16- ÖPÜCÜK

12.2K 775 237
                                    

Media: Bekir♥

Yazarın Ağzından Devam

Bekir iki gündür günlüğünü arıyordu fakat sanki yer yarılmış içine girmişti, hiçbir yerde yoktu. Gediz'in bomba olayından sonra o gün kapıyı çarpıp gitmişti ve iki gündür de ne gelip kendini açıklıyordu ne de Meltem'den af diliyordu. Resmen kayıplara karışmıştı. O günden sonra Meltem, Duygu'da kalmıştı ve asla evden çıkmamışlardı.

"Furkan, siyah defter gördün mü odamda hiç?" Bekir, çıldırmak üzereydi. Eğer onu biri okursa mahvolurdu bu ihtimali düşünmek bile korkutucuydu. Furkan ise telefonunda ki oyundan kafasını kaldırıp sinirle Bekir'e baktı. İki gündür günlüğün kendisinde olduğunu söylemiyordu. Ama artık Bekir'in evin içinde koşuşturup durmadan günlüğü aramasından sıkılmıştı. 

"Evet gördüm." Bekir şaşkınlıkla gözlerini açtı. İçinden 'umarım okumamıştır' diye düşünürken konuştu. "İçine baktın mı?" 

"Hayır." Rahatlamış bir tavırla Bekir elini uzattı. Gözleri ile Furkan'a kitabı vermesini işaret ederken Furkan ayağa çoktan kalkmıştı bile. "Eğer Duygu'ya sırılsıklam aşık olduğunu öğrenmemden korktuysan merak etme, okumadım." Furkan, Bekir'i sinir eden bir ifade ile bakarken oldukça gıcık görünüyordu.En azından sadece şuanlık Bekir için.

"Sen benim günlüğü mü nasıl okursun?" Bekir sinirden şuan daha kötü şeyler yapabilirdi. "Dua en en yakınımsın yoksa çok fena olurdu Furkan!" Sesi istem dışı yüksek çıkmıştı ama Furkan ona nazaran daha rahat bir şekilde durup alaycı bir gülüş sergiledi. 

"En yakının olduğumu hatırladın yani? Sence şuan sorun günlüğünü okumam mı yoksa benden sırrını saklaman mı?" Bekir şuanda hiç Furkan'ın triplerini çekemezdi. Zaten Duygu'ya aşık olduğunu sadece kendisi ve günlüğü biliyordu. Söylemek istememişti bu durum Furkan'a güvenmediği için değil asıl kendine güvenmediği içindi. Senelerdir itiraf edememişti işte aşkını. 

"Hatanın üstünü kapamaya çalışma ve bana günlüğümü ver." 

"Benim hatam yok, saklayan sensin." 

"Söylemek zorunda değildim!" Bekir'in sesi git gide yükselirken en yakınını kırdığının farkında bile değildi. Tek düşündüğü şey dört seneki yazdıkları şeyi Furkan'ın okumasıydı. O günlüktü, bireye özel bir defter. Furkan'ın böyle bir şeye hakkı yoktu. 

"Tıpkı Duygu'ya da söyleyemediğin gibi... Bu ne biliyor musun?" Furkan karşısında ona sinirle bakan Bekir'e gözlerini dikmişti. Fısıltılı ama bir o kadarda gergin çıkan ses tonu ile konuştu. "Korkaklık."

"Sus." Ama Furkan, Bekir'in bu uyarısını ciddiye almamıştı. Ona çok fazla kırgındı. Kardeşi dört yıldır düşman gibi geçindiği kıza aşık olmuştu ve Furkan bilmeden Bekir'e muhatap olmaları için yardım ediyordu. Oysa ki alt tarafı bir 'ödeşme' için sanıyordu. Bunları bilmeye hakkı vardı.

"Yalan mı? Sen en yakınına bile anlatmadın, Duygu'ya anca uzaktan baktın sadece o aptal deftere yazdın! Senin için bir sırdaş değilsem birbirimize 'kardeşim' dememizin hiç bir anlamı yok!"

"Furkan sus artık!" Bekir cevap veremiyordu sadece çok ama çok sinirliydi hatta şua Furkan'ı görmek bile istemiyordu. Aslında iki kişide kendilerine göre haklı sebepleri vardı ama özelini karıştırmasını düşündükçe çılgına dönüyordu. Üstüne üstlük 'korkak' kelimesini duyduktan sonra...

"Susmuyorum! Kırıldım lan, çok kırıldım sana." Furkan'ın istem dışı gözleri dolmuştu. Bekir'e kızarken en çokta kendisine kızıyordu. Onca zaman hemen anlayıp kardeşine yardım etmeliydi sırf bu yüzden içi içini yiyordu. "Ama doğru, ben senin bir korkak olduğunu bilmiyordum!" Son cümlesini duyduğu anda Bekir'de ne olduğunu anlamamıştı ama bir anda eli havaya kalkmış ve yumruk olarak Furkan'ın göz altına gelmişti. Senelerdir Duygu'ya açılmak isteyip onu kaybetmekten korktuğu için söyleyememişti, bu zaten onun canını bu kadar yakarken Furkan geçmiş karşısına 'korkak' diyordu. 

ÖDEŞTİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin