olmadığı şeylere sahibim aslında, bir ev, istediğim kadar yemek, para, kıyafet... Böyle bakınca her şeyim var gibi görünüyor. Ama bir de benim açımdan bakalım; üveylerle kalınan bir ev, işkence gibi. Yemek zaten pek fazla yemiyorum. Yaşamama yetecek kadar yiyorum ve ara sıra kafamı dağıtmak için bir şeyler yiyip içiyorum, olmamaları benim için bir şeyi değiştirmez. Üveylerden gelen para, harcadığımda burnumdan getiriyorlar. Mirası alacağım ev için saklıyorum o yüzden onu kullanamam. Bir tek kıyafet var dilediğimce giyebildiğim. Ayda yılda bir alışverişe çıkıp birkaç parça kıyafet alıp ayı onunla geçiriyorum, alışverişi sevmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Önce Senden Sonra
Teen FictionKapak yapımı: @sudezey "Gözlerin... Aynı benim gibi, arafın ta kendisi..." "Gülüşün... Aynı hayal gibi. Hayalim gibi. Çok güzel ve bir o kadar ulaşılmaz..." "Ulaşmak senin elinde. Bırakma beni." "Nasıl bırakırım seni? Seni bıraksam bile gülüşünü bır...