Sırtım pencereye dönük olduğu için bedenimde ki sıcaklıkla uyandım.Yaz ayı olduğu için hava oldukça sıcaktı.Odamın için penceremden gelen güneşle aydınlanmıştı.Sırt üstü yatıp biraz tavanı izledim.Ben en çok sonbaharı severdim.Ne çok sıcak olur ne de çok soğuk.Yağmurda ıslanmayı da severdim mesela.Yağmur yağdıktan sonra ki toprak kokusunu hiç bir şeyle değişmezdim.Küçüklüğümden belli hep yağmur yağdığı zaman dışarı çıkar kollarımı açıp gökyüzüne bakarmışım.Tabi ki hala yağmur yağdığı zaman dışarı çıkar yürürdüm biraz.Ve bütün haftanın yorgunluğunu alırdı yağmur.
Yataktan kalkıp hemen ılık bir duşa girdim.Duştan çıkıp üstümü değiştirmeden yatağımı topladım.Evet belki evde çalışanlarımız olabilirdi ama ben her zaman kendi odamı,eşyalarımı kendim toplardım.Titizdim biraz.Yani tamam biraz değil titizdim.Ama bundan asla şikayetçi değildim.Yatağımı toplayıp dolabımın kapağını açtığım zaman odamın kapısı açıldı.Makbuş gelmişti.Makbuş ben küçüklüğümden belli yanımızda çalışıyordu.Bir nevi bakıcım diyebiliriz.Pardon bakıcımız.Bir de kız kardeşim var.Melis.Benden 3 yaş küçük.
-Günaydın.dedim gülümseyip.
-Günaydın canım.Odan yine toparlanmış.Keşke bu huyun biraz da Melis de olsa.
Gülüp askıdan mavi ve sarı elbisemi çıkartıp üzerime tuttum.
-Hangisi?
-Sarı.
-Tamamdır.değip tekrar banyoya gittim.Ben üstümü giyerken kapıya yaklaşıp.
-Selimle mi buluşacaksın?
-Evet.
Biraz sessizlik oldu.Elbiseyi giyip banyodan çıktım.Saçlarımı yaparken gözüm sana kaydı.
-Makbuş.
-Efendim.
-Neden Selimi sevmiyorsun?
Dediğime biraz sessiz kalıp sonradan lafa girdin.
-Kızım bak belki her gün bunları sana diyorum ama bu çocuk seni üzecek.
Bir şey demedim.Selimi cidden sevmiyordu.
-Selimle artık sevgili değiliz biliyorsun demi.Nişanlandık.
Evet.Selim artık sadece sevgilim değildi.20 yaşında nişanlanmıştık.3 senedir de nişanlıydık.Ve bu zamana kadar hiç bir şey olmamıştı.Tabi arada sırada atıştığımız olmuştu ama hemen barışıyorduk.
-Evet biliyorum.
-Neyse.Ben çıkayım.
-Kahvaltı yapmayacak mısın?
-Bir şeyler atıştırabilirim.
Mutfağa indiğimizde Melis telefonla biriyle konuşuyordu.Bizi görünce hemen kapattı telefonu.
-Günaydın.
-Günaydın dedim gülümseyip.
-Babamlar yine erkenden gitmiş.
-Biliyorum evet.
Babam ve annem sık sık iş sehatine çıkıyorlardı.Tabi ki çok özlüyorduk onları ama yapacak bir şeyimizde yoktu.Ben kendi muanemi açıp biraz oyalanıyordum yine.Bu arada ne muanesi diye sorarsanız ben psikologum.Babam işimde uzmanlaşmamı istiyordu.İngiltereye gidip mastır yapmam gerekiyordu bunun için.Ama ben ailemden ve Selimden asla ayrılmazdım.
Ağzıma bir salatalık atıp çiğnerken:
-Sen muananeye mi gidiyorsun.
-Evet ama ilk Selimlere gidicem.
Böyle dediğim zaman Melisin yüzü asıldı ama hemen toparlandı geri.Tabi benim gözümden kaçmadı bu.
-Peki.Bende dışarı çıkıyorum.Selam söylersin Selime.
Yanımdan geçerken:
-Selim abi diye düzelttim.
Aramızda 3 yaş vardı ve ben Selim abi demesini istiyordum.Bu konularda fazlasıyla dikkatliydim.
Bir an durup:
-Selim abi diye mırıldandı.
-Neyse ben çıkıyorum değim Makbuşu ve Melisi arkamda bırakıp arabama gittim.Yol boyunca bunu düşündüm.Neden böyle davranmıştı ki.Bu konu morelimi bozmuştu.Selimin de dikkatini çekmiş olacak ki belimden tutup beni kendine çekti.
-Neyin var sevgilim.
-Hiç.Dalmışım öyle.
-Boşuna dalmazsın sen.Söyle bakalım.
-Melis.
Melis dediğim zaman eli biraz gevşedi.
Sabah ki olayı anlatınca sadece yere baktı.İkimizde sessiz kaldık.
-Kıskanıyor bence.
-Hı?
-Melis seni kıskanıyor diyorum.
-Beni niye kıskansın?
-Benden.Çünkü benimle daha çok vakit geçiriyorsun.Melis de sana çok düşkün.Aynı senin ona oluğun gibi.
-Olabilir.
-Evet olabilir.Psikolog olan sensin.Bence Melis senden bir randevu alsın.dediğine gülüp beni iyicene kendine çekti Selim.Gamzelerimi öpüp:
-Gülünce o yanağındaki gamzelere bayılıyorum.
Bir süre öpüştük.Tabi Selimin eli elbisemin altına gidince hemen elinden kurtulup banyoya kaçtım.
-Yüzümü yıkamam lazım.
Ben yüzümü yıkarken kapıya yaslanmış beni izliyordun.
-Hep en güzel yerinde gidiyorsun.Gözümden kaçmadı değil.
-Hastalarım beni bekliyor. değip gülümsedim.
-Bak ya.Hem hastaların seni bekliyor diye koşa koşa gidiyorsun.Hemde gülüp gamzelerini gösterip beni daha çok istekte bulunduruyorsun.
Yüzümü kurulayıp dudaklarını öptüm.Ve sonra koşarak evden çıktım.Yoksa Selim durmayacaktı.
Muayene geldiğim zaman sekreterim Buse bugün ki hastalarının dosyalarını getirdi.
-İlk bir kahve içmezsem bu güne başlayamam değip kendime kahve aldım.
Kahvemi yudumlarken kapı çalındı.
-Gir.
-Şura Hanım.Kadriye Hanım geldi.
-Al içeri canım.
Günün gerisinde hep hastalarımla ilgilendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gamzemin Sahibi
RomanceHayatım boyunca yaptığım en büyük hataydı belkide birine kendimden çok değer vermek.Evet.Ben gerçekten birine değer verip güvenen kız hayatının en güzel zamanlarında gördüğüm manzarayla hayatımın darmadağın olduğu kızım.Aldatılmak o kadar kötü bir d...